Dediği şey karşısında gizlenmesi gereken bir mutluluk yaşadım. Konuşurken bana çok yaklaşmamıştı, az önce durduğu yerden sadece birkaç adım ilerleri gelmişti. Ama yakınlaşmış olsa yaratacağı hislerden çok farklı şeyler hissetmiyordum. Kurduğumuz yoğun göz teması bunun en büyük sebebiydi.
Aldığım nefeslerin hızlandığını hissediyordum kalbim de onunla doğru orantıdaydı. Ilgaz bakışlarını kaçırıp koltuğun olduğu tarafa doğru ilerken ellerini belinde birleştirmişti. Arkamda kaldığında ses kesildiğinden hareket etmediğini anlamıştım, orada öylece dikiliyordu. Söylemek istediğim her şey az önce düğümlediğimi bahsettiğim yerden çıkmak için zorluyordu beni, dilime geliyordu ama bir türlü sesimi çıkartamıyordum. Çok düşünüyordum, enine boyuna ölçüp ne kadar uğraşsam da asla bir sonuç elde edemiyordum.
Tek bir bahaneydi aradığım, bulacağım ilk bahanede affettim seni diyerek sarılıp öpmek için can atıyor olsam da bunu kendime itiraf edemiyordum. Kendimden önce ona itiraf etmeye kalkışmanın yaptığı büyük bir hata olduğunu bilsem de bu gerçeğe de diğer her şey gibi kulaklarımı tıkadım. Derin bir nefes alıp ona doğru bakmadan:
"Ilgaz!" diye seslendim. Bir süre bir hareketlilik olmasa da en sonunda döndüğünü anlayacağım bir ses yükseldi. Fazla beklemeden aynı şekilde karşılık verdim. Birbirimize yine yakın değildik, ve yine gerek yoktu.
Efendim demedi ama kafasıyla buna karşılık gelebilecek bir hareket yaptı. Kafamda bir şey oluşturmadan seslenmiştim ona, gereksiz bir cesaretle bakıyordum gözlerine. Ne konuşacağımı bilmesem de konuşmak için sesli bir nefes aldığımda sanki bu anı bekliyormuş gibi zil çalmaya başladı. İkimizin de bakışları oraya dönmüştü. Ilgaz'ın soru sorarcasına buruşan yüzü kapıdaki bakışlarını kolundaki saate doğru çekti. Oradan aldığı cevabın onu şaşırttığı her halinden belliydi. Bana bakmadan:
"Ben bakarım." dedi ve kapıya doğru ilerledi. Gelen her kimse gururumu benden çok düşünüyor diye geçirdim içimden. Ilgaz kapıyı açtığında "Serkan?" diyerek şu an en az benim kadar şaşırdığını belli etti. Gecenin bu saatinde burada ne işi olduğunu hemen öğrenmek istediğimden birkaç adım atarak kapının dışında duran kardeşimi göremeye çalıştım. Serkan ona cevap vermeden yanıma doğru koşar adımlarla ilerledi.
"Abla iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?" dedi telaşla. Onu yatıştırmak için normalden daha dinç olamaya çalışarak.
"Yok bir şey güzelim sakin ol." dedim. Bunu derken yüzünü okşuyordum, o ise beni porselen bir bebekmişim gibi hafif dokunuşlarla inceliyordu. Ilgaz kapıyı kapatıp içeri geldiğinde duvara yaslanıp bizi izlemeye başladı. "Sana kim haber verdi?" diye sorduğumda o bunu duymamazlıktan gelmişti, cevap vermesine de gerek yoktu kim olduğunu sesli bir şekilde tahmin ettim. "Egemen." yine yapmıştı, beni yine benden daha çok düşünmüştü. Öyle alelade bir anda girdi ki hayatıma bu tesadüfün ne kadar değerli olduğunu fark etmem uzun zamanımı aldı. Ama şimdi düşününce şu hayatta yaptığım en doğru şey: O dolabımda hiçbir şey bulamadığım gün dışarı çıkıp bu adamla tanışmak ve onunla birlikte rastgele bir mekana gitmekti.
Ben bu düşüncelerin arasındayken Serkan beni yavaşça koltuğa doğru yönlendirdi. Oturduğumuzda:
"Ne oldu? Anlat hadi."
"Yahu yok bir şeyim, duş alırken kabinin camına tutunamayıp onunla beraber düştüm. Göründüğü kadar ciddi değil yani merak etme." bir süre duraklayıp yarı telaşlı bir şekilde: "Anneme falan bir şey söylemedin değil mi kadın yok yere telaşlanmasın." Kafasını iki yana sallarken gözlerini benden çekip yere çevirdi ve derin bir nefes aldı. Sanırım son bir saatte aldığı en rahat nefesti bu, hafifçe gülerek şefkatle saçlarını okşadım. Ilgaz da hiç orada yokmuş gibi sessizce karşımızdaki koltuğa geçti. Serkan bir süre öyle kaldıktan sonra kafasını çevirip önce Ilgaz'a sonra bana baktı. Yaşanılanlardan az buçuk haberdardı, ayrılık sürecinde neler yaşadığımı tam olarak bilmiyordu ama ilişkimize yakından tanık olanlardan birisi de oydu. O senenin sonlarına doğru bizim okulu kazanarak yanımıza gelmişti. Benle yaşaması için ısrar etsem de hem yalnız kalmak istediğinden hem de Ilgaz'ın sürekli bende olmasından dolayı yurtta kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanat Aşk İçindir
General FictionAşk en çok ondayken güzel duruyordu, sevgi en çok ona yakışıyordu ve elleri sadece onunkilerle ısınıyordu. "Aşkı tanımlamaya çalışan nice şair nice yazar gelip geçti dünyadan. Şimdi düşününce, keşke seni tanısalardı diyorum" 10/05/2020🍀