*Panoya yazdım ama çoğunuz görmemiş. Telefonda sıkıntı var ve kendi kendine basıp, bir yerlere giriyor. Telden yazdığım için yazarken bile zorlanıyorum bu yüzden. Bir doğu meselesinde de bu olmuştu. Bölümü yanlışlıkla atmıyorum, telefon kafayı yiyip kendisi atıyor. O yüzden hiç biriniz bölüme giremediniz. Atar atmaz kaldırdım. Wattpad de olan bir sorun değil yani (: iyi okumalar 🖤
Bahçede oturmuş, limonatamı yudumluyordum. İlhan abim karşımda, bir kaç kişiye talimat veriyordu. Adamlar bahçeden çıkarken bakışları bana döndü.
"Egemen, gel basket atalım."
Pipeti dişlerimle ezip "Yerimde iyiyim." dedim.
Bir şey diyecek gibi oldu, ardından o bana doğru gelmeye başladı. Başımda dikildiğinde pipeti iyice ezdim. Saçlarımı karıştırıp "Ne oldu performansın mı düştü?" dediğinde göz devirdim.
Dinlenmek için bahçeye çıkmıştım ve yapmak istediğim tek şey limonata içip, kendime acımaya devam etmekti. İlhan abim gülümseyerek bana bakarken "Oynamak istemiyorum." dedim. "İddialaşırız" dediğinde bir an düşünüp "Neyine?" dedim.
Gülümsemesi genişlerken "Ne istersin söyle."
Burnumu çektim.
"Para."
Kaşları hafif çatılırken, kafasını iki yana salladı.
"Bunu sana normalde de verebilirim."
"Kendi kazanmadığımı istemiyorum."
Alayla sırıtıp tekrar saçlarımı karıştırdı. Homurdanıp elini ittiğimde "Kalk hadi." dedi.
Kendime acıma seansına biraz ara verebilirdim. Ayağa kalkıp, arkasından sahaya doğru ilerledim. Sahaya gittiğimizde topu direkt bana attı. Ben de bir üçlük yolladım. Top potaya girmediğinde kendisi alıp, tekrar attı. Bedenimde ki acı biraz azalsa da hala sızlayan bir götüm vardı. Kalbim de ki sızlama daha büyük olduğundan bunu görmezden gelebiliyordum. İsmi lazım olmayan orospu çocuğunun şu an ne bok yediğini merak ederken kafamı iki yana salladım. Tam o an kafama topu yediğimde inleyerek burnumu tuttum.
"Odaklan."
Ne ara sahaya girdiğini bilmediğim Mete abime baktım.
"Abi burnumu kırdın."
"Sağlam duruyor."
Alay edip, İlhan abimle tokalaştılar.
"Atış mı maç mı?"
"Korumalardan birini çağıralım, takım maçı yaparız."
Onlar etrafa seslenirken "Ben gelirim takıma." diyen kişiyle kaşlarımı kaldırdım.
Tanıdık sese dönerken gördüğüm bedenle özlem duygum kabardı. "Cenk!" diye bağırıp ona doğru koştum. Ona sarıldığımda o da karşılık verdi.
"Ne işin var oğlum burada?"
"Geldiğini annen söyledi. Niye haber vermiyorsun?"
Çünkü depresyondan sadece kendimi düşünebiliyordum. Telefonumda çok fazla arama ve mesaj vardı. Onları da görmezden gelmiştim. Cenk tamamen aklımdan çıkmıştı. Aklım zaten başımda değildi.
"Yeni geldim çünkü."
Görüşmeyeli neredeyse 1 yıl olmuştu. Cenk, burda ki en yakın arkadaşımdı. Aynı zamanda bisexuel olduğumu fark ettiğim kişiydi. Eski kırık, yeni kankaydık yani.
Cenk kolunu omzuma atıp beni sahaya doğru sürükledi. Abimlerin ters bakışlarını hissettim. Onu sevmiyorlardı çünkü babalarımız kanlı bıçaklılardı. Annelerimiz ise çocukluk arkadaşıydı. Bu yüzden ikimizin ailesi de garip bir sevgi-nefret ilişkisine sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI Egemen şuursuzca yaşayan biriydi. İshak ise sadece yaşamaya çalışıyordu.