Asiye saldırıya geçmeden önce hepsine tek tek baktı. Bakışları en son Canan'ın üzerinde durunca, bi sakin olmaya çalıştı. Şimdi onun yanında bağırıp çağırmak ayıp olurdu, bide gider Nermin teyzesine de anlatırsa daha çok ayıp olurdu.
"Canan." dedi bakışlarındaki sinirden bir şey eksiltemeyerek.
"Efendim abla." dedi korkakça.
"Sen eve git canım." dedi gözleri yine annesini hedef alarak. Canan uyarıyı almıştı, biliyordu Asiye ablası sinirlendiğinde gözü kimseyi görmez suçlu suçsuz herkesin gönlünü kırardı. Birazdan kopacak fırtınanın farkında olarak ablasını ikiletmeden hemen ayaklandı ve sessizce evden çıktı. Eve gidip ne söyleyeceğini düşündü kara kara, en iyisi susup birşey söylememekti. Nasılsa annesi suskunluğundan, bu işin olumsuz olduğu sonucunu çıkarırdı.
"Ne demek evlenmek anne? Nerden çıktı bu iş?" diye sordu ilk başta.
Halime hanım, Asiye'de ki sinirin elle tutulur cinsten olduğunu görüyordu. Aslında bugün Canan gelipte müsait olup olmadıklarını sorduğunda ilk başta oda anlamamıştı durumu. Sonra Canan herşeyi baştan sona kadar anlattı Halime teyzesine. Abisinin artık evlenmek istediğini, uygun bir kız bulmalarını söylediğini anlattı. Annesinin doğal olarak aklına ilk önce Asiye ablasının düştüğünü, Asiye ablası varken de başka bir kızı gelin olarak istemediğini de ekledi. Halime hanım öyle sevinmişti ki bu gelişmeye, içi içine sığmamıştı. Mustafa kendi evladı gibiydi, en başta yiğitti, cesurdu, boylu poslu yakışıklıydı, işi gücü vardı. En önemlisi de şimdiye kadar herkesin saygısını ve sevgisini kazanmış olmasıydı. Mecliste bir yerde toplandıkları zaman Mustafa'nın da adı mutlaka geçerdi. Her anne kızı için Mustafa gibi bir damat hayal ederdi sonuçta.
"Mustafa evlenmek isteduğuni soyleyince," dedi Halime hanım. Asiye artık Mustafa'nın adını duymaya tahammül edemez oldu.
"Yani Mustafa bey evlenmek istiyor diye evet diyeceğiz öyle mi?" diye sordu sesi yükselerek.
"Asiye'm isteyecekler diye heman yarun evlenmeyecesun ki. Hem Mustafa gibi bi adam mi kaldi bu devire?"
Asiye herkesin Mustafa'yı arkalamasından illallah etmişti. Garip olan düne kadar kendisi de Mustafa abisine laf söyletmezdi ama şimdi herşey tersine dönmüştü.
"Yahu biri de savunmasın şunu, biri de arkasında durmasın ya." dedi isyan ederek. "İlk ve son kez söylüyorum anne. Ne Mustafa ne başkasını istemiyorum, ben evlenmem. Üstelik okumaya gidicem İstanbul'a."
Annesi İstanbul lafını duyunca ağzı şaşkınlıktan açık kaldı. Asiye ninesi artık müdahale etmenin vakti geldiğini düşünüyordu.
"Ola sen kime sordun da İstanbol'lara okimaya gideyisun. Tutmiş bir da Mustafa'ma laf edeyisun. Zaten akil bizum Nermin'e yoktu ki senun gibi deliyi gelin almak isteyi." Asiye'nin şarteller iyiden iyiye atınca ninesine de laf diyemeyeceğinden odadan fırtına gibi çıkıp darnide ki odaya kendini kilitledi.
Annesi akşam yemeğine çağırınca bile inmedi, açlıktan tahtaları kemirecek kıvama gelse de inadı inattı. Kesseler de evlatlıktan da reddetseler Mustafa'yla evlenmezdi. Babası evde ki gergin havayı sezince gözü Asiye'yi aradı ama bulamadı, Allah bilir yine ne için annesiyle tartışmıştı da kendini darniye kilitlemişti.
"Halime, Asiye yemeğa niye gelmedi?" İşte Halime hanımın beklediği soru geldiğinde tırnaklarını yemeyi bırakıp kocasına döndü.
"Şimdi sağa diyeceğum ama once duşun sonra koniş." Adamın kaşları çatıldı, karısı baştan uyardığına göre hoşuna gitmeyecek birşeyler olmuştu kesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çay Güzeli
Roman d'amourKaradeniz'in gözbebeği Rize'de, çay filizlerinin arasında yeşeren bir aşkın öyküsü. 31.10.2017 Not: Yazdığım karakterlerin TV dizisinde ki karakterlerle veya konusuyla bir ilgisi yoktur. Sadece isimler aynı denk gelmiştir. Bilginize.