44 (2.çift final)

16K 1K 620
                                    

*İyi okumalar

Kötü günlerin en iyi tarafı, bittikten sonra gelen güzel günlerin önemini daha fazla anlamandı. Cenk ve Mete için de böyle olmuştu. Birbirlerine duyguları açamadığı zamanlardan sonraki birlikteliklerini en iyisi olarak görürlerdi. Şimdi yaşadıkları büyük ayrılıktan sonra en iyi değişmişti. En güzel zamanlara giriş yapmışlardı. Birbirlerine olan özlemleri birlikte vakit geçirdikçe daha da büyümüştü. Ayrı geçirdikleri zamanın nasıl aktığını karşılıklı sorgulamışlardı. Ulaştıkları sonuç öylesine geçip gitmiş olmasıydı. Çünkü o geçen sürede ikisinin hayatı da boşluklardan ibaretti. Şimdi o  boşlukların inadına daha da dolu yaşamalılardı. Bu da sürekli bir arada olmaları demekti.

Duygu yüklü konuşmalarının üzerinden iki hafta geçmişti. Geçen zamanda ikisi de aralarındaki yanlış anlaşılma sonucu yaşananları birkaç kez daha konuşmuştu. Cenk inanılmaz pişmandı ve Mete, kendisini affettirmeyi geçmiş Cenk'e kendisini affettirmeye çalışır hale gelmişti. Dün akşam, bu konuda sonuca varıp önlerine bakmaya karar verdiler. Önlerine baktıklarında ise bir engelle karşılaştılar. Asuman Doğramacı, soyadının hakkını sonuna kadar veren bir kadındı. Sert tarafına gelirseniz, sizi parçalara ayıracak kadar kötü bakabilirdi. Mete çoktan istemediği kızla evlilik hazırlıklarını konuşmaya başlamış annesine 'seni hayatımdaki insanla tanıştıracağım. Bergüzar'ı unut.' dediğinde, annesi oğluna o sert tarafını göstermişti. 'Mete bana daha önce söyleseydin ya! Boş yere gelin güvey olup, kızı da gelin ettim!' diye bağırıp çağırmıştı. Mete annesine net şekilde 'istemiyorum' demediği için, onu kendi kendine gelin güvey olduğu için suçlamadı. Hayatında net olmadığını yeni yeni farkediyordu. O yüzden bu saatten sonra, açık bir kitap olmaya karar vermişti. Annesini de zorla sakinleştirmiş ve ona gelinini tanıştırmaya getirecegini söylemişti. Sorun ortada gelin olmamasıydı. Mete, Cenk'i gelinliğin içinde düşününce yüzünü buruşturup kafasını iki yana salladı. Damatlığın içinde hayal edince nefesi kesiliyordu. İkisi salonda yan yana uzanmış, ortadaki engeli nasıl aşacaklarını düşünüyordu.

Cenk, Asuman teyzesinin ona kötü davranacağını sanmazdı. Şoktan bayılıp ayılabilirdi ama kendisine ters yapmazdı. Mete'nin ağzına sıçması daha olasıydı. Çünkü kendilerini kandırmış gibi hissedeceklerdi. Cenk, Haldun dedesinin tepkisinden önceden daha çok çekinirdi. Onun kendisinden haberi olduğunu öğrenince, tek sorun Asuman kalmıştı.

Cenk, kafasını Mete'nin omzuna yaslayıp hafif alaylı bir tonda "Akşama kadar çözüm bulamazsak peruk takıp mı gelsem?" dedi.

Mete "Tam dalga geçilecek zaman." deyip, göz devirdiğinde Cenk kafasını kaldırıp ona gülümseyerek baktı.

"Dalga geçmiyorum ama düşünmeyi kesip sadece yapsak nasıl olu?"

Cenk, Asuman teyzesinin karşısına birden çıkıp azarı yemeye istekliydi. Kendi kendini yiyeceklerine, Asuman onları yiyebilirdi.

Mete "Öyle olacak mecbur" dediğinde, Cenk yanağını öpü "Fazla düşünme." dedi.

Her şey olacağına varırdı. Akşama kadar birlikte zaman geçirdiler ve yemek vakti gelince büyük konağa doğru yola çıktılar. Cenk defalarca geldiği eve 'sevgili' olarak tanıtılmaya geldiği için heyecanlıydı. Mete'de hala biraz gergindi. Babası 'sorun yok' dese bile ondan da çekiniyordu.

Kapıyı çalıp beklediler. O sırada Asuman, ondan saklanan geliniyle tanışacağı için evi temizletip birkaç yeni mobilya almıştı. Tüm oğullarını uzaklaştırıp sadece kocasıyla onları karşılamaya karar vermişlerdi. Haldun karısının hevesli ve sinirli hali hakkında yorum yapmıyordu. Gelen itin kim olacağını bildiğinden onda oluşan tek şey de tedirginlikti. Çalan kapıya ilerleyen karısının arkasından ayaklandı. Karısı heyecandan kapıya giden çalışanın da önüne geçip 'sen gidebilirsin' demişti. Ardından yüzüne bie tebessüm kondurup kapıyı açtı.

