Günlüğün 84. sayfası
Bu gün sahil kenarında Jisoo unni ile birlikte son kez çilekli süt içmiştik.
Ben çok ağlamıştım.
Oda çok üzülmüştü bana.
Bize.
Bir daha içemeyeceğimiz sütlere.
Kaçamayacağımız okula.
Kötü olduğunu bilsemde onunla yapmayı özleyeceğim ve bir daha yapamayacağım şeylere ağladım.
Gerçekten gitmek zorunda olup olmadığını ona her sefer sorduğumda her seferde de aynı cevabı verdi."Hayatta istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda olduğumuz,bir çok zaman olur."
Artık güneşin batmak üzere olduğu zaman eve gitmem gerektiğini bildiği için kayalıklarda duran elimin üstüne elini koyup baş parmağıyla avuç içimi okşamıştı.
İçim gıdıklanmıştı bir an.Elimi bırakırken yavaş ve narin hareketlerle bileğim de ki deniz kabuklu bilekliğimi aldığını hissettim.
O bunu yaparken birbirimizin gözüne bakıyorduk.
Bilekliği yavaşça cebine koyduktan sonra tebessüm etti.
Kısılan gözlerinde dolan yaşları görmüştüm.
Yerde buruşturmuş olduğu çilekli süt kutusunu eline alıp,cebinden çıkarttığı siyah kalem ile üstüne birşeyler yazmış ve kutuyu kayalıklara geri bırakıp kulağıma yaklaşmış ve fısıldamıştı."Muzlu çorabın teki şimdi gitse bile,eşini bulmak için mutlaka dönecektir..."
Sonra ise kayalıklardan gidişini izlemiştim.Bu onu son görüşüm olmuştu.