Esta babasından gelen mesajlara bakıyordu. Babası nasıl da yaşlanmıştı. Her gelen videoda babasını daha yaşlı görüyordu. Bu onun için oldukça garipti. Sonuçta 13 yaşındaki bir kızın babasını gençliğinden yaşlanmasına göre görmesi çok tuhaftı. Esta bir yandan da üzülüyordu. Babasıyla kaybolan geçirilmemiş güzel günlere, baba sevgisini anlayamamasına...
Esta böyle düşüncelere dalarken Dean yanına gelip haberi nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Sonra Esta Dean'e teşekkür etti. Dean şaşırdı ve neden teşekkür ettiğini sordu.
Esta ise " Dean Amca sen bana baba oldun, destek oldun , arkadaş oldun ve en önemlisi de bana buradan Dünya'ya gitmemize umut kaynağı oldun. Şimdi de Dünya'ya gitmemiz daha kolay oldu. Ve bu yüzden her şey için çok teşekkür ederim. "
Dean'ın Esta böyle düşündüğü için sevinmesi gerekiyordu fakat üzüntüsünden kahrolmuştu. Şimdi nasıl açıklayacaktı. Dünya'ya gidip hayallerini gerçekleştirmek isteyen bu kıza artık gidemeyeceğini Mars'ta iki yıl daha kalacağını , Dünya'da 4 yıl eder , nasıl söyleyecekti. Dean ise Esta'ya çok önemli bir şeyler olduğu hakkında konuşmak istediğini söyledi ve her şeyi bir anda Esta'ya söyleyiverdi. Dean lafı ağzında dolandırmayı seven birisi değildi ve net bir insandı bu nedenle doğrudan her şeyi söylemişti.
Esta ise dondu ve olduğu yerde kalakaldı. Şimdi teşekkür ettiği ve Dünya'ya gitme umudu olan adam neler diyordu böyle? Tabii ki de kızmıştı. Hayatını yaşayamamıştı. Herkes Dünya'ya bir kere gelir sonuçta. Yapamadığı ve yapmak istediği o kadar şey vardı ki. Sanki bunlar artınca yapmak istediği şeyleri yapma olasılığı azalıyormuş gibi hissediyordu artık. Her geçen gün boşa gitmesini istemiyordu. Hayatı hapis gibi yaşayıp bu hayattan gitmek istemiyordu. Sadece Dünya'ya gidip herkes nasıl yaşıyorsa onlar gibi olmak istiyordu. Arkadaşlıklar kurup onlarla eğlenmek, Dünya'yı güzelleştirmek , normal Dünya yemeklerini tatmak, Dünya'yı öğrenmek ve gezmek, kütüphaneye gitmek ve bunun gibi birçok şey yapmak istiyordu.
Peki ya şimdi, Dünya için 4 yıl daha mı bekleyecekti. Dean'e ilk defa aşırı derecede kızdı ve sakince konuşmaya başladı. Sonuçta ses kirliliğinin ve kavganın kimseye faydası yoktu.
Dean'e teşekkür ettiğini ve onun da böyle bir açıklama mı yaptığını sordu. Dean ise hiçbir şey diyemedi. Ağzı düğümlenmişti sanki. Sessizce olduğu yerde duruyordu. Uzun bir sessizlikten sonra Esta bunun faydasının da olmayacağını öğrenmiş oldu.
Ona tüm hislerini anlattı fakat Dean robot gibi olduğu yerde kalıyordu. Aslında içten içe çok üzülüyordu ve Esta'yı Dünya'ya göndermek istiyordu. Eğer NASA'dan birileri daha gelse araştırmadan gitmeyeceklerdi. Bu nedenle Esta'nın dört yıl daha beklemesi gerekecekti. Esta aslında aşırı sakin biriydi. Ama o gün en hassas noktasından vurulmuştu. Birinin hayallerini gerçekleştirmesine engel olan her şeye çok kızıyordu. Yanakları kıpkırmızı olmuş Dean'e imalı bir şekilde baktı. Ve nasıl böyle bir şeye evet dediğini, Dünya'ya gitmek istemiyor mu diye sordu. Hala aşırı kızgındı.
Dean'ın sadece susması onu daha da kızdırıyordu. Dediği şey sadece "Esta seninle tartışmak istemiyorum. Bu Dünya için geldiğimiz bir görevdi. Böyle olması gerekiyordu."
Esta Dean'ın onu takmamasına daha çok kızdı. "Sen ciddi misin Dean Amca!? Böyle olması falan gerekmiyordu sen görevini yerine getirdin zaten. Ayrıca yanında bir çocuk olduğunu ve Dünya'ya gelmesinin daha güvenli olacağını söyleyebilirdin. Ve bundan böyle kolay sıyrılamazsın."
Dean sadece " Sen sıradan bir çocuk değilsin Esta." diyebildi. Esta ise yüksek sesle " Bana hep bunu söylemekten vazgeç artık! Sıradan ve şanssız birisiyim işte. Özel birisi falan değilim ben! Ayrıca sorularıma cevap ver Dean Amca neden sürekli suratıma bakıp hiç bir şey söylemiyorsun?" diye sordu. Dean hala susuyordu . Esta ise küplere binmişti.
Dean'ın bir şey demeyeceğini anlamıştı. Esta sinirle ve ağlamaklı bir ses tonuyla " Peki Dean Amca, seni babam gibi yakın görüyorum ve sen bana bir açıklama bile yapmıyorsun. Sanki hiç tanışmıyormuşuz gibi boş gözlerle bana bakıyorsun. Bana söz vermiştin. Ve söz tutmak hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Eline bir fırsat geçti mi hemen Dünya'ya gideceğimizi söylemiştin." dedi. Dean'ın yüzüne gözleri dolmuş bir şekilde bakıyordu. Dean Esta'yı böyle görünce sarılmak istedi fakat Esta arkasına bile bakmadan koşmaya başladı. Dean'e kırgındı, Mars'ta kalacaktı, babası yaşlanmıştı ve her geçen gün ömrü kısalıyordu, hayallerinin gerçekleşmesi dört yıl daha uzamıştı. Esta hemen giyinip kapsülden dışarı koşmaya başladı. Bağırmak ve ağlamak istiyordu. Elinde çizim defteri vardı koştu ve sonunda yorulup oturdu. Deftere bir şeyler karalıyordu. İçinden geçenleri , bir takım resimler çizip yazıyordu.
Esta üzgün olduğunda annesinin yanında olduğunu hissediyordu. elindeki bilekliği sıkıca tuttu. Sonra bir deniz resmi çizdi. Orada özgürce dolaştığı bir resim. En azından resimlerde özgürdü. Annesinin de resmini ve kendisini gördüğünü biliyordu. Çizdikçe ve yazdıkça rahatlıyordu.
Artık dışarı da çok fazla çıkmıyordu. Dean ile doğru düzgün konuşmuyordu. Sadece bir odada kitap okumakla gününü geçiriyordu ve bu şekilde mutluydu. Kendi cennetini yaratmıştı. Dean'e karşı kırılmıştı fakat onu hala çok seviyordu. Ona karşı öfke beslemiyordu. Öfkenin bilgiyi azalttığını düşünüyordu. Ne kadar öfkeliysek o kadar az düşünürüz çünkü. Esta bilgiyi elde etmeyi ve düşünmeyi seviyordu. Öfkenin de kimseye yararı yoktu zaten.
Esta herkesten uzaklaşıp kendi Dünya'sını yaratmıştı. Artık babasına da mesaj yollamıyordu. Son gönderdiği mesaj da "Böyle olacağını biliyordun değil mi? Sen de bana söz vermiştin." olmuştu. Babasının mesajlarına da bakmıyordu. Tüm gün kitap okuyup resim çiziyordu.
Esta için Dünya'ya gitmek acaba gerçekten de beklediği kadar iyi olacak mıydı? Şuanda beklemekten başka bir seçeneği yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESTA
Science Fiction1 yaşındaki bir kızın NASA'nın Mars'a yollayacağı kapsüle yanlışlıkla binmesi ve Mars'a doğru yol almasıyla birlikte oluşan bir macera... Tekrar Dünya'ya geldiğinde sizce bu kızı neler bekliyor? Dünya'da oluşmuş bir hata yüzünden insanlar nasıl etk...