Kartondan yaptığım pencereleri koli bandı ile duvara yapıştırıyordum.
"Bir bant daha Jaemin."
"Tamam."
Jaemin'de bant parçalarını keserek bana uzatıyordu.
Bu sırada yanımıza Lisa geldi.
Ona sarıldım.
"Selam.Naber?"
"İyiyim asıl sen nasılsın.Amfiden çıktığını görmüyoruz.Sürekli buradasın ve arkadaşlarını ihmal ediyorsun."
Bana yavru köpek bakışı attığında başımı yana yatırdım.
"Kahvaltıya gelmeyen sensin ve ayrıca burada senenin sonunda güzel birşeyler çıkartmak için uğraşıyoruz Bayan Manoban Beğenmediniz mi?"
"Ahh...seni topçuk haklı olan sensin.Neyse ben gidiyorum,işin bitince seni almaya gelirim prenses."
Yanağımı öptükten sonra koşarak amfi tiyatrodan çıktı.
"Topçuk ve prenses...Mükemmel ikili."
Kendi kendime mırıldanarak işime devam ettim.
"Lisa'yla baya iyi anlaşıyorsunuz.Ne zamandır birbirinizi tanıyorsunuz?"
Jaemin aynı zamanda bantları keserek bana veriyordu.
"Şey hatılamıyorum ama çok uzun zamandır.Belki ilkokulun sonlarındaydı."
"Vay canına.Benimle bir yıl bile olmadı."
"Öyle deme ama bir yılda neler değişiyor."
"Doğru...insanlara bakış açın falan.Arkadaşların,sevdiklerin.
Çok değişiyor tabi."Bu sırada sahnenin arkasından gelen ses ile Jaemin gitmek zorunda kaldı ve işime kendim devam ettim.
"Yardım etmemi istermisin?"
Jisoo gelmişti.Evet bu kıza sinir olduğum için cevap vermeden sessizce işime devam ettim.
Sonra ise izin vermememe rağmen bantları kesmeye başlamıştı bile.
"Seni Sahil Boyu Kasabası'nda ki bir kafede görmüştüm.Ne zamandır buralardasın.Seni hiç görmedim."
"Sahil Boyu Kasabası'na taşınalı üç ay oluyor.Buralara pek uğramıyorum.Şehir merkezi çok sesli bana göre değil."
"Anladım..."
Telefonumun zil sesi ile elime alıp kimin aradığına baktım.
"Alo,efendim baba?...Tiyatrodayım...Ayakkabılığa bırakabilirsin...Tamam görüşürüz."
Babam arayıp evden çıkması gerektiğini söyledikten sonra telefonu kapatıp işime döndüm.
"Peki siz ne zamandır burada oturuyorsunuz?"
"Annem ve babam evlendiklerinde buraya taşınmış yani ben doğmadan önce.Kendimi bildim bileli buradayım."
"Anladım.İyi bir aileye sahipsin galiba."
Gülümsedim.
"Evet öyle."
"Şanslısın.Senin adına sevdindim."
"Teşekkür ederim."
Ne demek istediğini anlamamıştım.Fakat üstelemedim çünkü onun hakkında ki şeyleri merak etmiyordum nedense.Ona sorular sormuyordum.
Onu tanımak istemiyor gibiydim.
Yavaşça ve ritimsiz gelen ayak seslerini duymamla uzaklaştığını anlamıştım.
Ardından Jaemin yanıma geldi.
"Benim işim bitti.Gidelimmi?"
"Tamam gidelim.Dur bantı alayım."
Ve Jaemin ile birlikte amfi tiyatrodan çıktık.
Ondan ayrılıp Lisa'yı aradım ve nerede olduğunu öğrendikten sonra bulunduğu yere gittim.
Kafenin kapısından içeri adımımı attığımda gelen zil sesinin bana eşlik etmesini duydum.
Neon ışıkların bulunduğu kafede göz gezdirdim.
Cam kenarında ki bir masada Jennie ile oturuyordu.
El sallayarak yanlarına gittim.
Lisa'nın yanına oturdum.
"Jennie'nin olduğu yerde ben niye?"
Lisa'nın kulağına fısıldadım.
"Şşşh."
"Selam Chaeyoung."
"Selam."
"Ben bir tuvalete gideyim."
Lisa masadan kalkıp yanımızdan uzaklaştığında ikimizde onu izledik.
Artık görülmez olduğunda Jennie bana döndü.
"Tiyatro nasıl gidiyor?"
"İyi,iyi gidiyor.Sahne hazırlıklarına başladık."
"Güzel...Şey,Lisa bana birşeyden bahsetti."
"Neyden?"
"Yani kimse beni sevmek zorunda değil.Çoğu kişi de sevmiyor zaten...Beni seven nadir kişilerden birisi de Lisa...Ben Lisa'yı gerçekten çok seviyorum ve amacım onu senden uzaklaştırmak değil.Ya da çalmak.Sadece benim dışarıda göründüğüm gibi birisi olmadığımı bilmeni istedim.Bana önyargıyla yaklaşan o kadar insan var ki,kendimi herkese tek tek anlatamıyorum.Fakat sana anlatmak istedim çünkü sen beni anlarsın Chaeyoung.Kötü birisi olduğumu düşünmüyorum.Fakat öyle görünüyorsa özür dilerim."
"Tanrım...Ben aptalım.Asıl önyargıyla yaklaştığım için ben senden özür dilerim.Ayrıca neden Chaeyoung diyorsun ki?Chae desene."
Gülümsedim.
Kendimi Jennie'ye karşı aptal ve mahçup hissetmiştim.
O gerçekten göründüğü gibi birisi değildi.