🍓°8

919 74 36
                                    

Kulaklığımı çıkartıp müziğimden kurtulduğum sıra da Bay Hwan'ın sahneden bana seslendiğini duymuştum.

Hızlı adımlarla sahneye çıkıp yanına gittim.

"Kostümleri denemelisin."

Başımı sallayıp sahnenin arkasında bulunan giyinme odasına girdim.

Öğrencilerden birisi,elin de kabarık,vişne çürüğü,bilmem kaç yılından uçarak gelmiş gibi duran bir kostüm ile beni bekliyordu.

Ağır kostümü kollarıma attıktan sonra hızlıca odadan çıkarak yanımdan uzaklaştı.

Kostümü giymeye çalışmak ter dökmeme neden olmuştu.

Giymiştim...

Şimdi ki sorun ise belimde ki korseyi nasıl sıkacağım dı.Çünkü ipleri arkadaydı.

"Hadi bakalım Park Chaeyoung.Sen zor görevleri başarmak için dünyaya geldin.Korse sıkmak ne ki?1...2...3!"

Hızlı bir şekilde elimi belime atıp korseyi çekmeye çalıştım.

Fakat kollarım ne kadar geri gidebilirdi ki?

"Huh...Bir daha!"

Tekrar denemeye kalktığımda kostüm odasının kapısının açıldığını duydum.

Jisoo içeri girmişti ve bulunduğum pozisyonun rezilliğini anlatmak istemiyorum.

Yüzüme ifadesizce baktığı sırada,istemeden kaçırdığı kıkırdamasını farkettim.

O pek gülmezdi.Anlarsınzı ya...Çok fazla görmemiştim ki zaten çok fazla vakit geçirmemiştik ama az önce gülüşünün güzel olduğunu farketmiştim.

"Yardım edeyim mi?"

"Ben kendim yapabiliyorum."

"Ama öyle gözükmüyor.Kıyafete resmen işkence çektiriyorsun.Gel buraya."

Yelkenlerimi suya indirip annesini dinleyen bir yavru kedi gibi hızlıca yanına gitmiş ve korseyi bağlaması için arkamı dönmüştüm.

Parmakları sırtıma dokunduğunda irkilmiştim.Alışmam bir kaç saniyemi almıştı.

"Biraz dik dur."

Dediğini yaparak korseyi bağlamasını bekledim.

İpi biraz geri çekti ve yukardakileri düzeltti.Sonrasında biraz daha çekti.

"İyi mi?Fazla sıkmaya gerek yok diye düşündüm zaten ince bir belin var."

"Evet böyle iyi."

Korseyi bağladıktan sonra,arkamı döndüm.

Baştan aşağı beni süzdü ve gülümsedi.

"Güzel görünüyorsun.Sana yakıştı."

"Teşekkür ederim."

Dedim sırt çantamı askılığa asarken.

"Şey şimdi bunu Bay Hwan'ın görmesi gerekiyor galiba."

Dediğimde kafasını salladı ve kapıyı açtı.

Odadan çıkıp Bay Hwan'ı aradım.Bu sırada Jaemin ile çarpışmam beni durdur du.

"Tanrım çok güzel olmuşsun."

Dedi üstümde ki elbiseye bakarak.

"Romeo olmak sana yakışmış."

Dedim gülerek.

"Kostümü Bay Hwan'a gösterecektim fakat bulamadım.Nerede olduğumu biliyormusun?"

"Hayır ben de onu arıyordum."

Dedim etrafa bakınarak.

Kostüm odasında bana elbiseyi veren kızı görmemle onu durdurdum.

"Bay Hwan Nerede biliyor musun?"

"Mola vermek için kantine kahve içmeye gitmişti sanırsam."

"Teşekkür ederim."

Jaemin'e döndüm.

"Kantindeymiş."

"Hey,ben bu kostümle daha fazla duramam.Yanına gidip gösterelim ve bir an önce çıkartalım şunları...Gerçi sen çıkarmasan da olur ama ben Habeş Maymunu gibi dolaşmak istemiyorum."

Güldüm.

Bu sırada aklıma Jisoo gelmişti.Kostüm odasından çıktığımız da yanımdaydı.Arkama baktım ve sonra etrafa ama görmemiştim.Ne ara gittiğini düşünürken Jaemin beni elimden tutup kantine sürüklemeye başladı.

"Hey birileri bizi bu halde mi görecek?"

Dedim çocuk gibi mızmızlanarak.

"Ders saati içerisindeyiz.Çok fazla kişinin göreceğini sanmıyorum."

"Ha yani görecekler?"

Cevap vermeden elimi tutup beni kantine sürüklemeye devam etti.

Kantin kapısına geldiğimizde Jaemin'in elini hızlıca bıraktım.Biraz ani olduğu için Jaemin yüzüme bakmıştı.

"Şey yani yanlış anlamasınlar."

Diyerek hızlıca geveledim ve kantine girdik.

Burada olduğu için şanslıydık yoksa bu kostümle,Jaemin'le el ele okul koridorlarında bir daha koşturamazdım.

Bay Hwan karşımızda ki masalardan birinde oturuyordu.

Elbisenin eteği sandalyelere çarpmasın diye büyük bir çaba sarfediyordum.

Bay Hwan'ın yanına gelince durduk.

Başını kaldırıp bize baktı.

"Romeo ve Juliet..."

Dedi sessizce.

"Güzel görünüyorsunuz çocuklar.Hangi iki oyuncu yan yana baş rolde bu kadar yakışırdı."

Jaemin baş parmağıyla kıyafetini işaret etti.

"Kostümler den bahsediyorduk Bay Hwan."

Onu onaylarcasına başımı salladım.

Üstümüzde kileri süzdü ve yarım ağız gülümsüyor gibi yaptı.

"Olmuş."

Dedi ve önüne dönüp kahvesini içmeye devam etti.

Bu adam bazen cidden garip geliyor...

Jaemin yüzüme baktığını 'Ne yapıyor bu?' bakışı attı.
Kollarımı kaldırıp bilmiyorum şeklinde salladım.Sonra kantinden çıktık ve Jaemin tekrardan elimi tuttu.

İnatla bunu yapıyor olması garip geliyordu fakat hayır da diyemiyordum bu yüzden ben de tutmuştum.

Bu sefer daha yavaş adımlarla koridorda yürüyorduk.

Sol tarafımızda gördüğüm kız topluluğu bize bakıyordu.

Onlara bakakaldığımda Jaemin'in elini hızlıca bıraktım ve Jaemin bu şekilde benim baktığım yöne döndü.

Kızlar aralarında bir şeyler fısıldaşıyorlardı.

"Hey,önünüze dönsenize.Ayımı oynuyor burada?"

Dedi Jaemin ciddi çıkan sesiyle.

Dediği şeye gülmemeye çalışsam da kıkırdamıştım.
Bu sırada Jaemin,kızların gözüne bakarak elimi tutmuştu ve bu şekilde tiyatroya ilerlemeye devam etmiştik.

Beni arkasından sürüklüyordu.Adımlarımı hızlandırır yanına ulaştım.

"Neden öyle bir şey yaptın?Elimi bırakabilirdin.Bak birileri bizi gördü işte."

"Bilmiyorum."

Dedi mırıldanarak.Biraz daha kısık sesle konuşsa duyamayacaktım.

Romeo and Juliet❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin