🍓°22 ✨2/2

757 55 41
                                    

Jisoo'yla geçen saatler ardından hazırlanmak için evlerimize dağılmıştık. Saat şuan akşam 6'ydı ve ben saçlarımın dalgalarını yapmakla meşguldüm. Jennie'nin zoruyla aldığım krem rengi elbisemi çoktan giymiştim. İnce askıları ve uzun eteğinin yanında ki yırtmacı ile ne kadar basit olsa da hoş duruyordu. Beğenmediğimi söyleyemezdim ama benim olmayan bir baloya abartılı gitmiş gibi görünmek istemiyordum. Bu yüzden zaten evde olan kısa topuklu beyaz ayakkabılarımu giydim ve makyajımı doğal bir şekilde yaptım. Bir de annemin zoruyla onun inci küpelerini taktım. Babam hala işte olduğu için beni görüntülü arayarak nasıl olduğumu görmek istemişti. Dakikalarca övgüler yağdırdıktan sonra anca saçıma geçebilmiştim.

Bir saat kadar sonra saçlarımın dalgalarını bitirerek sabitleyici spreyi uyguladım. Sırt çantasından başka bir şey almayacağım için cüzdanımı ve almam gereken her şeyi ona yerleştirdim. Sonrasında Lisa'yı aradım, bisikletle yolu uzun süreceği için çoktan Jennie'ye gitmeye başlamıştı bile. Jisoo'nun ne zaman çıkacağını ve ne zaman buluşacağımızı sormak için onu arayacaktım ki bana attığı mesajı gördüm. 7.30'ta beni alacağını söylüyordu. Beni almasını beklemiyordum aslında, birlikte buluşup taksiyle gideceğimizi söylediğimde 'hmhm' demişti.

Yarım saat kaldığından dolayı salona geçtim. Annem kitap okuyarak televizyonun karşısında oturuyordu. Onun karşısında geçtiğimde kitabı kucağına bırakarak gözlüklerini düzeltti ve beni süzdü. Yavaş yavaş yüzünde büyüyen gülümsemesiyle ben de gülümsedim. Kendi etrafımda döndüm.

"Nasıl olmuşum?"

"Çok güzelsin."

Başımı yana yatırdım ve o da başını iki yana sallayıp öpücük attı.

"Birazdan çıkacağım bu yüzden göstermek istedim."

"Sekizde başlamıyor mu?"

"Erken gidip bir yere yerleşirsek daha iyi olur."

"Anladım, tamam o zaman."

Tedbirli olduğumdan dolayı ne olur-ne olmaz diyerek aldığım hırkayı üstüme giydikten sonra sırt çantamı tek omzuma astım ve annemle vedalaştıktan sonra dışarı çıktım. Gelip beni taksiyle alacağına göre kapıda beklesem iyi olacaktı.

Telefonu elime alıp mesaj attım.

Kapıda bekliyorum, bindin mi taksiye?

Jisoo
Geliyorum

İki dakikaya kalmadan oradayım

Pekala

Fazladan kıyafet almayı unutmadın değil mi?

Unutmadım merak etme

Tamam o zaman, görüşürüz
(görüldü)

Eteğimi dikkatle düzelterek kaldırıma oturduktan sonra telefonu hırkanın cebine atıp beklemeye başladım.

Bir-iki dakika kadar sonra evin kapısında duran, yabancı beyaz araba ile başımı başka bir yöne çevirdim. Evim ara sokaktaydı bir kaç ev haricinde başka kimse yoktu.
Telefonu elime alıp oyalanırken hala karşıda bekleyen arabaya göz ucuyla baktım.
Görmemezlikten gelip önüme döndüm ama rahatsız olduğum için bir süre sonra ayağa kalkıp arabanın yanına gidip eğilerek sürücü koltuğunun camına tıklattım.

"Afedersiniz, aradığınız bir yer-"

Cam yarıya indiğinde gülümseyerek bana bakan Jisoo'yla şaşırmıştım.

Romeo and Juliet❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin