Esta aşırı heyecanlıydı ve bir o kadar da yorgun. Bu deneyimi ilk defa yaşıyordu. Tabii ki de ilk defa yaşayacaktı. Kolay kolay herkes Mars'a gidemez hele 4 yaşındaki bir kızın Mars'a gitme olasılığı %1 falandı. Esta'nın tüm kasları ağrımaya başladı. Mars'ın yerçekimi Dünya'dan çok farklıydı bu nedenle alışması uzun zaman sürüyordu. Bayılacak gibiydi. Dean Esta'nın yavaşlamasından Estan'nın yorulduğunu anlamıştı. Hemen ona yardım edip birlikte kapsüle geri döndüler. Esta nefes nefese ve tüm kaslarının ağrısıyla vücudunda büyük bir ağrı hissetti. Sonunda kapsülde yer çekimi ve basınç ayarlandığından daha iyi hissetmişti.
Dean'e sordu. "Dean Amca bu kadar mı? Sadece 5 dakika oldu. Hatta daha az."
Dean hemen cevapladı."3 dakika dayanabilmen bile büyük bir mucize. Dürüst olmak gerekirse bir adım bile atabileceğini düşünmüyordum. Ama derslerimi iyi dinlemişsin. Beni ve kendini gururlandırdın. Bugünlük bu kadar yeter küçük hanım. Yeterince yoruldun zaten kendi haline bir bak." dedi ve ardından gülümsedi.
Esta, Dean onu övdü mü yoksa gömdü mü anlayamamıştı o yüzden sadece "Dean amca o zaman yarın daha çok dışarıda durmama izin vereceksin . Ve daha erken dışarı çıkacağız söz mü?" deyiverdi.
Dean ise başıyla onayladı ve Esta'yı yatağına yatırıp kendisi yine araştırmaya koyuldu. Kapsüle gelince Esta kalkmıştı. Akşam yemeğini yemek üzereydiler ki Esta'nın aklına Dean'e yemeklerinin çok az kaldığını söylemeyi unuttuğunu hatırladı. O günün heyecanıyla bunu nasıl da unutmuştu?
Esta hemen Dean'e gidip üzücü ve bir o kadar da sinir bozucu haberi verdiğinde Dean'ın suratını görmeniz lazım. Ağzı beş karış açık ve istemsizce kaşlarını çatıp aç kalmanın çaresizliğiyle yere oturdu. Dean'ın duygu karmaşası içinde olduğunu ve üzüntü, kızgınlık,şaşkınlık gibi duygularla dolduğunu anlamışsınızdır. Dean bunu aslında bu araştırmalarından daha az önemsiyordu fakat ne kadar kalacakları belli değildi çünkü hiç bir şekilde hiç bir yerden haber alamıyorlardı. Bu yüzden yemeğe ihtiyaçları vardı. Dean bunu aslında hesaba katmıştı. Çünkü onlar daha Mars'a gitmeden Hollandalı bilim insanları, NASA'nın geliştirdiği Mars toprağına benzer toprakta ürün yetiştirmeyi başarmışlardı. Test edilen ürünlerde sağlığa zararlı metaller bulunmamıştı. Denemekten zarar gelmez diye düşündü. Eğer Mars'ta tarım yetiştirebilirse hem Mars'ta yaşam olduğu kanıtlanacaktı. Hem de aç kalmayacaklardı. Tek umutları da yaşamak değil miydi zaten?
Dean'ın bu tarım işlerine eli yatkındı. Çünkü babası zaten çiftçiydi ve küçükken Dean'e bu işleri öğretmişti. Dean eğer NASA'da çalışmazsa belki de çiftçi olurdu.
Dean o akşamı da planlar ve hesaplamalar yaparak geçirdi. Onlara ortalama 2,5 ay sürecek kadar yiyecekleri vardı. Bu da eğer sebzeleri yetiştirecekse bu zaman içinde yapabilirdi.
Esta sabah olduğunda Dean'e kendi yaptığı resimi ve Dean'ın iyi hissetmesi için pankartlar yapıp onun moralini düzeltiyordu.
Dean Esta'ya gülümseyerek "Kimler bugün tarım yapmak için hazır bakalım!" seslice söyledi.
Esta heyecanla" Tarım mı yapacağız? Ne yetiştireceğiz? Şimdiden aşırı heyecanlıyım! Şu Dünya yemeklerinden tadabilirim sonunda."
" Buranın yemeklerinde ne varmış? " diye sordu Dean.
" Dean Amca sen ciddi misin? Hadi ama sen Dünya yemeklerini özlemedin mi? Ve hiç doğru düzgün yemek yememiş olsan tatmak istemez miydin?"
Dean gülerek "Hem de nasıl isterdim. Ve sen de Mars'ta en iyi yemek yapan kişiye denk geldin . Tadını çıkar." dedi ve göz kırptı.
Esta gülmeye başladı ve " Mars'ta başka biri yemek yapmadığı için olabilir mi Dean Amca?" dedi kıkırdayarak.
Dean ise "Açıklama, açıklayınca komik olmuyor. Ayrıca yemeklerim güzeldir. Eğer zehirlenmezsek..." dedi.
İkisi de birbirinden soğuk espriler yapıyordu. Esta nereden öğrendi espri yapmayı diyeceksiniz tabii ki de Dean'ın mükemmel espri yeteneğinden öğrendi. Başka nereden olacak?
