🍓°24

527 48 20
                                    

Eve geleli üç saat kadar olmuştu ve saat gece 11'di. Jisoo bana küçük ve mütevazi şekilde az eşyayla düzülmüş şirin evini gezdirdikten sonra tekrardan salona geçmiştik ve şimdi ise izlemek için bir film izlemekle meşguldük.

Ben telefondan film listelerine bakarken Jisoo televizyon ekranında Netflix'te geziyordu.

"Bir çoğu eski yapım olduğu için sıkıcı olacak, internette bir şey bulamıyorum."

"Aslında animasyonda fena fikir değil."

Koltuğun önüne yaptığımız yer yatağında bağdaş kurarak Jisoo'ya döndüm.

"Animasyon severim."

"O zaman animasyon bakıyorum."

Başımı sallayarak karanlık odayı aydınlatan televizyona döndüm. Telefonu kapatıp yanıma koydum. Bu gece Jisoo dışında herhangi bir şeyle ilgilenmek istemiyordum.

"Karlar Ülkesi 2?"

Hevesli bir yüz ifadesi ile Jisoo'ya döndüğümde o da bana döndü ve kıkırdadı.

"Küçük bir çocuk gibi görünüyorsun aynen. O zaman açıyorum."

Gülümseyerek hızla ayağa kalktım ve mutfak tezgahındaki yiyecekleri alıp yer yatağının üzerindeki küçük sehpaya yerleştirdim. Jisoo'da sehpanın bir diğer yanına yerleştikten sonra filmi başlattık.

Filmi mi yoksa birbirimizi mi izliyordum emin değildim gerçi...

...

"Hayır ağlama."

Gülerek bana sarılan Jisoo'ya hiç bir şey demeden sesli bir şekilde ağlıyordum.

"G-ülmesene!"

"Mutlu sonla biten her animasyona ağlar mısın sen? Gerçek bile değil."

Omzundan ittirerek aramıza mesafe koydum ve ellerimle yüzümü kapadım.

"Dalga geçme."

"Öyle olsun."

Tekrardan gülerek beni kolları arasına aldığında kollarımı beline sardım.

Başımın üstündeki çenesini ve saçlarımın arasına vuran nefeslerini hissedebiliyordum.

"Seninle vakit geçirebildiğim için çok mutluyum."

Yüzümü omzundan çekerek aşağıdan ona baktığımda gözlerini bana çevirdi.

"Ben de seninle vakit geçirebildiğim için mutluyum Jisoo."

Baş parmağını yaşlarımın kurumuş olduğu yanağımda hareket ettirdiğinde gözlerimi kapatarak anın tadını çıkartmayı ve Jisoo'nun dokunuşlarını daha çok hissetmeyi diledim.
Onunla olduğum her an huzur dolu hissetmeden edemiyordum.

Titrek ve belli belirsiz dokunuşları ile parmakları çeneme indiğinde karnımda oluşan kasılma hissine gülümseyerek gözlerimi açtım.

Direk olarak gözlerime değen irisleri kahvelerine karşı donup kalmamı sağlamıştı fakat göğsünün inip kalkmasından derin bir nefes aldığını anlayabilmiştim.

Ellerini çenemden boynuma doğru uzanacak şekilde hizalayarak yüzlerimizin hizasını bir araya getirmek için beni hareket ettirdi.
Pembe renkli dudakları, ciğerleri havaya aç kalmışçasına derin nefes alması için dua ediyor gibi aralıktı.

Diğer elide çenem ve boynum arasında bir hizaya yerleştiğinde istemsiz küçük bir sırıtış ile ellerimin ikisinide yanaklarına yerleştirdiğimde hissettiği ellerim ile gözlerini kısa bir süreliğine kapattı.

Gözlerini açtığında ise büyük bir açlıkla dudaklarımı dudaklarına kapadığımda, kendimi bunca zaman çorak topraklarda yürümüş bir çiftçi gibi hissediyordum. Sanki yıllardır susuz kalmışım ve sonunda suyumu bulmuşum gibi.

Ne zaman uzanan bacaklarına yerleştiğimi bilmiyordum bile.
İlk kez yaşadığım bir deneyim olmamasına rağmen, dudaklarım sanki ilkmiş gibi korkak ve titrek bir şekilde ıslak et parçasının üzerinde dolaşırken belimi kavrayan elleriyle kendimi üstüne doğru daha çok eğdim.

Dilimi dudaklarının hemen girişinde hızlı bir şekilde gezdirdiğimde, dudaklarımın üzerinde hissettiğim inleme ile bacaklarından daha yukarıya kayarak oraya yerleştim.

Sanki bu hareketimi bekliyormuşçasına elleri kalçalarımın biraz üzerinde hizalayıp beni kendine bastırdığında sesli olmaktan çekinmeyen bir inleme sundum ortaya.

Kim Jisoo o gece sabaha kadar bir çok farklı dokunuş ile beni sevmiş, çorak topraklarımı yeşertmişti...

°°°


Romeo and Juliet❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin