*İyi okumalar
Cenk, gözlerini araladığında kendini bulduğu kolları hızla itti. İçmekten çatlayan başı, dün gecenin anılarını reddediyordu. Ağlaya ağlaya Mete'ye sövdüğünü hatırlarken kendini rezil ettiğini düşündü. Yatakta kıpırdanan bedene bakıp, hızla ayaklandı. Vücudunda, malum bölgede sızı hissetmediği için rahatlamıştı. Üstunde boxer dışında bir şey olmaması ise rahatsızlık vericiydi. Kıyafetlerini köşede kusmuk içinde görünce oflayıp, tekrar yataktaki bedene baktı.
Dün geceyi hatırlamayı reddeden zihni, birden Mete'nin üstüne kustuğu sahneyi gözünün önüne getirdi. 'İyi oldu şerefsize' diye düşündü. Bir yandan da hala kendine küfrediyordu. Mete konuşmamız lazım dediğinde, evinde deli gibi içiyordu. O kafayla arabaya atladığında kaza bile yapabilirdi. Mete'nin döndükten sonra ona yazmasıyla hareketleri saçmalamaya başlamıştı. Gidip, o piçin ağzına sıçmak istemişti. Sürünen tek kişi olmak can sıkıcıydı. Tüm bunlara rağmen ağzına sıçtığı kişi kendisi olmuştu. 'Benim kadar yanmadın' resmen ona hala aşık olduğu dilinden dökülmüştü. Mete'nin dediği hiçbir şeyi hatırlamazken, kendi dediği her şeyi hatırlaması trajikomikti. Zihni rezilliğini örtmek istemiyor gibiydi. Kıpraşan beden, gözlerini araladığında Cenk hızla gözlerini kaçırdı.
Mete "Uyanmışsın." deyip doğruldu. Cenk'de sesini umursamaz tutmaya çalışıp "Evet. Gidecektim ama kıyafetlerim pert olmuş." dedi.
Bu oda da eskiden kendi kıyafetlerini bırakırdı. Ayrıldıktan sonra hepsini toplamıştı. Mete'nin kıyafetlerine ise dokunmamıştı. Şimdi çıplak durmasının nedeni, onun hiçbir kıyafetini giymek istememesiydi.
Mete, gözlerini Cenk'in çıplak vücudunda gezdirdi. Göğsünde, kendi isminin yazılı olduğu dövmeyi görünce kalbi sızladı. Sildirmemişti, görmediği sürede onun üstünü umursamadan karaladığını ya da kapattırdığını düşünmüştü ama ordaydı. Kendi göğsündeki dövme gibi, yerini koruyordu. Yaptırmadan önce Cenk'in bu isim dövmeleri için 'ne kadar saçma' diyişi aklına geldi. Aslında ağzını yokluyordu. Bunu farkettiğinde 'yazdıralım mı?' diye sormuştu. Onun ismini üzerinde sonsuza kadar taşıyabilirdi. Cenk 'kıro muyuz?' dese bile, birkaç gün sonra elinde yazı tipleriyle gelmişti. Sadece iki hafta sonra dövmeyi yaptırmışlardı. Hatırladığı anılar onu gülümsetirken, Cenk hala ona bakmadığından bu gülümsemesinden habersizdi.
Mete "Dolapta benim kıyafetlerim var. Onlardan giyebilirsin." dediğinde, Cenk sinirle "Biliyorum." dedi.
Hala ona bakmamaya diretirken "Telefonum nerde? Evden kıyafet getirmelerini isteyeceğim." diye homurdandı.
Mete onun tüm bu ters tavırlarını, hiçbir sinir belirtisi göstermeden keyifle izledi. Dün ona her şeyi anlatmaya karar vermişti ama o küçük kusmuklu olaydan sonra, ortalığı temizlemekten konuşamamıştı. İşi bitince de Cenk çoktan sızmıştı. Yani sevdiği çocuk, hala ona deli gibi öfkeliydi.
"Çıplak durmanı ben de sorun etmiyorum. Al."
Yatağın içinde bulduğu telefonu Cenk'e uzattığında, Cenk'in bakışları sonunda ona dönmüştü. Sert adımlarla yanına gidip, telefonu almak için uzandı. Mete telefonu geriye çekince kaşları çatıldı.
"Ne yapıyorsun?"
"Biraz daha yaklaş."
Cenk sinirle gülüp "Oyun mu oynuyorsun abicik? Ver şunu!" deyip tekrar uzandığında, Mete telefonu sıkı sıkıya tuttu. Bu sadece Cenk'in öfkeli gözlerinin iyice alevlenmesine neden oldu.
"Seni artık uzağımda istemiyorum."
Cenk'in alevlenen gözleri, kömürleşirken havada kalan eliyle Mete'ye bir süre baktı. Dün aşkını haykıran o değilmiş gibi "Ben de sana yakın olmak istemiyorum. O yüzden zorlama." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI Egemen şuursuzca yaşayan biriydi. İshak ise sadece yaşamaya çalışıyordu.