4. Bölüm

29.5K 1.4K 32
                                    

Tonlarca ağırlığın altında ezilmiş gibiydi bedeni ve kilometrelerce yol koşmuş gibi soluğu tükenmiş. Aklı darmadağındı ve gözyaşları saçlarını bile ıslatmıştı. Asiye, hayatında ilk defa çaresiz olmanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmişti. Mustafa sayesinde.

Çünkü hayat; seviyorsan renkli, seviliyorsan siyah-beyazdı. Tabi bu Asiye gibi ince yürekliler için geçerli bir durumdu. Mustafa'nın ona olan hislerini öğrendikten sonra, Mustafa'nın çektiği acının yanına yaklaşabilecek bir kavuruculukta yanıyordu.

Üzgündü ve suçlu hissediyordu. Farkındalığa çok geç kavuşmuştu ve artık çok geç kalmıştı. İstanbul'da okumak en büyük hayaliyken, şimdi bavulunu toplarken içinde ki heyecanı sönmüştü. Ardında kırık bir kalp bırakıyordu, hatta kırık olan sadece Mustafa'da değildi. Bütün ailesi Asiye'ye gitme kararı yüzünden kırgındı. Mustafa ile konuştukları gecenin ardından üç gün geçmişti. Mustafa gelip Cemal beyle evlilik durumunun bir yanlış anlaşılma olduğunu ve Asiye'yi kardeşi gibi gördüğünü söylemişti. Okul konusunda Asiye'ye haksızlık etmemelerini, böyle başarılı bir kızları olduğu için gurur duymalarını da eklemişti. Asiye nine torunun yüzüne bile bakmamış, üstelik odasından hiç çıkmamıştı bu üç günde. Halime hanımın kalbi ikiye bölünmüş kızı okul kazandığı için mutlu, tek çocuğundan ayrı kalacağı içinse üzgündü. Cemal bey gitmemesi için ağzını bile açmamıştı, netice de ortada verilmiş bir söz ve kızının geleceği vardı. Amcaları oldukça aşırı tepki göstermişlerdi hatta abileri izin verdiği için ona da çıkışmışlardı ama yine de ellerinden bir şey gelmemişti.

Kıyafetlerini koyduğu valizi kapadı Asiye, özel eşyaları içinde el bagajını doldurdu. Saat altıda Trabzon'dan kalkacak olan İstanbul uçağına binecekti. İstanbul'da onu Nermin hanımın kız kardeşi Ayşe karşılayacak, ertesi gün de yurda yerleşmesine yardımcı olacaktı. Amcaları Asiye'yle gidip en azından kayıt ve yurt işleri sırasında yanında olmak istemişlerdi ama Cemal bey imkanı yok izin vermemişti. Madem Asiye İstanbul'a gitmeyi göze almıştı, öyleyse orada karşısına çıkan her zorluğu tek başına halledecekti. Nermin teyzesi de kırgındı Asiye'ye ama yine de çok sevdiği için oralarda bir başına aklı kalacağından İstanbul'a gelin gitmiş kardeşi Ayşe'yi aramış ve havaalanından Asiye'yi alıp yurda yerleştirmesini tembihlemişti. En azından Nermin hanımın ve Halime hanımın içleri bir nebze de olsa ferahlamış olacaktı.

Mustafa içinse her şey sarpa sarmıştı. Cemal beyin karşısına geçip Asiye'yi sevmediğini söylemek, ona aşkına ihanet etmiş gibi hissettiriyordu. Zaten konuşurken bile sinirinden yeteri kadar gerilmişti, üstüne birde yalan söylemek hele ki 'sevdası' konusunda ona çok ağır gelmişti. Ancak belki de bir tek Mustafa kızgın değildi Asiye'ye, Canan bile o çocuk aklıyla küsmüştü Asiye ablasına ama Mustafa ne kızgındı ne küskün. Sanki hakkı mı vardı kırılmaya? Asiye için de kolay olmadığını biliyordu durumun. Bilmediği bir memlekette tek başına hayatta kalma mücadelesi verecekti. Ve Asiye gerçekten Mustafa'nın dediği gibi kuş pulisi kadardı. Aklı fikri onda kalıyordu Mustafa'nın, bir türlü onu düşünmemeyi beceremiyordu. Ne yerdi, ne içerdi? Teyzesinin İstanbul'da onu karşılayacak olması bile geçirmiyordu içinde ki endişeyi. Sonrasında ne yapacaktı ki? Orada evinde kalabileceği, bir derdi olduğunda ona sahip çıkabilecek yakınlıkta bir akrabası da yoktu. Zaten Asiye derdini, sıkıntısını herkese anlatamaz içinde saklardı. Düşünmekten kafayı yiyecek duruma gelmişti Mustafa, masanın üzerinde ki telefonu çalmaya başlayınca eğilip telefonu aldı ve arayan kişinin kim olduğuna baktı. Hissetmiş gibi Ayşe teyzesi arıyordu, bir an için bu tesadüf onu şaşırttı. Teyzesini bekletmeden aramayı cevapladı.

"Efendim teyze." dedi Mustafa. Canının sıkıntısından sesinin tonu bile sert çıkıyordu ama bunun farkında değildi. Ayşe teyzesi Mustafa'nın mesafeli sesini işitince kaşları çatıldı.

Çay GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin