50. Bölüm

13.2K 690 105
                                    

Evvel zaman öncesi...
Siz hiç tuzlu koleti yediniz mi?

Bu köyde yaşayan kadın kısmının çok eskiden beri gelen bir adeti vardı. Tuzlu koleti...

Genç kızlar, evleneceği kişiyi görmek için bu tuzlu koletiden yiyip rüyaya yatarlardı. O gece rüyalarında kimin elinden su içerlerse kısmetinin o olduğuna inanılırdı. Bazen o kişiyi birebir gören olmazdı, kimisi evini görürdü, kimisi onunla ilgili bir şeyi görürdü. Bazısı tanıdığı birini görürdü, bazısı ise hayatında hiç görmediği birini.

O sene, bu kervana Asiye ve Merve de katılmıştı. Merve'nin zaten aklında bir kısmeti vardı ama aynı şey Asiye için geçerli değildi. O Merve'nin hevesine ortak olmak için kabul etmişti bu işi. Henüz on sekiz yaşına iki gün önce girmişti. Üniversite sınavının puanları henüz açıklanmamıştı, onun tek derdi alacağı puandı.

"Asiye." diye bağırdı Merve. "Birgül yengeden aldın mı?"

Asiye elindeki poşeti gösterdi.

Bu adet şöyledi. Yedi evli kadından, birer kaşık tuz, birer kaşık un ve yağ toplarlardı. Koletinin hamuruna katılacak su, akan bir yerden alınmalıydı, şelale veya çeşme gibi. Sonra güzel ve sağlam bir evliliği olan kadınlardan birisi abdestini alır, hiç konuşmadan usul usul hamuru yoğururdu. Hamur yoğurulduktan sonra kızların her biri kendine bir parça hamur alıp şekil verirdi. Sonra koletiler pişirilir herkes kendisininki alıp evine giderdi. Akşam vakti yatmadan önce koletisini yiyip, hiç kimseyle konuşmadan uyuması gerekirdi. Bu işte şöyle altın bir kural vardı. Bu koleti öyle tuzlu olurdu ki, zehirden farkı olmazdı. Ama genç kızlar rüyayı görüp uykudan uyanana kadar su içmemeliydi.

"Tamam, herkesten aldık. Hah, Cansu abla da suyu getiriyor." dedi Asiye. "Ee bu hamuru kim yoğuracak şimdi."

O sırada Gülcan sırıtarak cevap verdi. "Nermin teyze dün alım yerinde ben yaparım dedi."

Asiye gözlerini devirerek arkasını döndü. "Hadi gidelim bakalım."

Merve Asiye'nin koluna girdi. "Ayy öyle heyecan yaptım ki! Ya Kadir'i görmezsem?" diye sordu korkuyla karışık.

Asiye güldü. "Kızım birini düşünerek rüyaya yatarsan onu görürsün zaten. Kafanı boşalt, hem ne biliyorsun belki Kadir kısmetin değildir." diye takıldı Merve. Merve suratını asınca kahkaha attı.

"Kızım saf mısın sen ya? Belki doğru çıkmayacak niye hemen moralini bozuyorsun!"

Bu kez Merve gözlerini devirip Asiye'nin kolunu çimdirdi. "Sen aşktan ne anlarsın taş kalpli."

"Aman, aşk senin olsun. İnsanı aptala çeviriyor, istemem ben aşık olmak. Bu koleti işini de sen başımın etini yeme diye kabul ettim."

Merve Asiye'ye ters ters baktı. "Allahım! Şu Asiye öyle bir aşık olsun ki evin yolunu şaşırsın. Derbeder olsun. Nolur Allahım çok amin."

"Allah korusun ya, tövbe de."

"Duygusuz şey."

Merdivenleri bitirip Nermin teyzesinin evine vardıklarında Asiye'nin ve Merve'nin annesi de dahil kadınlar naylanın dibinde oturmuş sohbet ediyorlardı.

"Haa, kizlar geleyi Nermin. Tepsiyi getur."

Nermin hanım beline dayadığı tepsiyle koşa koşa naylanın dibine geldiğinde Asiye sırıtarak ona baktı.

"Nermin teyze, bir koleti de Mustafa abime yoğur bari. Bu ne heves." diye takıldı Asiye.

Ama bilmiyordu ki Nermin teyzesinin esas hevesi onun gelini olmasınaydı.

Çay GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin