KIYAMET

327 50 14
                                    

Esta tekrar bağırdı.

" Kim var orada?"

Bir müddet sonra Fergus'un ve arkadaşlarının yüzlerini gördüler.

Katie " Yusuf senin şu yürüyen ölülerin Ferguslarmış."  dedi gülümseyerek.

Kenway hemen " Ne işiniz var burada?" diye sordu.

Fergus da " Asıl sizin ne işiniz var burada?" dedi.

Yorgun ve çaresiz görünüyorlardı. Esta ilk onlara üzülse de sürekli aklına babasının ölümü geliyordu. Fergus'u asla affetmeyecekti. Nefret ve öfkesi onun yüzünü görünce tekrar gelmişti. Kaşlarını çatıp Fergus'a bakıyordu.

Fergus Esta'nın ona nasıl baktığını görünce yeniden içinde pişmanlık duygusu oluştu ve konuşamadı. Nefesi kesilmiş gibiydi.

Fergus'un yerine Emma konuşmaya başladı.

"Biz de sizin gibi şehirden kaçtık. Burayı bulduk ve dinlenmeye karar verdik. Sizi bulmayı beklemiyorduk ama şans yüzümüze güldü. Bence birlikte hareket etmeliyiz. Planınız her neyse uymaya hazırız. Ayrıca çok yorgun ve açız. Haplarımız tükendi. Hem sayımız ne kadar fazla olursa şansımız da bir o kadar artar. Bizi de aranıza kabul edebilir misiniz?" 

Casey Emma'ya " Ne yapıyorsun sen? Onlara ihtiyacımız yok!" diye fısıldadı. Emma Casey'i sağ koluyla dürttü ve susmasını söyledi. " Hala ölmediğimize şükretmelisin. Tabii ki onlara ihtiyacımız var ve onların da bize ihtiyacı var. Şimdi sus ve her şeyi mahvetme!" 

Casey sadece homurdandı ve hiçbir şey söylemedi. Ne diyebilirdi ki? Emma haklıydı.

Esta ve arkadaşları ise sadece onlara öylece bakıyordu. O kadar olaylardan sonra onları kabul etmelerini istiyorlardı. Esta hala sinirliydi. Ama bir yanı da kabul etmesini söylüyordu. Nerede üzgün birisini görse içi burkuluyordu. Bu babasının katili bile olsa! İçinden " Ah kahretsin! Neden bu kadar merhametliyim ki? " diyordu. 

Kenway, Katie, Sophia ve Yusuf'un da ağızlarını bıçak açmıyordu.

Emma " Bakın gerçekten geçmişteki olaylar için arkadaşlarım adına ben hepinizden özür diliyorum ama lütfen bizi kabul edin. Biz de sizin gibi ne yapacağımızı bilmiyoruz." dedi gözleri dolarak ve Esta'ya bakarak. Tekrar ortalığı bir sessizlik kapladı. Emma da pes edip " Peki öyle olsun. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hadi gidiyoruz." dedi ve Brian'ın kolundan tuttu. Brian'ın kolunda yara oluşmuştu. Bu yara daha çok ısırık izine de benziyordu. Kanama olmaması için bir bezle kolunu tutuyordu.

Esta Emmaların gitmesine dayanamadı ve " Durun!" diye bağırdı. Emma durdu ve umutla Esta'ya baktı. Kenway de Esta'nın yanına geldi ve " Esta yapmak zorunda değiliz. Birbirimize yetiyoruz zaten." diye Esta'nın kulağına fısıldadı. Esta Kenway'e kulak asmadı ve Emma'nın yanına gitti.

" Tamam! Bizimle kalabilirsiniz. Yeterli hapımız da var. Birlikte hapları bölüşebiliriz. Gruba hoş geldiniz." dedi ve gülümsedi.

Emma çok minnettar olduklarını söyledi ve Esta'ya sarıldı. Esta ilk geriye doğru tökezledi. Bunu beklemiyordu. Ama o da gülümsedi ve Emma'ya sarıldı. Fergus gözlerini yerde tutmuş Esta'nın yüzüne bakmamaya çalışıyordu. Nasıl bakabilirdi ki? Babasının ölümünden küçük de olsa onun da payı vardı. Casey ve Dustin de teşekkürlerini iletti.

Esta çadırları göstererek "Brian'ı şuraya taşıyabilirsiniz. Orada daha rahat edecektir." dedi. Brian yutkundu ve zar zor konuşarak teşekkür etti.  Brian'ı çadıra götürdüler. 

Kenway Esta'nın yanına geldi ve tekrar " Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun değil mi?" dedi. Sophia da Kenway'i onayladı. Esta buna cevap olarak " O zaman onlar gibi oluruz. Biz öyle değiliz. Hem her iyilik gelip seni tekrar buluyor aynı kötülük yapınca kötülüğün seni bulması gibi." dedi. Arkadaşları bu cevaba gülümsedi ve bunun üstüne bir şey daha demediler. Hala etraf karanlıktı. Ay yüzünü gösterip gökyüzünde parlıyordu. Ama şimdi herkes sessizdi. Sadece ateşe bakıp etrafında oturuyorlardı. Brian çadırda dinleniyordu.

ESTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin