6. Bölüm

27.4K 1.2K 47
                                    

Sabaha karşı dörtte uykusundan uyandı Asiye, başı sızım sızım sızlıyordu. Yalpalayarak yataktan doğruldu ve doktorun verdiği ağrı kesici ilacı almak için yanında ki komidinin üzerinde duran çantasına uzandı. Çantanın içindeki ilacı ve su şişesini çıkarıp içti. Parmak uçlarıyla iki kaşının ortasına masaj yaptı, sonra sağa sola bakındı. Mustafa ortalıkta görünmüyordu ama ilk girişte gördüğü salondan yarı aralık kapının arasından içeriye cılız bir ışık giriyordu. Yataktan yavaşça kalkıp hafif adımlarla odadan çıktı. Televizyon açıktı ama sesi kısılmıştı, Mustafa ise televizyonun karşısında ki kanepe de rahatsızca uzanmış uyuyordu.

Asiye bir kaç dakika ayakta durup ona baktı, uyku sersemi ne yaptığını farkında değildi ki! Sonra odaya döndü ve yatağın üzerindeki kalın pikeyi kucaklayıp getirdi, Mustafa'nın üzerini örttü, yastığını düzeltti. Bu kadarcık şeyi de borçluydu Mustafa'ya, ancak Mustafa daha yamacına yaklaşırken almıştı Asiye'nin kokusunu, hiç bozuntuya vermeden ne yapacağını bekledi. Kalbi yumuşaktı Asiye'nin ne kadar kızgın da olsa Mustafa'ya, üzerinde emeği olduğunu asla inkar edemezdi. Onu düşünüp üzerini örtmesi, rahatlığı için yastığını düzeltmesi çok hoşuna gitti Mustafa'nın ama uyanık olduğunu çaktırmadı hiç. Asiye odaya dönüp camın önüne oturdu ve henüz aydınlanmamış havaya ve şehri aydınlatan ışıklara baktı. Bu geceyi atlatmıştı ama yarın gece ne olacaktı, bir şekilde Mustafa'nın yanından ayrılıp kendine kalacak bir yer bulmalıydı. Herkes Asiye'nin yurt bulduğunu sanıyordu ama Asiye geç kalmıştı ve okulunun çevresinde ki yurtlar da yer kalmamıştı. Boş yeri olanlar da ateş pahasıydı ki her ay yurda o kadar para verse bütçesini aşardı. Şimdi Mustafa tutturmasa iyiydi yurda yerleştirmek için, bi bilse Asiye'nin açıkta kaldığını önce kalaylar sonra kalacak yer bulmadan peşini bırakmazdı. Ama Asiye artık çevresinde istemiyordu Mustafa'yı, kalbi içten içe farkındaydı durumun vehametini. Az daha şefkat, az daha merhamet gerekliydi Asiye için çünkü ramak kalmıştı Mustafa'nın kalbine düşmesine. Bunun farkına varır gibi oluyordu ama üzerinde düşünmüyordu çünkü biliyordu, onu ne zaman düşünmeye başlasa işler daha da kötü bir yola girecekti. O yüzden kaçabildiği yere kadar kaçacaktı filizlenmeye başlayan duygularından. Mustafa'ya bu kadarcığını bilmek bile yeterdi oysa, aşka düşmek değil kırıntısının Asiye'ye düştüğünü bilse asla bırakmazdı onu.

Hava aydınlanana kadar yerinden kıpırdamadı Asiye, düşünüp durdu ne yapacağını. En iyisi okula gidiyorum deyip yanından ayrılmaktı, daha fazla Mustafa'nın hayatına müdahil olmasını istemiyordu. Bu yola tek başına çıkmıştı ve öyle de devam edecekti.

Mustafa kanepeden doğrulup gerindi, neredeyse her yanı tutulmuştu ama yine de Asiye'nin şefkati tutukluğunu unutturuyordu. Gömleğini ve kemerini düzelttikten sonra yatak odasına yöneldi, aralık kapıdan içeriye baktı. Asiye camın önüne oturmuş kara kara düşünüyordu, uzun saçlarının uçları parkeye dokunuyordu. Böyle özenle çizilmiş bir tabloya benzetti Mustafa onu, ne düşündüğünü de ayrıca merak ediyordu. Kim bilir aklından hangi düşünceler geçiyordu?

"Asiye," dedi Mustafa usulca. Asiye'nin boşluğuna takıldı sesi ve ürküttü onu. Yerinde sıçradı Asiye ve dönüp Mustafa'ya baktı kaşlarını çatarak. Kara bakışları sertçe ona dönünce dikleşti Mustafa, bir tek böyle olunca Asiye diş geçiremiyordu ona.

"Ne geliyorsun sessiz sessiz?" dedi Asiye huysuzca.

"Mehter takımı getirecektim ama oteldeki insanlara ayıp olur diye düşündüm." dedi Mustafa dalgaya alarak. Asiye ifrit oluyordu onunla böyle konuşmasına, öyle alışıktı ki Mustafa'nın ona daima ılımlı davranmasına, şimdi böyle sert tepkiler verip ters ters laflar edince bozulmuyor değildi.

"Allah'tan bugünden sonra uzunca bir zaman görüşmeyeceğiz, çünkü artık sana katlanamıyorum." dedi Asiye hınçla. Mustafa'nın yüreğinde Asiye'nin şefkatinin açtırdığı çiçeklerin hepsi soldu bu cümleyle. Yerle bir oldu Mustafa ama dışardan kaya gibi sertti. Asiye başını tekrar camdan dışarıya çevirdi ve dudaklarını ısırdı. Bu kadarı çok ağır ve kırıcı olmuştu galiba? Dilin kemiği yoktu işte, hele ki Asiye'nin gözü dönünce ne dediğini bilmezdi. Duyguları öyle kördüğüm olmuştu ki, tek bir iyi cümlenin Mustafa'ya ümit vereceğini düşünüp aniden saldırıya geçiyordu. 'Artık peşimi bırakır' diye düşündü Asiye, öyle ya Mustafa ters bir adam olmuştu ona karşı. Asiye gözlerini kapayıp Mustafa'dan gelecek yüksek tepkiyi bekledi ama bulacağını umduğu karşılık gelmedi Mustafa'dan. Böylesi herşeyi daha da zora sokuyordu, ona kızsa ve arkasını dönüp gitse ne iyi olurdu.

Çay GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin