🍓°17

693 59 11
                                    

Kostümüm ve saçım tamamlandıktan sonra gergin bir şekilde sahnenin arkasında dolaşıyordum. Her yer de tam anlamıyla kaos vardı, oyunun başlamasına onbeş dakika kala görevlilerin hepsi spn kontrollerini yapıyor ve oyuncular kostümlerini giyip makyajlarını yaparak hazırlanıyorlardı.

Perdenin diğer yanından gelen kalabalığın sesi beni oldukça geriyordu. Anne ve babamın merede oturduğunu bilmiyordum, bütün okul orada olacaktı ayrıca Jennie ve Lisa geç kalmışlardı. Gösteri başlamadan önce sakinleşmek için onşara ihtiyacım vardı ama Jennie'nin bisikletinin tekerleği patladığı için eve dönüp bisikleti bırakmak zorunda kalmışlar.

Gerginlikle alnımda birikmiş olan boncuk terleri sildim. Etrafta dönmekten başka bir işe yaramıyordum. Kostüm odasına gidip sırt çantamdan telefonumu çıkarttım. Son bir umutla kızları aradım. Telefonun 'biip' sesi o kadar gerginlik vericiydi ki. Yanıt alamadığımda telefonu yavaşça çantamın içine bıraktım.

Odadan çıktığımda oyuncuların bir noktaya toplandığını gördüm. Onların peşine takıldığımda büyük kalabalığın karşısında sandalyeye çıkarak dikkatimizi çekmeye çalışan Bay Hwan sert bir alkışla kalabalıktan gelen uğultuları susturdu ve saatine baktı.

"Perdenin açılmasına son yedi dakika var. İlk sahnenin oyuncuları son hazırlıklarını yapıp yerini alsın, yapabilirsiniz çocuklar size güveniyorum."

Bay Hwan konuşmasını bitirdikten sonra dağılan kalabalığın arasında Jaemin'in bana baktığını ve gülümsediğini gördüm. Kesinlikle benim kadar gergin görünmüyordu. Aynı şekilde ona gülümsemeye çalışmıştım fakat yüzüm işkence gördükten sonra yanaklarıa mandal takılarak gülmeye zorlanan birisi gibi görünüyordu.

Jaemin'in gülümsemesi bir anda soldu ve bana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Beklemediğim ani hareketi ile bana sarıldığında bir kaç saniye sonra kendime gelip ona karşılık verdim.

"İyi görünmüyorsun, bu kadar endişelenme."

Geri çekildiğinde iyiyim derken gözlerim, arkada bir kaç oyuncuya elindeki kağıtlar ile repliklerini gösteren Jisoo'ya takılmıştı. Son mesajından sonra ona cevap vermemiştim.

"...Biraz gerginim sadece sorun yok."

Sahneye doğru ilerleyen kalabalığı gördüğümde Jaemin'in gözlerine baktım. Keşke ondaki özgüvenin %1'i bende olsaydı diye düşündüm o an.

"İlk sahne senin, hadi. İyi yapacağına eminim."

Jaemin bana gülümseyip elini omzuma koyup ordanda ellerime kaydırdıktan sonra benden ayrıldı ve sahnedeki yerine gitti.

Gergin bir şekilde sahneyi görebileceğim bir yerde konumlandırılmış olan büyük bir sandığın üstüne oturdum.
Üstümdeki kabarık elbise ile ne kadar zorlanıyor olsamda kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Kızların gelmeyeceği kesindi.

Bir kaç kişinin koşuşturması ile perdeler açıldı ve oyun başladı.
Sahneyi izlerken biraz olsun kendimi iyi hissetmeye başladığımda arka taraftan gelen takırtıları farketmemiştim. Görevlilerden birisinin yanıma geldiğini sonradan görmüştüm.

"Arkadaşların arkada seni bekliyorlar."

Fısıldar şekilde konuştuğunda başımı salladım. Sahneye sesimizin gitmesi çok yüksek ihtimaldi çünkü sahneyle arka tarafı ayıran duvarlar çok inceydi, ayrıca sesler yankılanıyordu. Bu yüzden oyunun başlaması ve salonun susması ile biz de fısıldamaya başlamıştık. Ayakkabılarımın eski tahta zeminde ses çıkartmamasına özen göstererek arka tarafa ilerledim. Girişin yanında Lisa vardı ve biraz uzağımızda Jennie hararetli bir şekilde telefonla konuşuyordu.

Romeo and Juliet❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin