15 (İshak'tan)

24.9K 1.9K 905
                                    

*İyi okumalar, bölüm İshak'tan (:

"Abla, eve kimseyi sokma. Laf oluyor biliyorsun."

Ablam, masasında oturmuş makyajını yaparken bana baktı. Dudaklarına küçük bir gülümseme yerleşirken "Konuşsunlar ne olacak?" deyip rujunu sürmeye devam etti. Elimi kana bulayacaktım, bu olacaktı. Bunu umursamıyormuş gibi davranmasına kızamıyordum bile. Çocuğunu kaybettiğinden beri böyleydi. Tamamen farklı biri gibi olmuştu. Arkasından konuşan insanların dediği gibi. Ne olursa olsun onu bırakamıyordum. Yanında benden başka kimsesi kalmamıştı. Babamın yaptıkları, annemin babamı savunması sonucunda tamamen bağlarımızı koparmıştık. Şimdi ikimiz, tektik.

İç çekip "Bir kaç güne gelirim ben." dedim.

Kafasını salladığında küçük çantamı alıp, evden çıktım. Beni otogara götürmek için Yaver gelmişti. Arabasına bindiğimde "Selamın aleyküm." dedim.

"Aleyküm selam."

Evleneli 5-6 gün olmuştu. Onu rahatsız etmek istememiştim ama Mirza ona otogara gideceğimi söylediğinde kendi arayıp geleceğini söylemişti. Yol boyunca dediği bir kaç şeye cevap versem de genel olarak sohbete katılmadım. Fazla konuşamıyordum. Boğazımda bir düğüm vardı ve her konuştuğumda daha da sıklaşıyor gibiydi. Gözlerimin önüne gelen, mavi gözlerle derin bir nefes aldım. Sadece konuşurken değil, düşünürken bile boğulacak gibi oluyordum.

Egemen, beni mahvetmişti. Ben de onu mahvetmiştim. Evime geldiği gün ki hali gözümün önünden gitmiyordu. Bana dediği şeylerin ağırlığı altında ezilmemiştim bile çünkü o gelmeden önce de kendime söylediğim şeylerdi bunlar. Bir erkekle birlikte olmak, çok farklıydı. Şimdiye kadar hep kadınlarla birlikte olmuştum. Cinsel yaşamımda sıkıntı yoktu. Sonra Egemen hayatıma girmişti. Hareketleri, söylediği şeyler beni çıldırtıyordu. Ne zaman başladı bilmiyordum ama ona baktıkça içim gidiyordu. Vurulduğu zaman duyduğum endişenin öncesi de vardı. Bir kaç haftadır olan şeyler zihnime dolarken teyipten yükselen sesi dinledim.

"Metrisin önünde durdum
Hasretim yerlere vurdum
Metrisin önünde durdum
Hasretim yerlere vurdum
Ben dağlarda uçan kuştum
Uçan kuştum
Kanatlarımdan vuruldum
Ben dağlarda uçan kuştum
Uçan kuştum
Kanatlarımdan vuruldum
Yıllar var ki yorgunum ben
Gökyüzüne vurgunum ben
Yıllar var ki yorgunum ben
Gökyüzüne vurgunum ben
Mahpuslarda durgunum ben
Durgunum ben
Mahpuslarda durgunum ben
Durgunum ben
Metrisin önü kahveler
Kahvede can annem bekler
Metrisin önü kahveler
Kahvede can dostlar bekler
Dağlar köyler türkü söyler
Türkü söyler
Dağlar köyler yolum gözler
Dağlar köyler türkü söyler
Türkü söyler
Dağlar köyler yolum gözler
Geze geze yoruldum ben
Gökyüzüne vuruldum ben
Geze geze yoruldum ben
Gökyüzüne vuruldum ben
Mahpuslarda duruldum ben
Duruldum ben
Mahpuslarda duruldum ben
Duruldum ben"

Hapsolmuş gibi hissediyordum. Mapuslara değil, gökyüzünün kendisine. İlk kez karşı karşıya geldiğimiz an, dediği şey aklıma gelirken gözlerimi camdan ayırmadım.

'Maşallah sende ki malda sağlammış.' dediği şey buydu. Gözleri önümdeyken kaşlarımı çatıp yüzüne bakmıştım. O zaman tanımıyordum ve umrumda da değildi herif. Dediği şeyi bu kadar net hatırlamak canımı sıktı. O an ki ifadelerini de hatırlıyordum. Ardından 'Kasların yani ehehe' diye bir tepki vermişti ve 'Sıkıntı var?' deyip üstüne yürümüştüm. Elleriyle beni durdurup 'Hop, sakin kanka. Ben veterinerlik fakültesini soracaktım.' demişti. Cidden bu saçmalıkları nasıl hatırlıyordum ben?

"Kardeşim geldik de daldın sen."

Yaver'in sesiyle silkelenmiş gibi yerimde dikleştim. Bir kaç kez yutkunurken, o düğüm tekrar gelmişti.

"Sağol kardeşim." dedim.

"Antalya da ne işiniz var sizin? Ağaya sordum geçiştirdi."

2 gündür berbat haldeydim. Aklımdan bir türlü çıkmayan sarışın yüzünden kaybolmuş gibi hissediyordum. Kayıp olan oydu ama benim de hissettiğim buydu. Azak, Mirza'ya Egemen'in nerde olduğunu söylememişti. Bu yüzden elim kolum bağlı hissediyordum. Sonunda bugün Mirza Antalya'ya gittiklerini Azak'ın sonunda 'Egemen orda' dediğini haber vermişti. Yaklaşık 1 saat önce yola çıkmışlardı ve ben anında uçak biletlerine bakmıştım. Yanımda yeterince para olmadığı için de Mirza desteklemişti beni. Oraya gitmem lazımdı. Egemen'i görmezsem çıldıracak gibi hissediyordum. Ne yüzüm vardı ne de nedenim. 'niye geldin' derse verecek cevabım bile yoktu. Sadece gidip, görmem lazımdı. İyi olduğunu gözlerimle görmediğim sürece, rahat etmeyecektim. Sonrasında ne olur onu da bilmiyordum. Bir erkeği bu kadar düşünmek, kendimden tiksindiriyordu.

Onunla en başından arama mesafe koymalıydım. Yaptığı imalara, hareketlerine ters karşılık versem bile, engel olmamıştım. Öfkelensem bile beni kendine çeken çocuğu görmezden gelememiştim. O gün beni aradığında, sesindeki sarhoş tını, bir şeyler içtiğini ima etmesi ise içimdeki volkanı taşırmıştı. Daha önce sadece ablam için böyle endişelenmiştim ben. Evden nasıl çıktığımı bile bilmiyordum. Ona bir şey olacağı düşüncesi aklımı yitirmeme neden oluyordu. Nasıl evine gittim, çıktım onlar da kesik kesikti. Onu kapıda gördüğüm ilk an ebesini sikmekle, ona yumuşak davranıp iyi olup olmadığını sormak arasında kalmıştım. Sonra yumuşak tavrıma anlam veremeyip öfkeme sarıldım. O an her şeye patlayacak gibiydim. Ona mal satan ite, onunla birlikte uyuşturucu kullanan o Turunç'a ve böyle bir saçmalık yaptığı için kendisine. Sadece saatler önce ona hayatımdan tamamen siktirip gitmesiyle ilgili söylediğim şey yüzünden kendime de patlayacaktım. O an kendimi bile suçlamıştım. Ardından yaşanan şeyler de kesik kesikti. Ona yaklaştığım an hissettiğim şey yüzünden ne yaptığımı sorgulamıştım.

'Bana aşık mı oluyorsun sen?' dediğinde gözlerime perde inmiş gibiydi.

'Bu saçmalık' diye düşünüp onu sertçe duvara itmiştim. Ama ardından gözlerinde ki o ifade...anlatamıyordum işte. O an onu öpmezsem ömür boyu pişman olacakmışım gibi gelmişti.

Öptükten sonra pişman olmuştum.

Kendime engel olamadan, onu tamamen hissetmek istediğimde, bana verdiği karışık bu isteğimi arttırmıştı. Yüzünü görmeden onunla birlikte olursam daha az pişman olurum gibi düşünmüştüm. Ama ardından sesleri, tepkileri, hissettiğim arzu yüzünden bundan bile vazgeçmiştim. Ona dokunduğumda bundan iğrenmemiştim bile. Her şey bittiğinde hissettiğim pişmanlık büyümüştü.

Ondan iğrenmediğim için kendimden iğreniyordum. Yanından kalktıktan sonra elim istemsizce başına gittiğinde kendimi tutmuştum. Onu öylece bırakıp, üzerimi giyinip evden çıkmıştım. Orda olursam, yüzüne bakamazdım. Kendimden bu kadar tiksinmişken, onun bu tiksintimi görmesini istememiştim. Eve gittikten sonra pişmanlığım daha da artmıştı. Onu öyle bıraktığım için pişman olmuştum bu sefer. Sabaha kadar uyumadan, sadece onu düşündüm. Hesap sormak için geldiğinde iyice bir çıkmaza girdim çünkü ne demeliydim bilmiyorum. Yaparken düşünmediğim şey, yaptıktan sonra aklıma gelmişti.  Kadınlara ilgi duyuyordum. Hiç bir erkeğe o şekilde ilgim daha önce olmamıştı. Bu yüzden allak bullaktım. Arabanın kapısını açıp, Yaver'e baktım.

"Anladığım zaman anlatırım kardeşim."

Yüzünde garip bir ifade oluştu.

"Selametle git." dediğinde "Eyvallah, sen de dikkat et." deyip indim arabadan.

Havalimanına ilerlerken arkamdan korna çalmıştı. Gidiyordum ama yolum nereye varır bilmiyordum. Şu an yolum var mıydı onu bile bilmiyordum.

Ahmet Kaya'nın sesi tekrar zihnimde dönüp, dururken bir kısmı defalarca tekrar etti.

'Yıllar var ki yorgunum ben
Gökyüzüne vurgunum ben'

Bir Aşk Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin