Acıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yolları kesişirse...
Aşkın, dansa davet ettiği yaralı ruhlar, her şeyi aşarak mutlu olmayı başarabilecek mi?
Geçmişin paslı kapıları aralanırken, doğru bildikleri yalanlar ortaya çıkarsa... Zor.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
"Sen." dedi hırıltılı sesiyle, "Kalbimin derinliklerine inerek, ruhuma dokunan kadın." yorgun başı dizlerime düştü, "Ben seni ölsem unutmam. "
Hayatın sancıları asla bitmezdi.
Doğarsın, büyüsün, yetişirsin, yaş aldıkça yaşlanırsın ve en sonunda da ölürsün.
Ama onların mesleğinde ölüm daha yakındı onlara. Onlar Türk Askeriydi ve her gün bir önceki günden daha çok ölümle burun burunaydılar.
Fakat birden gelişen olaylar onları ayırmaya yetmişti. Biri evlatlarından ve sevdiğinden ayrı kalmıştı diğeri herşeyinden. Herşeyi olarak sevdiği adamdan.
Ama kader ya sekiz yıl sonra karşılaşmışlardı.
..
Kesit
..
"Güzel kızım benim." dedi adam. Tane tane konuşuyordu. "Daha çok küçüksün. Biliyorum bu dediklerimi büyüdüğünde hatırlamayacaksın ama beni hatırla olur mu güzel kızım benim." Adam deli gibi korkuyordu. İki çocuğunu sekiz yıl boyunca görmemiş, varlıklarından bir haber yaşamıştı. Şimdi bu küçük bebeğinin de onu bırakmasından korkuyordu. "Diğer babalar gibi değilim. Her an yanında olamam ama sana bunu bırakıyorum bir tanem. Ben olmasam bile sana yanındaymışım gibi hissettirecek tek şey belki de." diyerek boynundaki künyesini çıkardı ve uyuyan bebeğinin hemen yanına koydu. "Senin için hep yaşamaya çalışacağım." dedi. Son kez öptü bebeğini, son kez kokladı doya doya.
..
Hayatın sancıları asla bitmezdi. Onu bebeğinden ayırmamıştı ama iki evladını da bağışlamıştı diyemezdik.
Bence siz herşeyi okuyarak çözün. Çünkü hepiniz Üvey Asker'e davetlisiniz.
Üvey Asker'e HOŞGELDİNİZ.
Keyifli okumalar. 🍀