18. Bölüm

22.1K 1K 39
                                    

Bölüm şarkısı : Karmate - Karaduman

* * *

Birkaç saniye kimse ne olduğunu idrak edemedi, Asiye'nin sendelemesi, gözlerinin yavaşça kapanması ve ağır çekimde gibi yere düşmesi... Nazlı'nın çığlığı bilinci kapanmakta olan Asiye'nin kulaklarında çınladı. Gökhan onu tutmak için ileri doğru bir hamlede bulundu ama sadece kolunu yakalayabildi, yine de bu sayede başı yere daha yavaş vurdu. Mustafa kolundaki serumu unutarak hızlıca yatağından kalktığı gibi yanına eğildi. Ancak Gökhan ona dokunmasına fırsat vermeden kızı kucaklayıp karşıda ki boş yatağa yatırdı. Mustafa endişeyle dişlerini sıkıp onun boğazına yapışmayı aklından geçirse de neticede herif doktordu ve görevini yapıyordu. Herkes telaşla başına toplandığında Gökhan derin bir nefes alıp onlara döndü.

"Lütfen odayı boşaltalım, önce muayene etmem gerek. Mustafa bey sizde lütfen yerinize yatar mısınız?" Adam öyle kesin konuşmuştu ki kimse sesini çıkarmadı. Rıza, Nazlı ve Merve hızlıca odayı boşaltırken, Mustafa yerinden kımıldamadan duruyordu. Gökhan yatağın başucunda ki düğmeye basıp bir hemşire çağırdı. Başını kaldırıp Mustafa'ya baktı, ancak adamın istikrarı gözlerinden okunuyordu. Onu yerine yatıramayacağını anlayınca diretmedi, demek ki Asiye'yi oldukça önemsiyordu. Bir kaç dakikada muayenesini tamamladı, gelen hemşireye tansiyonunu ölçtürdü. Tahmin ettiği gibi yorgunluktan ya da stresten kaynaklı görünüyordu durum, tabi ayıldıktan sonra daha detaylı bakması gerekecekti. Yine de bir iki ufak test yapılmasını istedi. Hemşire anladığını belirtir gibi kafasını salladıktan sonra Mustafa'ya döndü Gökhan.

"Ciddi bişeyi yok gibi görünüyor, emin olmak için bir kaç test istedim. Başını da çok sert vurmadığı için o konuda da sıkıntı yok." dedi Gökhan doktor kimliğiyle.

"Dün yağmurun altında kaldı saatlerce, hatta vücut ısısı oldukça düşmüştü. Belki o sebep olmuş olabilir." Mustafa karşısında ki adamı 'normal' bir doktor yerine koyup olanları bildiriyordu. Öteki türlü yakasından tuttuğu gibi odadan dışarıya çıkaracaktı. Gökhan anladığını belirtmek için kafasını salladı.

"Anlıyorum, bunları göz önünde bulunduracağım." dedikten sonra işini bitiren hemşireye döndü. "Sonuçlar çıkınca hemen görmek istiyorum, mümkünse öncelik verilsin. Bir de Mustafa beyin serumunu kontrol edelim."

"Tabi Gökhan bey." dedi genç hemşire. Mustafa konu kendisine dönünce serumun takıldığı koluna baktı. İğnesi çıkmıştı ve şeffaf kablolar yerde duruyordu. Sesini çıkarmadan yatağa uzandı, tekrar damar yolu açan hemşirenin hayran bakışlarını görmeden Asiye'yi izledi. En azından burada gözünün önündeydi. Gökhan, Asiye'ye kısa bir bakış attıktan sonra odadan çıktı. Onu kapının önünde merakla bekleyen Nazlı, Merve ve Rıza sorgulayan, telaşlı gözlerle ona baktılar. Gökhan ufak bir tebessüm etti.

"Endişelenecek bir durum yok, yorgunluktan halsiz düşmüş. Sanırım dünde biraz yağmur altında kalmış, bünyesi zayıflamış olabilir. Yine de bir iki kan testi istedim, sonuçlar çıktıktan sonra sizi haberdar ederim."

"Ne zaman uyanır?" diye sordu Merve.

"Bu Asiye'ye bağlı, kesin bişey söyleyemem ama içiniz rahat olsun çok önemli bir durum olduğunu düşünmüyorum." dedikten sonra bir baş selamı verdi. "Şimdilik izninizle."

"Teşekkür ederiz."

Gökhan'ın ardından hemşire Mustafa'nın serumunu tekrar taktı, daha sonra Asiye'den aldığı kanı laboratuvara götürmek için odadan çıktı.

"Hemşire hanım?" dedi Merve kapının önünde dururken. "Acaba içeri girebilir miyiz?"

"İki hastamız da oldukça yorgun görünüyor, Gökhan bey bir şey söylemedi ama bence biraz dinlenseler daha iyi olur." dedi uzman bir görüş bildirerek.

Çay GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin