Sabah Esta dışında herkes kalkmıştı. Katie de Esta'yı uyandırmaya kıyamadı.
Kapı çaldı ve Katie hemen kapıya koştu. Hem Esta'yı tanıştıracağı insanlar vardı hem de ona çok güzel bir sürprizleri vardı. Gelen Kenway, Sophia ve Yusuf'tu. Yusuf ailesiyle Amerika'da yaşayan Türk bir gençti. Esta'ya bir sürpriz daha gelmişti. Dünya'ya geldiğinden beri kendi milliyetinden olan birini bugün ilk olarak görecekti. Ayrıca kendisi hem komik ve neşeli hem de ikna yeteneği çok yüksek biriydi. Mutsuz bir durumda arkadaşlarını nasıl eğlendirmesini iyi biliyordu. Yusuf da Katie gibi sıcakkanlıydı. Sophia ise Yusuf'a göre daha soğukkanlıydı. Herkese kolay kolay ısınamazdı. Bilime hayrandı ve Mars'ı o da çok merak ediyordu. Kenway, Sophia ve Yusuf'a Esta'yı anlatınca Sophia daha çok meraklanmıştı. İlk defa bir yabancıyla tanışacağı için bu kadar heyecanlanıyordu.
O gün için hepsi erkenden hazırlanmıştı. Şimdiyse Esta'yı bekliyorlardı.
Esta ise o günün yorgunluğundan hala yataktaydı. Sonunda uyanınca diğer odalardan sesler geldiğini duyunca herkesin kalktığını düşündü. Sonra o da gözünü ovaladı ve yataktan kalktı. Ne kadar da iyi uyumuştu. Kapsüldeki uyku tulumundan sonra bu kadar rahat uyuması çok iyi olmuştu. Yataktan kalktı. Katie ona yatağın nasıl çalıştığını göstermişti bu yüzden Esta yatağın kumandasına bastı ve yatak anında kendi kendini topladı. Tam odadan çıkacaktı ki kendine bir baktı ve " Ah hayır olamaz! Şu saçımın haline de bir bak." diye güldü. Kıvırcık saçları kabarmış ve darmadağındı. Tarak bile dokunmatik ekran gibiydi. Her şey çok teknolojikti. Esta'nın bunları öğrenmesi zaman alacaktı. Tarağın alt kısmına bastı ve tarak uzayıp saçlarını bir dakikada düzeltti ve taradı.
Odadan çıktı ve heyecanlı bir şekilde Katie'lere yaklaştı ve "Günaydııın!" diye seslendi. Hepsi bir ağızdan "Günaydııın!" diye cevap verdi.
Yusuf " Ooo uyuyan güzelimiz sonunda uykusundan uyanmış." diyerek Esta'ya gülümsedi. Esta da Yusuf'un dediğine güldü ve kahvaltı için yanlarına oturdu.
Katie, Yusuf ve Sophia'yı Esta'ya tanıttı ve sohbet ettiler. Kahvaltıda herkes için iki hap vardı. Bu hapları ard arda suyla içince sağlam bir kahvaltı yapmış oluyorlardı. Sular ise yenilebilir kabarcıkların içindeydi. Dış kabuğu doğal deniz yosunu özünden olan bu sular küçük yuvarlak bir şekil almışlardı.
Hapları su ile birlikte içtikten sonra dışarı çıkacaklardı ki Esta " Şey, planları bozmak istemem ama ilk olarak babamı görmek isterim. Onu ne kadar özlediğimi hayal bile edemezsiniz. Buradan ona nasıl ulaşabilirim acaba ?" diye sordu.
Dean gülümsedi ve herkes gülmeye başladı. Esta şaşırdı. Neden güldüklerini anlayamadı. Fakat sorusunda ısrarlıydı. Babasına kırılmış olsa da sonuçta onun babasıydı. Onu o kadar özlemişti ki. Sonra başka bir odadan biri içeri girdi.
Yıldızlar aşkına! Esta gözlerine inanamıyordu. Babası tam karşısında duruyordu. Esta babasına doğru koştu ama sonra bir duraksadı. Hala gözlerine inanamıyordu. Çok garip hissediyordu. Babası çok değişmişti. Ne kadar da yaşlanmıştı. Kerem gözyaşlarını tutamadı kollarını Esta'ya açtı. Esta ise sıkıca sarıldı ve gözyaşlarını tutamadı. Bir yandan ağlıyordu bir yandan da babasının kokusunu içine çekiyordu. Kerem ise 30 yıl boyunca kızına hasret yaşamıştı ve Dean ilk defa Kerem'i bu kadar duygulu görmüştü. Dean'ın da gözü dolmuştu fakat gözüme kirpik kaçtı diyerek geçiştirdi.
Bugünün en büyük sürpriziydi. Dean ve diğerleri Esta ile babasını yalnız bıraktılar. 3 saat aralıksız vakit geçirdiler. Sohbet ettiler. Konu NASA'ya gelince Kerem'in yüzü değişti ve bir anda ciddileşti. Esta babasının bu hareketine şaşırdı ve Kerem'in kesin bir şeyler bildiğini düşündü. Çünkü gözlerini Esta'dan alamayan Kerem konu NASA'ya gelince göz hareketleri hızlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESTA
Science Fiction1 yaşındaki bir kızın NASA'nın Mars'a yollayacağı kapsüle yanlışlıkla binmesi ve Mars'a doğru yol almasıyla birlikte oluşan bir macera... Tekrar Dünya'ya geldiğinde sizce bu kızı neler bekliyor? Dünya'da oluşmuş bir hata yüzünden insanlar nasıl etk...