14

22.6K 1.8K 1.6K
                                    

*Mutlu yıllar, iyi okumalar :)

5 gündür Cenk'le takılıyorduk. Evine gittiğimiz zaman İshak konusunu biraz konuşup, ardından playstationa dönmüştük. 5 gündür yaptığımız şey de buydu. Oyun oynayıp kola sövmek. Kafamın dağıldığını itiraf ediyordum. Arada bir girip, İshak'ın yazdığı 'nerdesin' mesajını ve eski konuşmalarımızı okuyordum. Rezilliğimi daha yakından fark etmiştim. Normalde uyanmayacağım gevşek tavırlarımdan bile nefret etmiştim. Cenk ise bunu fark ettiğinde telefonuma el koymuştu.

'Maçı kazan alırsın.' demişti ve Cenk'in yeteneği gerçekten PlayStation oynamaktı. Bunla kutsanmıştı resmen. Kaleme gol attığında oflayıp kolu koltuğa fırlattım.

"Milanı almayacaktım hep o yüzden."

"Bu sefer kol bozuk demedin."

Alayla konuştuğunda göz devirdim. İnsan modum düşük diye bilerek yenilirdi. Cenk gavura vurur gibi vuruyordu. Odanın kapısı açılıp, Mete abim içeri girdiğinde oraya döndük.

"Camı açın, ortam leş olmuş."

2 gündür açık olan aburcuburlara ve yenmiş hamburgerlere gözüm kaydı. İçerisi nasıl kokuyordu düşünmek istemiyordum.

"Abicik sana zahmet açsana hiç kalkasımız yok."

Mete abim Cenk'e tersçe bakarken "Uşağın mıyım lan senin?" demişti.

Cenk de "Altüstü cam açacak hemen tribe giriyor. Babana çekmiş bu." dediğinde gülmemek için dudaklarımı dişledim.

Bana hep annene çeken tek kişisin diyordu zaten.  Mete abim derin bir nefes verdi. Ona katlanamıyordu.

"Egemen, oyunu bırakın. Murat geldi."

Açık kapıdan gelen çocuk sesleriyle yerimde dikleştim. Ardından içeri dalan iki velede baktım.

"Amca!" diye koşmuşlardı yanıma. Mete abim ikisini de yakalarından tutup, durdurdu.

"Amcanız leş gibi, salonda bekleyin."

"Ama amcamı özledik!"

Çocuklara bakarken, yerimden kalktım. Şu an duygusal bir patates gibi hissediyordum. Gidip camı açtıktan sonra çocuklara ilerledim. Mete abim hala yakalarını bırakmamıştı.

"Duşa girdim."

Ortam leşti, bedenim değil. Mete abim çocukları bırakırken tekrar bacaklarıma koştular. İkizler, Murat abimin çocuklarıydı. Henüz 6 yaşındalardı. Baya büyümüşlerdi. Yengemle görüntülü konuşunca onları görüyordum ama yakından görmek gibi olmuyordu. İkisini de kucaklamak istedim ama sol kolum bana engel olduğundan, sadece birini kucağıma alıp, diğerini de bacağımla kaldırdım.

"Özlediniz mi beni?"

Daha önce doğmuş olan Metehan "Hayır ama annem bunu sorarsan evet dememizi söyledi." dedi.

Daha bu yaşta bana benziyordu. Ona sırıtıp bacağımla biraz ileriye attım.

"Git o zaman."

"Şaka yaptım!"

Tekrar bacağıma yapıştığında kucağımda ki Belkıza baktım. Yengem dindar bir tarihçi olduğu için abuk subuk bir isim vermişti ona. Ailecek karşı çıktığımızda babamın 'annesi karar verecek.' demesiyle kabul etmiştik. Babam, yengelerimi el üstünde tutardı. Çünkü ona göre abimlerle uğraşmak her baba yiğidin harcı değildi.

"Peri sen özledin mi amcanı?"

Tabi annem yengemin ağzından girip burnundan çıkmış ve onu ikinci isme ikna etmişti. Metehanla kimsenin sorunu yoktu. Ona şimdi Peri desem bile, Belkız ismini daha çok kullanıyordum çünkü Yengemi severdim ve kimse kendi koyduğu ismi kullanmayınca üzülüyordu. Şimdi burda olmadığı için Peri diyordum.

Bir Aşk Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin