_7_

86 16 9
                                    

Pelerinimi giydim ve pencereden dışarı baktım. Sokakta hala insanlar vardı. Canım çok sıkılıyordu bu yüzden dışarı çıkmak istiyordum ama sanırım biraz daha beklemem gerekiyordu. Bu sırada piyano çalmaya karar verdim ve oturup çalmaya başladım. Bu sevdiğim bir şarkıydı. Biraz sonra gözlerimi kapatıp şarkıyı söylemeye başladım.

Yaşadıklarım zihnimde canlanıyordu. İhtişamlı bir saray... Masum bir prenses... En güzel günüm sanıyordum! En kötü günüm olacağını bilmeden! Ne kadar şarkıya odaklanmaya çalışsam da düşünmeden duramıyordum. Bembeyaz bir gelinlik... O kalabalık... O dans! Orlando... Ona nasıl aşık olduğumu hatırladım. Lanet olsun ki hala ona aşıktım. Aslında ona değil tanıdığım Orlando'ya aşıktım. İlk ve tek aşkımdı. O dans boyunca gözlerimi ondan çekemediğimi hatırladım. O korkunç müzik bittiğinde gördüğüm cesetler! Herkes ölmüştü. Ben neden ölmemiştim?!! Böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdim.

Salazar'ın sesi beni düşüncelerimden kurtardı. Tepemde huzursuzca uçuyordu.

"Neler oluyor Salazar?" diyerek çalmayı bıraktım. Salazar pencereye doğru bakıyordu. Kafamı o yöne çevirdim ve korkuyla pelerinimi yüzüme indirdim. Biri orda beni izliyordu. Daha iyi bakınca onun yan eve yeni taşınan adam olduğunu fark ettim. Bu ne cüretti böyle?! Hızla ayağa kalktım ve cama doğru ilerlemeye başladım. Adam panikleyerek kaçtı. Pencereden dışarı baktığımda çoktan çitlerin üzerinden atlamıştı.

"Neyin peşindesin sen?!"

Öfkelenerek çığlık attım ve pencereyi kapatıp odama çıktım. Pelerini üzerimden sökercesine çıkarıp yere fırlattım. Dışarı falan çıkmayacaktım. Kimse beni bu şekilde gözetleyemezdi! Bu adam neden beni izliyordu bilmiyordum ama yakında öğrenecektim!

....

Uyandığımdan beri dün olanlar kafamı kurcalıyor sürekli evin içinde bir oraya bir buraya gezip duruyordum. Komşum gerçekten genç bir kadın mıydı yoksa ben dün gece içkiyi fazla kaçırarak kendi kendime hayal mı kurmuştum? Lanet olsun ki hatırlamıyordum! Kadının suratını bile tam anlamıyla görememişken tüm bunları uyduruyor olabilir miydim? Düşündükçe kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Bunu öğrenmenin tek yolu vardı.

....

Kapıya iki kez vurdum ve çok geçmeden ayak seslerini duydum. Kapı açıldığında karşımda Martha'yı görmemle gülümsedim.

"Merhaba. Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur."

"Aman Tanrım saçmalama! Lütfen içeri gel bende tam Boris'in sevdiği kurabiyelerden yapmıştım."

Martha'yı reddetmeyerek içeriye girdim ve birlikte oturma odasına ilerledik. Boris pencerenin önündeki sallanan sandalyede oturmuş gazete okuyordu. Beni görür görmez gazeteyi katladı ve gözlüklerini çıkardı.

"Hoşgeldin evlat. Burada olmana şaşırdım. Bir şey mi oldu?"

Tam söze girecekken Martha benden önce davrandı ve konuşmaya başladı.

"Çocuğu rahat bırak Boris. Ben kurabiyelerin yanına çay koyayım."

Martha mutfağa gittiğinde boğazımı temizledim ve söze girdim.

"Size sormam gereken şeyler var. Diğer yan komşumla ilgili. Taşındığım ilk gün bana onun hakkında bazı şeyler söylemiştiniz."

"Oh evet. Gece duyduğun sesler seni rahatsız mı ediyor? Boşver biz alıştık artık. Sende kulağına tıpa takmayı denemelisin."

"Hayır sorun bu değil. Ben bilmek istiyorum. O ne zamandır burada?"

"Sana daha önceden de söyledim evlat. Biz buraya taşındığımızda bile o kadın buradaydı."

Kötülüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin