Sophia kararlı bakışlarıyla evine girdi ve arkasından arkadaşları da içeri girdiler. Annesi ona imalı imalı bakışlar atsa da arkadaşlarını içeri davet edip onları ağırladı. Sophia " Biz artık kalkıyoruz. Arabayı da alıyorum bu arada." dedi sert bir şekilde. Annesi ise hemen sinirlendi ve "Nereye gidiyorsun? Sorumluluklarını bitirmedin ve ayrıca virüs var dışarda. Hiçbir yere gitmiyorsun küçük hanım!" dedi Sophia'nın babasına bakarak. Babası da " Annen haklı ayrıca şu yanındakilere de söyle evlerine gitsinler. Baksana saat kaç oldu?" dedi Sophia'nın kulağına fısıldayarak.
Sophia daha çok sinirlendi ve " Onlar arkadaşlarım baba! Ayrıca benim sorumluluklarımı yapabilecek robotlar var anne. Hangi yıldayız sanıyorsunuz? Eziyetten başka bir şey bilmez misiniz?" dedi sesini yükselterek. İlk defa bu şekilde konuşmuştu ve düşüncelerini belirtmişti. İçi çok rahatlamıştı. Ailesi onun davranışına çok şaşırmıştı. İlk defa Sophia onlara bu şekilde davranıyordu. Annesi " Sen kendini ne sanıyorsun? İnsan ailesine böyle davranır mı? Ayrıca çıkmıyorsun dedim!" dedi Sophia'nın kolunu sıkarak. Her konuştuğunda daha çok kolunu sıkıyordu ve Sophia'nın canını acıtıyordu. Sophia sert bir şekilde kolunu çekti ve " Peki insan kızına böyle davranır mı? Siz benim ailem değilsiniz! Beni evlatlık aldığınızı biliyorum ve tüm yetkinin bana ait olduğunu da biliyorum. Sizi bu evden atmadığıma şükredin! Arabayı alıyorum. Hadi çocuklar gidelim!" dedi ve evden ayrıldılar. Hiç bu kadar rahatladığını hissetmemişti. Özgüveni tekrar yerine gelmişti.
Yusuf Sophia'ya gülümsedi ve kulağına " Harika olduğunu biliyor muydun? Aferin be kızım! Zincirlerini kırdın sonunda." diye fısıldadı. Sophia gülümsedi ve arabayı çalıştırdı. Katie " Sophia harika bir eviniz varmış . Ayrıca anne ve babanın sen onlara evlatlık olduğunu söylediğin andaki yüzleri aşırı komikti. Tebrik ederim! Sonunda sen de rahatladın onlar da." dedi.
Esta da Katie'ye katıldı ve Sophia'yı kutladı. Araba uçmaya başladı ve yolculuklarına başladılar.
Şimdi her yeri daha iyi görüyorlardı harikaydı! Akşam uçmak bir başkaydı. Esta hayranlıkla etrafı inceliyordu. Her şey uyum içindeydi. Şehrin ışıkları, aşağıdaki robotların yürüyüşleri, evlerin hiç sönmek bilmeyen ışıkları...
Kenway Esta'yı izliyordu. Esta'nın bu her şeye ilgisi ve meraklı bakışları Kenway'in hoşuna gidiyordu. Esta yanına bakınca Kenway'in bakışlarını üzerinde buldu ve utanıp hemen kafasını farklı bir yere çevirdi. Çünkü onunla her göz göze geldiğinde kalbi fırlayacakmış gibi oluyordu. Kenway de kızardı. Birkaç saniye sonra Kenway yine Esta'ya döndü ve " Hey Esta, bak şimdi!" dedi ve Sophia'ya yönelerek " Sophia lütfen aşağıdan uçabilir miyiz?" dedi. Sophia da " Aa ne yapacağını anladım. Tamamdır hemen aşağıdan uçuyorum. Zaten şehri geride bıraktık ve robotlar yok. Eğlenmenize bakın!" dedi ve gülümseyerek aşağıdan uçtu.
"Karahindibalar!" diye bağırdı Katie. Esta şaşırdı bunu ilk defa duyuyordu ve " Neler? " diye sordu. Katie de "Karahindiba" diye seslendi. Esta " O da ne?" diye sordu. Kenway " İzin verir misin?" dedi ve Esta'nın elinden tutup karahindibalara dokundurdu ve Esta'nın elini bıraktı. Esta eliyle karahindibalara tek tek dokunup hızlıca geçiyordu. " Bu harika bir his!" diye bağırdı ve gülmeye başladı. Arkadaşları da gülmeye başladı. Sophia yukarı doğru çıktı ve ineceği yeri ayarlamaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESTA
Fiksi Ilmiah1 yaşındaki bir kızın NASA'nın Mars'a yollayacağı kapsüle yanlışlıkla binmesi ve Mars'a doğru yol almasıyla birlikte oluşan bir macera... Tekrar Dünya'ya geldiğinde sizce bu kızı neler bekliyor? Dünya'da oluşmuş bir hata yüzünden insanlar nasıl etk...