Ilgaz, içeriye sızan gün ışığından rahatsız olup gözlerini açmaya çalıştı ama yine aynı ışıktan dolayı oluşan kısık bakışlarıyla şansını daha fazla zorlamadan geri kapadı. Sırtını ışığa doğru verip onu yendiğini belli eden derin bir nefes aldığında, vermesine fırsat kalmadan gözleri kocaman açıldı.
Kıpırdamadan ve bakışlarını bozmadan bulunduğu odayı süzdü. Kapı onun kapısı değildi halı, çarşaf, ayna... Kendisine ait olan tek şey yerde dağınık bir şekilde duran kıyafetleriydi. Bu görüntüden sonra hemen dikleşip oturur pozisyona geldi. Odanın sahibinin Mercan olduğunu anlamıştı. Burada daha önce bulunmasının yanı sıra emin olmasını sağlayan yegane şey üzerindeki tişörtten ve yataktan aldığı hafif ama Mercan'ın kendine has kokusuydu.
Bir süre bakışlarını herhangi bir yerde sabitleyerek, dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalıştı ama ne yazık ki başarılı olamadı. Tek bildiği dün çocuklarla ufak bir sahneleri olduğuydu, devamına dair hatırladığı bir şeyler olması şöyle dursun buğulu hiçbir an bile yoktu. Bildiği tek şey çok güzel uyuduğu idi.
Alelacele ayaklanıp kapıya doğru ilerledi. İçeriden sesler geliyordu, bir erkek sesiydi ama ne dediği tam anlaşılmıyordu. Çıkıp çıkmama konusunda kararsızdı, eğer özel biri ise yanlış anlaması çok muhtemeldi. Aslında değildi. Kendini yakın bir arkadaş olarak tanıtılabilir ve bu durumu oldukça açıklığa kavuşturabilirdi, hatta kıyafetlerini değiştirirse hiçbir problem olmayacaktı. Özel biri olma fikri bir süre kendisini rahatsız etse de daha fazla üstünde durmamaya çalıştı. Bu düşüncelerin sonunda aldığı karar; özel biriyse de şansına küssün der gibiydi. Üstünü değiştirmeden kapıyı açıp dışarıya doğru bir adım attığında koridorun sonunda duran Mercan ve yanında uzun boylu, yakışıklı denilebilecek adamı gördü. Mercan, Ilgaz'ı gördüğünde bakışlarını bir süre başka bir yönü kontrol eder gibi çevirip geri döndürdü. Genç adam imalı imalı gülerken Mercan ona susmasını işaret etti. Pek kale almış gibi bir hali yoktu. Mercan, korkak ama ciddi bakışlar ve sessiz ama sert bir ton eşliğinde parmağını sallayarak:
"Sakın!" dedi aceleci bir şekilde. O Ilgaz'a doğru yürürken, arkasındaki ses
hala gülmeye devam etse de, sesini alçaltmayı başarmıştı.Mercan Ilgaz'ı kolundan tutup hala arkasını yoklarken onu az önce çıktığı odaya soktu. Kapıyı kapattıktan sonra sırtını yaslayıp rahatça nefes verdi. Ilgaz ise karşısında sorularla dolu bakışlar atmakla kalmayıp beden dilini de işin içine kattı. Elini beline yerleştirdi ve diğer elini ileriye doğru sallayıp bir açıklama beklediğini belirtti. Mercan anlamayıp kafasını salladığında Ilgaz bıkkınca nefes aldı ve:
"Ne oluyor?" dedi.
"Hiçbir şey."
"O yüzden mi apar topar odaya postalandım?"
"Kim postaladı?"
"Salak mısın Mercan?"
"Çok ayıp." dedi ciddiyetsiz bir tavırla. Bir süre soğuk bir şekilde bakışsalar da, sonradan ikisinin de suratına yavaşça yayılan tebessüm kahkahaya dönüştü. Mercan seslerinin yüksek çıkmasından birazcık muzdarip olsa da çaktırmamaya çalıştı. Kahkahaları dinince Mercan:
"Annem içeride de" Ilgaz'ı baştan aşağı süzüp "Seni burada görürse açıklaması pek kolay olmaz." Ilgaz anlam veremediğinden kaşlarını çattı.
"Odadan benim çıkmam sorun ama sabahın köründe evde bir adamın olması sorun değil öyle mi?" Mercan gülmemek için kendini sıktı ama dudaklarının kenarında olan hareketliliği engelleyemediği için vakit kaybetmeden:
![](https://img.wattpad.com/cover/223090806-288-k544891.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanat Aşk İçindir
Fiksi UmumAşk en çok ondayken güzel duruyordu, sevgi en çok ona yakışıyordu ve elleri sadece onunkilerle ısınıyordu. "Aşkı tanımlamaya çalışan nice şair nice yazar gelip geçti dünyadan. Şimdi düşününce, keşke seni tanısalardı diyorum" 10/05/2020🍀