Tepede olan güneş topladığım saçıma rağmen açık ensemi terletirken gözlerimi kısarak göz gezdirdiğim sahilde Jisoo'yu bulmam bir kaç saniyemi almıştı.
Denize o kadar yakındıki dalgalar neredeyse sandalet giymiş olduğu ayaklarına çarpacakken duruluyor ve bu hareketi tekrar etmeye devam ediyordu.
Üstündeki uzun kahverengi elbisesi ve dağınık siyah saçları ile beni bekleyen kıza doğru adımlamaya başladım.
Üstüme giydiğim beyaz yazlık tulum ve spor ayakkabım Jisoo'nun özel günler dışında tercih ettiği hippie tarzıyla asla uyuşmuyordu, bir kez daha bunu tasdikleyerek yanına ulaştım.Bir kaç adım ötesinde durduğumda gözlerimi acıtan güneş ışığını engellemek adına bir elimi alnıma tutarak başımı eğdim.
"Selam."
Bir şey demeden aramızdaki adımları kapattıktan sonra bir elini belime sarıp, diğer eliyle alnımdaki elimi çektikten sonra dudaklarıma sevimli bir öpücük bahşettiğinde gülümsedim ve ellerimi omuzlarına yerleştirdim.
"Sana da selam. Spor ayakkabılarla sahilde yürürken zorlanmadın mı?"
Hala belimde olan eliyle birlikte önümden çekildi ve birlikte yürümeye başladık.
"Aslında böyle daha rahatım."
"Yazın sonunda ayakların beyaz kalacak."
Kahkaha attığında ayakkabılarıma göz attıktan sonra bende güldüm. Evet muhtemelen öyle olacaktı.
"Günün nasıldı? Gerçi şuan bunu sormak için biraz erken, saat daha on."
"Her zaman ne yapıyorsam öyle geçti, duş alıp bir şeyler yedim ve giyinip buraya geldim. Seninki nasıldı?"
"Aynı, annem bu aralar sürekli dışarıda olmamdan şikayetçi. Çok erken çıkıp çok geç evde oluyormuşum ve her gün böyleymiş. Bu yaz biraz rahat olmak istiyorum, son sınıf olduğumda her şey iki kat daha zor olacak zaten. Ayrıca seninlede vakit geçirmek istiyorum."
"Öyle yapalım o zaman."
Diyerek saçlarıma öpücük bıraktı. Kısa bir yürüyüşten sonra sahildeki boş banklardan birisine yerleştik.
"Keşke gitarımı getirseydim, uzun süredir çalmıyorum. En son tiyatroya çalıştığımız dönemlerde bir kaç kere çalmıştım."
Boştaki elimi elinin arasına alarak baş parmağı ile okşadığında içimin gıdıklandığını hissettim.
Jisoo ile yaklaşık on gündür böyleydik. Yani evet bu durumda sevgiliydik.
"Başka bir gün getirirsin, bir yere kaçtığımız yok ya nasıl olsa."
Denize dalmış gözlerine baktığımda bende aynı şekilde karşımdaki manzaraya dönerek başımı salladım. Nasıl olsa bir yere gitmeyeceğiz... Haklısın, artık birlikteyiz.
"Bir gün gece burada denize girelim, bende kaldığın bir gün daha rahat olur. Arabamla geliriz. Her zaman gece denize girmek istemişimdir."
Hoş fikrinin nasıl olacağını düşünürken sahilde göz gezdirdim. Denize giren insanlar ve sahildeki insanlar ile biraz kalabalıktı, vakit geçirmek için cidden güzel bir yerdi.
"Güzel bir fikir, neden olmasın."
Aklıma gelmiş şey ile heyecanla Jisoo'ya döndüm. O da heyecanlı tavırlarıma karşılık küçük bir tebessüm eşliğinde kaşlarını kaldorarak beni dinlediğini belli edercesine bana odaklandı.
"Okulda tiyatroyu sergiledikten sonra sürekli sahneyi düşündüm. Yapım aşamasını, uğraştığımız küçük detayları, replikleri. En önemliside gösteri bittikten sonra sahnede eğildiğimiz zaman hissettiğim tatminlikti. Sahnede olmaktan ne kadar zevk aldığımı o an farkettim ve o tatminlik hissini bir kez daha tatmak istedim. Şuana kadar ders notlarım iyi olsada ne olmak istediğimden hiç bir zaman emin olamamıştım... Belki geçici bir istek olacak ama üniversitede tiyatro ve konservatuvar bölümü okumak istediğime karar verdim.
Gülümseyerek beni kollarının arasına aldığında kollarımı beline sardım.
"Ne olmak istediğine karar verdiysen senin adına çok sevindim. Dediğin gibi belki geçici bir düşünce ama bu da ilerlemeni sağlar.
Huzurlu bir şekilde gözlerimi kapatarak Jisoo'ya sarılmaya devem ettim.