*İyi okumalar
Uzaklaşmak, her zaman iyiydi. Mete uzaklaştığı an Cenk'in de uzaklaşacağını düşündüğü için bu iyiliği kendisine yapmamıştı. Şimdi ise gittiği tatilden tamamen yenilenmiş olarak dönmüştü. Her hareketiyle onu çıldırtan bir esmer olmayınca, kafa da dinleyebilmişti. Şimdi de kaldığı yerden işlerine devam edecekti.
Babasına her şeyi anlattıktan sonra rahatlamıştı ama babasının anlattıkları ona kendini sorgulatmıştı. Uzaklaştığı tatilde, bu konuyu düşündükten sonra kararını vermişti. Cenk'e her şeyi anlatacaktı. Bunun artık bir önemi olup olmadığını bilmiyordu ama yine de içinde yaşamaktan bıkmıştı. Bu yüzden geldiği gibi uzun zamandır yazmadığı numaraya mesaj atmıştı.
'Konuşmamız gerek. Bu akşam, eski eve gel.'
Eskiden evimiz dediği yere şimdi sadece eski ev demek ona koysa bile, parmaklarından başka bir şey çıkmamıştı. Cenk'ten cevap gelmese bile, gidip bekleyecekti. İşini hallettikten sonra, gitmek için hazırlandı. Ona 'iyi akşamlar' deyip eğilen kişileri başıyla selamlarken, şirketten çıktı. Ardından uzun süredir gitmediği eve arabasını sürdü. Kısa bir yolculuktan sonra, ormanın içindeki küçük villa karşısındaydı. Cenk'in arabasını görünce gülümsemeden edemedi. Gelmişti hem de ondan daha erken. İlerleyip, zaten açık olan kapıyı ittirdi. Kapının açık kalmış olması kaşlarının çatılmasına neden olurken, içerden gelen gürültüyle hızla ilerlemişti. Salonun ortasında içtiği içki şişelerini fırlatan bir Cenk beklemiyordu. Geldiği gibi baygın bakışları ona dönmüştü. Ardından elindeki şişeyi onun hemen ayaklarına fırlatıp, gülümsemişti.
"Hoşgeldin abicik."
Mete, onun sarhoş haline bakarken cam kırıklarını umursamadan ilerledi. Onun aksine Cenk'in ayakları çıplaktı. Hızla önüne geçip, ayaklarına baktı.
Endişeyle "Etrafı mahvetmişsin. Bir yerine zarar verdin mi?" derken gözleri her yerini inceliyordu.
Cenk sızlayan burnuyla kafasını salladı. Ardından eli kalbine gitti.
"Senin yüzünden buraya çok zarar verdim"
Mete yutkunurken, ayrıldıktan sonra ilk defa onunla umursamaz bir tonda konuşan çocukla 'şükür' çekti. Kalbini acıtmış olmak bile, sikinde olmamaktan iyiydi.
"Odaya geçelim. Her yerde kırıklar var."
"Tatile gidecek kadar rahat mıydın?"
Cenk onu umursamadan konuşmuştu. On gündür o kendini yerken, Mete'nin eğlenmiş olma düşüncesine dayanamıyordu. Döner dönmez ona 'konuşalım' diyen piçle, içtiği masadan kalkıp bir paket içkiyle bu eve gelmişti. Saatlerdir onu bekliyordu. Hesap sormak istiyordu. Annesi için tekrar evlerine gitmişti. Orda Mete'nin annesinin, kendi annesine 'Mete evliliğe sıcak bakıyor' demesiyle kafayı yemişti. Ardından, tatile çıktığını öğrenip iyice delirmişti. Tek mahvolan kişi olmaktan mutlu değildi.
Mete, onu tutup "Önce odaya gidelim." dediğinde, Cenk ellerini itti.
Dokunduğu yer alev alırken, gözleri de alev alevdi.
"O odaya girmek istemiyorum. Kim bilir yatağımızı kimlerle kirlettin!"
Mete gözlerini kapatıp açarken, derin bir nefes alıp verdi. Sinirleniyordu çünkü Cenk ona sürekli başkalarıyla olduğu imasını yapıyordu. Mete, onu sevdiğini tamamen kabullendikten sonra bile kimseyle olmamıştı. Üstelik bu ev, onlarındı.
"Ben sen değilim."
Karşısındaki kişinin sarhoş ve laftan anlamayacak olmasına rağmen devam etti.
"Senden sonra kimse olmadı Cenk. Bunu duyduğun için memnun musun? Yine bana acıyor musun?"
Ona boşça bakan çocuk birden ağlayınca, Mete'nin gözleri irileşti. Ardından yere çöküp ağlamaya devam eden bedenle, o da yere çöktü.
"C-cenk? Ağlama."
Cenk daha da içli ağlayıp "Her şeyi biliyorum. Seni gördüm." dedi.
Mete çevresindeki cam kırıklarını eliyle itelerken, dediği şeyle durakladı.
"Ne?"
Cenk "Niye hala masumu oynuyorsun! Ben değilmişsin! Olamazsın da benim kadar yanmadın ki!" deyip ellerini gözlerine dayadı.
Mete hızla ellerini çekip, avuçlarına baktı. Bir şeyin batma ihtimali olabilirdi. Onun için endişelenmekten, dediklerine odaklanamıyordu.
"Önce odaya gidelim."
"Sana gitmem dedim!"
O yatakta başkasıyla yattığını ima ediyordu. Gördüğünü söylüyordu. Onu bir şey için suçluyordu. Mete duraklayıp, emin olamayarak sordu.
"Beni kimle gördün?"
Cenk ağlarken, sinirle gülmeye başladı.
"Siktir git"
"Beni kimle gördün Cenk!"
Mete öfkeyle bağırdığında, Cenk'de aynı şekilde karşılık verdi.
"Ara verelim dedikten sonra koştuğun kişiyle!"
Mete gözlerini kırpıştırıp, anlamayarak "Ben kimseye koşmadım." dedi.
Cenk "Beni kimin için terkettiysen o işte." diye sessizce mırıldanarak devam etti.
Mete, bir şeylerin ters gittiğini anlayıp yutkundu. O zaman, takıldığı birkaç kadin olmuştu ama hepsi göstermelikti. Kadınları bile parayla tutmuştu. Eğer Cenk bunu gördüyse, bundan bahsediyor olmalıydı.
Mete "Sen ayıldıktan sonra her şeyi anlatacağım. Ağlama artık. Odaya gidiyoruz." deyip, debelenen bedeni kucakladı.
Onu zorla odalarına taşırken, kalbi git gide kasılıyordu. Cenk, onu umursuyordu. Şimdiye kadar rol yaptığını anlamıştı. Bu onu çıktığı tatilden daha çok rahatlatmıştı.
Cenk sırtı yatağa değince, hızla yan döndü. İçi gide gide ağlıyordu. Mete parmaklarını onun saçlarından geçirip, sızlayan kalbini 'bir süre daha bekle.' dedi.
Artık Cenk'in de aynı Cenk olduğunu anlamıştı. Şimdi her şeyi düzeltme vaktiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI Egemen şuursuzca yaşayan biriydi. İshak ise sadece yaşamaya çalışıyordu.