Mete açılan kapıyla, Cenk'in elini tuttu. Sözlü açıklama yapmadan annesi görsün istiyordu. Asuman kapıyı açıp, önce gördüğü iki gençle kaşlarını çattı. Onların ikisini yan yana görmek garip gelirken, gelinini görmek için arkalarına baktı. Kimseyi göremeyince bakışlarını oğluna çevirmişti ki, dikkatini sımsıkı kenetlenmiş iki el çekti. Gözleri bir gençlere bir ellerine kayarken sendeledi. Haldun hızla karısının belini kavramıştı.

Cenk "Merhabalar yeniden." deyip zorla gülümsediğinde, Asuman "Ne bu?" demişti.

Mete derin bir nefes verip ellerini kaldırdı. Net olmaya karar vermişti değil mi?

"Anne, biz birlikteyiz."

Asuman şokla irileşen gözleriyle "Ay bana bir şeyler oluyor" deyip kendini kocasının kollarına atarken, Cenk ve Mete'de hemen ona adımlayıp kollarından tutmuştu.

Mete "Anne" dedi, Cenk "Asuman abla napıyorsun?" derken, Haldun bey tepki vermedi.

Asuman gözlerini açmayıp bu an rüya mı diye sorguluyordu?

Cenk "Ablacım hadi yapma şu rolu. Dayanılmaz mıyız o kadar?" diye içerlemiş gibi konuşurken, Haldun'da karısını dikleştirip "Aç gözlerini." dedi.

Mete ve Cenk geri çekildi. Asuman gözlerini aralayıp, çekildikten sonra tekrar birleşen iki ele baktı.

"Siz?"

Mete yutkununca, Cenk olayı devralması gerektiğini farkedip ellerini kaldırdı.

"Evet, biz sevgiliyiz. Zaten tanıştığımız için, hayırlı olsun diyelim."

Asuman genişçe açılmış ağzıyla doğru mu duyuyorum diye kocasına baktı. Haldun'dan şaşkınlık belirtisi görmeyince "Sen biliyor muydun?" dedi.

"Yeni öğrendim."

Asuman dudaklarını birbirine bastırıp yutkundu. İki oğlu karşısına aynı şekilde çıkmıştı. Mete'nin şimdiye kadar kadın mevzusunu hiç açmama sebebini anlarken bunu hemen sindiremeyeceğini düşündü. Önce yemek yemelilerdi.

"Geçin içeri."

Kapıdan çekildiklerinde, iki beden de tıpış tıpış içeri girdi. Asuman arkalarından kapıyı sertçe kapatıp irkilmelerini umursamadan kocasına baktı.

"Bana neden söylemedin?"

"Mete'ye bıraktım. Oğlumuz yeterince üzülmüş. Sonra her şeyi anlatırım. Şimdi onları üzme."

Asuman, oğlunun eşcinsel olmasına mı Cenk'le mi olmasına şaşırsa emin olamadı.

Arkalarından ilerlerken sessizce "Onlar Cenk ile kedi ve köpek gibilerdi" diye inanmazca konuştu.

Haldun "Evet, sonra anlatırım diyorum." deyip bu kısmı kapattı.

Herkes sofraya oturdu. Mete ve Cenk sessizlik uzadıkça gerginleşiyordu. Özellikle Mete, ailesinin gözleri hariç her yere bakıyordu. Cenk ise onun halini görünce inadına Asuman'ın gözlerine baktı. Tatlılar da bitene kadar sofradan çıt çıkmamıştı.

Cenk o çıtı çıkarmaya karar verip "Asuman abla, kuzenimi sevgilime ayarlamaya çalıştığın için biraz suçlu hissedip, bizi suçlamayı bırakır mısın?" diye hızlıca konuştu.

Mete "Cenk" diye fısıldayarak konuşunca, esmer omuz silkti.

Haldun'da içinden 'it işte' diye geçindi. Cenk sessizliği suçlama olarak görüyordu. Asuman ise dediği şeyden sonra tekrar dumur olmuştu.

Dayanamayıp "Söyleseydiniz ya canım! Nerden bileyim ben!" diye bağırdı.

Eh, buna kimsenin cevabı yoktu.

Mete "Anne-" diye söze başlayacağında, Asuman elini kaldırıp onu durdurdu.

Derin bir nefes alan kadın "Bana üzgün üzgün konuşma. Bu konuyu kabullenip, sizinle konuşacağım. Bununla problemim yok ama o kişinin Cenk olduğuna alışmam lazım." diyerek konuşmasını bitirdi.

Bu ikinci bir sessizliğin habercisiydi. Mete, en azından engel onların önüne çıkmadığı için memnundu. Cenk "Niye ben?" dediğinde, Haldun dedesinin bakışlarımı hissedip susmuştu.

Bunu öğrenecek çok zamanları vardı zaten. Onlar ikinci kez yeniden başlamışlardı ve sonları ölene kadar gelmeyecekti.

-Son-

*+18 yazmadım çünkü bu sonu daha çok beğendim. Barışmadan sonra ateşli sex yerine aile bölümünü tercih ettim. Okuyan herkese teşekkürler (:

Bir Aşk Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin