"Bana o ilaçları getireceksin!" Katran karası gözleri, gecenin zifiriyle karışarak daha da tehlikeli bir hal almıştı. Farketmemesini umarak sessizce yutkundum. "Neden bunu yapayım?" diye yönelttim sorumu. Gülümsedi. Bu samimiyetten çok uzak bir gülümsemeydi. "Getireceksin ve bu bir seferliğe mahsus bir şey olmayacak." Gözlerim korkuyla büyüdü. Kendinden emin konuşması, rahat tavırlarıyla beni çok rahatsız etmişti. "Bu ne demek şimdi ?" Bana bir adım yaklaşarak aramızdaki mesafeyi yarıya indirdi ve yavaşça konuştu. "Bundan sonra her istediğimde o ilaçları bana temin edeceksin demek." " Sen aklını kaçırmışsın. Yeşil reçeteyle satılan bir ilacı sana düzenli olarak temin edemem. Ve altını çizerek söylüyorum, hiçbir zorunluluğum yokken! Şimdi çekil yolumdan daha fazla zırvalıklarını dinlemeyeceğim." Onu ardımda bırakarak yürümeye başladım. Ta ki sokağın sessizliğini bölen tehlikeli sesiyle bağırana kadar. "Zorunluluğun olmadığını kim söyledi. Aksine kocaman bir zorunluluğun var." Yavaşça arkamı döndüm. Artık yüz yüzeydik. Bana doğru adımlayarak tam dibimde durdu. Yüzünü yüzüme eğip ağzındaki o zehri akıttı. "Zorundasın çünkü dediklerimi yapmazsan, o cezaevinden yalnızca babanın cesedi çıkar peri kızı...." Madde kullanımı vardır!
29 parts