Esta o gün daha özgüvenli bir şekilde dışarı çıktı . Dean ile birlikte toprak alıp kapsülün boş bölmesine doldurdular. Esta'nın okuduğu bilim kurgu romanları gibiydi. Gerçekten de yetiştirebilecekler miydi. Yetiştirirlerse kitaplar ve filmler de doğruydu . Bu kulağa çok heyecanlı geliyordu. Esta bugün dünden daha iyiydi. Dean ile birlikte toprak doldurmaya devam ettiler. Boş odanın içi dolunca toprağı kürekle biraz daha yaydılar ve tarım yapılacak şekilde ayarladılar. Dean toprağı iki bölüm olacak şekilde ayırdı. Toprağın ilk bölümünde ıspanak diğer bölümündeyse patates yetiştireceklerdi. İçerisi nemli olmalıydı ve yeterince sıcaklık olursa çok güzel sebzeler elde edebilirlerdi.
Dean yemek bölümündeki odadan bir adet ıspanak ve patates aldı. Ve ikisini de ektiler. Ispanak çoğunlukla doğrudan tarlaya ekildiğinden onu diğer bölüme ektiler. Toprağı nemlendirip yetiştirecek kıvama getirdiler. Patatese gelecek olursak patatesin ekimin yapmadan önce çimlendirmelisiniz. Bunun için de patatesin alt kısmına 3 yandan kürdan batırmalısınız. Kürdanların patatesin içine yaklaşık 1 santimetre kadar girdiğinden emin olmalısınız. Ve 2-3 gün içinde özellikle kürdanı batırdığınız yerlerden patateslerin filizlenmeye başladığını göreceksiniz bu şekilde patatesleriniz hazır. Dean ve Esta da aynı şekilde uygulayıp patatesi ektiler. Sıra en kötü şeydeydi. Evet gübre üreteceklerdi ve bunun ne demek olduğunu herkes bilir . Dışkılarından gübre üreteceklerdi ve en zahmetli iş de buydu. Bu işi Dean yapacaktı. Dışkıları küçük bir kutu içindeydi ve o kutuları alıp su ile kıvama getirip ezdi.
Esta hemen fırsat bilip "Oo NASA çalışanına bakın ne hallere düştü " diye dalga geçiyordu.
Dean ise "Yaklaşma yoksa..." diye tehdit etti.
Esta hemen "Elindeki o şeyi yavaşça indir ." diye güldü.
Esta kokuya dayanamayıp yan odaya geçti. Dayanılmaz derecede iğrenç kokuyordu. Bu odayı tamamen koku kaplamıştı. Gerçekten de üç gün sonra patates filizlenmişti. Çok sevinmişlerdi. Başardıklarını inanamıyorlardı. Dean o günü kendine tatil etti ve Esta ile zaman geçirdiler. Mutlu haber duymayalı çok uzun sürmüştü. Esta babasına videolar göndermeye devam ediyordu ve bu güzel haberi onunla da paylaştı. Dean ise hemen NASA'da tarım yapılabileceği hakkında mesajlar gönderiyordu.
2,5 ay sonra patatesleri hazırdı. Kendileri ile gurur duyuyorlardı.
Dean ile Esta ektikleri patates ve ıspanakları toplamaya koyuldular. Ekinlere çok iyi bakmışlardı. Sulamaya ve kuru bırakmamaya fakat çok sulamamaya dikkat etmişlerdi. Emeklerinin karşılığı da bu şekilde gelmişti. Heyecanla topladılar ve bu şekilde Mars'ta tarım yapılabileceğini kanıtlamış oldular .
Dean sebzeleri tadabilecekler mi diye inceledi ve herhangi bir sorun görmediği için tadabilirlerdi. Sıra tatmaktaydı.
Dean yemekleri servis etti ve Esta'ya " Alın bakalım Mars'ın prensesi ."
Esta gülümseyerek "Teşekkür ederim Mars'ın en iyi yemek yapan adamı." dedi.
Ve yemek gerçekten de güzeldi . En azından hiç yoktan iyiydi ve bu yiyecekler onları birkaç ay tutabilirdi, sonrasında ise yine tarım yapabilirler bu böyle sürecekti ta ki Dünya'ya gidene kadar.
Üç yıl kadar sonra yine tarım yaparak açlıklarını gideriyorlardı ve yine olumlu sonuç vermişti. Gitgide gelişiyorlardı. Bu şekilde yaşıyorlardı. Bir gün enteresan bir şey oldu. Yine gökyüzünden bir şey geliyordu. Acaba yine mi kapsül falan göndermişler?
Esta "Ah işte yine başlıyoruz. Bu sefer ne göndermiş olabilirler Dean Amca?
Ama bu gelen bir tane değildi sanki milyonlarca vardı. Yine ne geliyordu yukarıdan acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESTA
Ficção Científica1 yaşındaki bir kızın NASA'nın Mars'a yollayacağı kapsüle yanlışlıkla binmesi ve Mars'a doğru yol almasıyla birlikte oluşan bir macera... Tekrar Dünya'ya geldiğinde sizce bu kızı neler bekliyor? Dünya'da oluşmuş bir hata yüzünden insanlar nasıl etk...