KARANTİNA

471 58 17
                                    

    Esta ve Kenway müzik dinlemekten oracıkta uyuyakaldılar. Sabah olduğunda ilk uyanan Kenway oldu. Gözlerini açtığı gibi kızarması bir oldu. Esta'nın başı Kenway'in omzuna düşmüş bir şekildeydi. Kenway Esta'ya baktı. Tekrar kızardığını fark etti. Sonra yüzünde istemsizce gülücükler oluştu. Bir battaniye aldı ve yavaşça Esta'nın üstünü örttü. Oradan kalkamadı. Çünkü eğer kalkarsa büyük ihtimalle Esta'yı da kaldıracaktı. Ona kıyamadı. Esta kalkana kadar tek yaptığı şey Esta'yı izlemek ve gülümsemek oldu. Mutlu olmak için bunu yapıyordu işte : Gülümsüyordu hem de ne olursa.

Esta yavaşça gözlerini açtı. İlk gördüğü şey Kenway'in gülümseyen yüzüydü. Esta da kızardı ve gözlerini ovuşturdu. Eğer bakarsa dayanamayacaktı. Ne oluyordu ona böyle? Sonra Kenway'e ne kadar yakın olduğunu fark etti ve hızlıca ayağa kalktı. "Günaydın!" diye seslendi. Kenway Esta'nın bu ani hareketine hem şaşırdı hem de güldü. " Günaydın." dedi Esta'ya gülümseyerek.

Esta " Diğerleri niye hala uyanmadı? Gidip uyandıralım şu uykucuları!" dedi Kenway'i yan odaya sürükleyerek.

İkisi de birden bağırdılar " Hadi kalkın! Saat kaç oldu? Kim karantinaya hazır bakalım?"

Sophia gözlerini açtığı gibi geri kapattı. " Tamam ama karantinadayız zaten. Bırak da uyuyalım. Hem bu enerji nereden geliyor bakalım? "

Esta da " Sadece umut ediyorum. Buradan geliyor enerjim. Çok da yansıtmıyorum ama hala bir boşluk varmış gibi hissediyorum. Ama bugün bunları düşünmüyoruz. Hadi kalkın artık daha ne kadar uyuyacaksınız ? Öğle oldu neredeyse."

Katie de en sonunda yataktan kalktı. Yusuf uyansa da ayakta uyuyormuş gibi bir hali vardı. Sophia da Esta'nın hatırına yatağından kalktı. Kenway ile Esta salona geçtiler. Diğerleri de tamamen uyanmaya çalıştılar ve kahvaltıya hazırlandılar.  

 Salona geçtikten sonra Esta ve Kenway camdan dışarıya baktı. Gökten ne yağdığına anlam veremeyen Esta hemen sordu: 

" Bu da ne böyle? Ne yağıyor?"

Katie kahkahasını tutamayarak güldü ve " Yağmur!" diye seslendi Esta'ya.

Esta yağmurun nasıl  oluştuğunu biliyordu fakat hiç gerçeğine rastlamamıştı sanki. Küçükken de eğer görmüşse hiç hatırlamıyordu. "Dokununca nasıl his veriyor acaba?" diye düşündü. 

Sophia da " Ah! doğru ya Mars'ta yağmur yağmaz değil mi? " dedi ve Esta'yı kolundan tutup balkona doğru götürdü. 

" Hadi bakalım dokun. Bak nasıl da yağıyor." dedi Esta'ya gülümseyerek. Esta da ona gülümsedi ve dokundu. İlk bir soğukluk hissetti. Elini dokundurmasıyla çekmesi bir oldu. Sophia Esta'nın bu haline güldü. O sırada Yusuf, Kenway ve Katie de balkona geldiler.

Yusuf gülümseyerek " Esta helal olsun be! Sophia'yı da güldürdün ya." dedi.

Katie kıkırdadı ve " Ne de güzel yağıyor dimi. " dedi elini yağan yağmura uzatarak.

Yusuf " Normalde yağmuru sevmem ama bu halinizi kim görse yağmuru bile sever." dedi tekrar gülerek. 

Esta'ya tekrar bir cesaret geldi ve  elini hızlıca yağmura tuttu aynı zamanda da gözlerini kapamıştı. Kendi kendine güldü ve " Vay be! İnanılmazmış." dedi heyecanla. Hepsi güldüler.

Sophia " Hadi içeri girin. Zaten virüs yetmiyormuş gibi bir de hasta olmayın." dedi. Hepsi içeri girdiler. Esta çok enerjik hissediyordu. Yağmur sanki bütün üzüntüsünü almış gibiydi.

Sonra Yusuf yanında top şeklinde yuvarlak bir robotik kamera getirdi. Kamera havada kendi kendine duruyordu ve " Hadi toplanın! Bir fotoğrafımız olsun değil mi? İlk karantina fotoğrafı!" dedi.

ESTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin