"Tamam anne daha kaç defa söyleyeceğim kalktım hazırlanıyorum." dedi dolabın önünde kendine kıyafet seçmeye çalışan genç kadın.
3. Sınıfta dondurduğu okuluna 2 yıl ara vermişti, tiyatro yapma bahanesiyle, tam bir bahane de sayılmazdı aslında. Ama bunun için annesinin koştuğu tekrar geri dönme şartını kabul etmesi gerekti. Son zamanlarda onu iyice sıkıştırmaya başlayan annesi daha daha fazla dayanamadı, hatta 2 yıl dayanmış olması bile Mercan için bir sürpriz oldu.
"Bak laf çeviriyor bir de. Ben sen okulu bırakıyorum dediğin zaman sana bu kadar tepki vermemiştim!"
"Pardon!" dedi imalı bir sesle Mercan. Annesinin konuşmasına izin vermeden "Anne 5 ay boyunca benimle konuşmadın." dedi. Bir kaç saniye sessizlik oldu.
"O eş cinsel olduğunu söylediğin zaman değil miydi?" Mercan annesinden bir şey saklamazdı, ilk ilişkisine başladığı gün hiç bekletmeden annesine söylemişti bu durumu. Kızıp kızmama gibi mevzular aralarında geçmezdi, her ne olursa olsun annesi onu koruyup kollardı. Kedisi kızar ama başkasını konuşturmazdı. Kendi kızını sadece kendisi yerebilir idi. Konuşmadıkları zaman bile bu böyle olmuştu. Babasını erken yaşta kaybettikleri zaman sadece annesi o ve daha dünyaya gelmemiş olan kardeşi vardı.
"O zaman 2 ay falan sürdü hayatım daha şefkatli olduğun zamanlardı galiba."
"Neyse ne 5 ay az bile yapmışım." diye ekledi annesi. Mercan biraz öz güvenli biraz alaycı bir sesle "Ee seviyorsun beni ne yapalım." dedi. Ama annesi son derece ciddi bir sesle
"Sululuk yok Mercan Hanım haydi hızlıca hazırlan."
"Hay Hay Meliha hanım."
****
Öğrenci işlerinde işi bittikten sonra kendini dışarı atıp derin bir nefes aldı, zira bu serbest olduğu son gündü. Yüzünü fakülteye döndü, yarın sabah yine büyük hayallere kurarak girecekti belki bu kapıdan.
Edebiyat fakültesine ilk girdiğinde de hayalleri vardı. Akademisyen ve büyük bir edebiyatçı olacaktı, fark yaratacaktı. Kalemini kimseden korkmayıp sürekli kağıtla buluşturacak, nerede yazılmayan, nerede söylenmeyen varsa onları yazıp,oları söyleyecekti. Ama olmadı, düşündüğü gibi sağlam duramadı. Daha en başında yıkıldı. Kötü insanlar, kötü sonuçlar doğurdu.
Fakültenin önünden geçti ve insanları inceledi. Çimenlerin üstüne bağdaş kurmuş gençler, kahkahalar atıyor, ders çalışıyor, müzik dinliyordu. Boş bulduğu bir ağacın dibine de kendisi oturdu, eskisi gibi. Çantasından defteri ile kalemini çıkarıp ve yazmaya başladı. Seviyordu bunu yapmayı insanları inceleyip, onları analiz edip kağıtta can vermeyi. Sonra da yarattığı yarı gerçek karakterleri sahnede izlemeyi.
Bir süre geçtikten sonra "Yarım saattir orada oturuyorsun ve millete bakıp notlar alıyorsun." diye bir ses geldi. Mercan kafasını kaldırıp sağa sola baktı ama kimseyi göremedi. "Umarım sapık falan çıkarsın da biraz eğleniriz." diye devam etti sözlerine tok ses tonuna sahip adam. Ama Mercan hala onu göremiyordu. Sağ tarafından ağacın arkasına bakmaya çalıştı ve sesin sahibini buldu, o da ağacın diğer tarafına yaslanmış oturuyordu. Arkadan göründüğü kadarıyla kıvırcık sarı saçlı birisiydi. Önüne döndü ardından
"Not alıyorum şimdi seni, bir sonraki kurbanım sensin." dedi alay ederek. Genç adam kıkırdayarak Mercan'ın önüne geldi. Çıkık elmacık kemikleri tebessüm etmesi ile daha da belirginleşti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanat Aşk İçindir
General FictionAşk en çok ondayken güzel duruyordu, sevgi en çok ona yakışıyordu ve elleri sadece onunkilerle ısınıyordu. "Aşkı tanımlamaya çalışan nice şair nice yazar gelip geçti dünyadan. Şimdi düşününce, keşke seni tanısalardı diyorum" 10/05/2020🍀