47. Bölüm

13.1K 699 49
                                    

Trabzon Havalimanına varana kadar Asiye oturduğu koltukta uyukladı. Mustafa ara ara yanına dönüp kızı izledi, izlerken tebessümüne engel olamadı. Dirseğini camın kenarına yaslamış, başını avucunun içine koymuş dalıp gitmişti genç kız. Kısa sürede aldıkları evlilik kararı, çok yoğun ve stresli günler yaşamasına sebep oluyordu. Üstelik stajının da bu zamana denk gelmesi pek iyi olmamıştı. Ama yine de mutluydu. Havalimanına geldiklerinde Mustafa arabayı kapalı otoparka bıraktı. Emniyet kemerini çözüp Asiye'ye döndü. Elini kızın saçlarına uzatıp okşadı.

"Asiye." dedi naif bir sesle. Asiye ilk seslenişte hemen gözlerini açtı.

"Efendim." dedi uykulu bir şekilde.

"Geldik güzelim."

Asiye kafasını sallayıp çantasını eline aldı ve kemerini çözüp arabadan indi. Mustafa da arabadan indikten sonra bagaja doğru yürüyüp iki küçük el bagajını aldı. Asiye valizleri görünce sırıttı.

"Her şeyi de düşünmüşüz bakıyorum." dedi ona elini uzatırken.

"Valizini annen hazırladı, çok büyük olmasın dedim. Nasılsa İstanbul' da ki evde kıyafetlerin duruyor."

"İyi düşünmüşsün, bir de valiz beklemekle uğraşmayız."

Beraber içeriye girip önce check-in işlemlerini yaptırdılar. Uçağın kalkışına elli dakika kadar vardı, kafeterya da bir şeyler atıştırıp kapıların olduğu kısıma devam ettiler.

Asiye içini çekti. "İki sene önce İstanbul'a gidişim geldi aklıma. O gün burada tek başıma bekliyordum, hava da öyle yağıyordu ki! Çok üzgündüm, aklım giderken geride bıraktıklarımda kalmıştı."

Mustafa kızı kolunun altına çekti. "Hadi ya?" dedi takılarak. "Pek aklın kalmış gibi görünmüyordun."

Asiye omuz silkip Mustafa'ya daha çok sokuldu. "Aklım bizimkilerde kalmıştı, bir de seni düşünüyordum. Seni üzdüğüm için çok üzgündüm bir yandan sana çok kızgındım. Sonra ne göreyim, peşimden gelmişsin."

"İyi ki gelmişim. Kalacak yerin yoktu, kim bilir başına ne işler açacaktın."

"Aşk olsun, ben kendi başımın çaresine bakamaz mıyım?" diye sordu Asiye alıngan bir sesle.

"Bakarsın tabii, hem iki yıl boyunca İstanbul'da tek yaşadın. Eğer kendine yetemeyen bir insan olsaydın bunu beceremezdin. Ama İstanbul'a henüz gelmiş ve kimseyi tanımıyor halinle çok rahatsız edilirdin. Bazı insanlar yalnız bir kadın görmeye dursun, hemen salça oluyor."

"Öyle." dedi Asiye onu onaylarken. Mustafa'nın kaşları çatılırken kafasını eğip kızla göz göze geldi.

"Seni rahatsız eden kimse olmadı değil mi?" diye sordu.

Asiye, 'hayır' anlamında başını salladı. "O yüzden demedim, yani çok genel bir sorundan bahsettin. Söylediklerini onayladığımı belirtmek için öyle dedim." deyip açıklamasını yaptı.

Dakikalar hızla akıp giderken, uçağın yolcu alışına başladığını belirten anons yapıldı. Bilet kontrolünden sonra uçağa binip koltuklarına doğru ilerlediler. Asiye cam kenarında, Mustafa ise karşı tarafın koridor kısmında yolculuk edecekti. Check-in işlemlerini makinadan yaptıkları için koltukları yan yana ayarlamak pek mümkün olmamıştı. Ortalarında ise elli yaşlarında temiz yüzlü bir kadın oturuyordu. Asiye kadından müsaade isteyip cam kenarına geçti. Mustafa el valizlerini kabin bagajı bölümüne yerleştirirken yaşlı kadın yanına oturan genç kızı süzdü.

"Merhaba çocuğum." dedi Asiye'ye yanında oturan kadın.

Asiye İstanbul ve Trabzon arasında o kadar çok uçak yolculuğu yapmıştı ki, tanımadığı insanlarla sohbet etmeye alışmıştı artık. Genelde yanına hep yaşlı teyzeler düşer, yol boyunca hiç durmadan ya soru sorar ya kendileri bir şeyleri anlatırlardı.

Çay GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin