*İyi okumalar :)
Sessizliğe gömülmüştüm. Bu kıyamet alameti sayılabilirdi. Ciddi ciddi köşeme çekilmiş etrafı izliyordum ve herkes bana iyi misin diye soruyordu. İyi miydim bilmiyordum. Dün kadar kötü değildim sadece. İshak hiç bir şey olmamış gibi herkesle selamlaşmış ve utanmadan mangal başına geçmişti. Şimdi de hepimiz sofraya oturmuştuk. İştahım kalmamıştı. Bu da kıyamet alametlerindendi. Neyse ki babam yemeğe inemeyecek kadar kötü hissetmişti de annemle birlikte odada kalmıştı. Yoksa bu sofra ciddi anlamda kıyamet sofrası olurdu. Ne çok kıyamet demiştim amına koyayım. Utanmaz puşt o kadar sandalye arasında yanıma oturunca kaşlarımı çattım. Yine de bizimkiler burda olduğu için ona ters bir şey diyemiyordum. Oflayıp kollarımı göğsümde bağladım.
Başkası benim durumumda olsa mısır patlatır sahnenin keyfini çıkarırdım yemin ediyorum. Yemek boyunca olunan çoğu konuşmayı dinlememeye özen gösterdim. Cenk arada bir İshak'a laf atıyordu. Ozan o ne zaman laf atsa masadakiler durumu fark etmesin diye öksürüp konuyu çeviriyordu. Turunç ise yengemlerle birlikte çocukları besliyordu. İshak, yemek yemek yerine laf yiyordu. Ben ise iştahsızca masaya bakmaya devam ettim.
"Aç değilsin?"
"Değil miyim?"
Kaşlarımı kaldırıp, İshak'a baktığımda kaslarını çattı. Derin bir nefes alırken önüme bir kaç parça et koydu.
"Kilo vermissin bir kaç günde. Ye şunları."
"Gözlerini seveyim senin geldim geleli neler yedim biliyor musun? Kilo vermiş olmama imkan yok."
Tabağı geriye itip, kafamı başka yere çevirdim. Sonunda herkes gündelik sohbete dönmüştü.
"Egemen-"
"Cenk beni beslesene!"
Cenk'e sırnaştığımda bunu tamamen bilerek yapıyordum. Kudursun üstümü örtmekten aciz orospu çocuğu.
Mete abim "Ne yemek istiyorsun söyle vereyim." dediğinde, Cenk çoktan bana karşıdan lokmalardan uzatmıştı. Alırken parmağını yaladım. Ozan gibi bir piç olmadığı için, ben yaladıktan sonra parmaklarını kendi de yalayıp, göz kırptı. Arkamdan kötü enerjiler alıyordum. İshak kolumu sertçe tuttuğunda yüzümü buruşturdum. Çaktırmamak için gülümseyerek ona baktım.
"Ne oldu dağ ayısı?"
Resmen burnundan soluyordu. Dişlerini sıktığını, kasılan çenesinden anladım. Gözleriyle, Cenk'i öldürmek istiyor gibiydi. Kalbimin bir tüy gibi havalandığını hissederken dudaklarımı birbirine bastırdım. İstediğim tepki buydu.
'Sen gurursuz ve kendisine saygısı olmayan birisin Egemen.' Gururlu tarafım beni terk etmek için hazır gibiydi. 'Onun da parmaklarını yalamalısın, tek tek.' diyen yavşak tarafım ise bana daha da sarılıyordu. Mantıklı tarafimı zaten çoğunlukla duymazdım.
İshak'ın gözleri bana döndü. Gözleri, eğer silah olsa şu an ölmüş olabilirdim. Çünkü beni öldürecek gibi bakıyordu.
Biraz daha bana yaklaşıp "Ne yapıyorsun?" dedi. Nefesini yüzümde hissedince iç çekmemek için zor dayandım.
"Yemek yiyorum, kilo vermişim de."
İshak biraz daha bana yaklaşınca gözlerim irileşti.
"Asıl sen ne yapıyorsun?"
Birden bu yakınlık nerden çıkmıştı anasını satayım. Yavşak tarafım yine bu yakınlığı mükemmel bulsa bile, bulmaması gerekiyordu. Kafamı hızla geri çektiğimde abimin omzuna çarptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI Egemen şuursuzca yaşayan biriydi. İshak ise sadece yaşamaya çalışıyordu.