_4_

120 17 2
                                    

Yüzyıllar sonra...

TEKSAS

Havanın sıcaklığı nakliye aracının içini daha bunaltıcı hale getiriyordu. Yanımda oturan şişman şoförden buram buram gelen ter kokusu sinirlerimi alt üst ederken çalan telefonumu bulmaya çalıştım. Patronum arıyordu.

"Alo?"

"Lanet olsun Paul evden çalışabilirsiniz dediğimde iki hafta boyunca şirkete hiç uğramayın demek istememiştim!"

Sinirle soludum. Bir reklam şirketinde çalışıyordum ama taşınma kararı aldığımda işi bırakmaya karar vermiştim. Fakat bunu gerzek patronuma söylemeyi unutmuştum.

"İşi bırakıyorum."

"Ne?!"

"Doğru duydun Joe Teksas'a taşındım."

"Bunu daha önceden söylemeyi akıl edemedin mi?!"

Joe telefonun diğer ucundan bağırıp dururken şoför arabayı durdurmuştu. Camdan dışarı baktığımda geldiğimizi anladım. Ev resimlerden daha güzel görünüyordu.

"Joe kapatmam lazım. Kendine yeni birini bul."

Telefonu kapatarak araçtan indim. Şoför kolileri indirmeye başlamıştı bile. Ben de cebimden evin anahtarlarını çıkardım ve evin kapısını açtım. İçerisi oldukça ferahtı.

"Kolileri nereye bırakayım?"

"Hepsini üst kata çıkar."

Şoför elindeki koliyle yukarı çıkarken ben de bahçeye çıktım. Burası tam bana göreydi. Etrafıma baktığımda daha önce fark etmediğim bir şey gördüm. Yan tarafımdaki ev bu sokaktaki hiçbir eve benzemiyordu. Siyah eski ve diğer evlerden daha büyüktü. Resmen bu sokakta bir tezatlık oluşturuyordu. Daha yakından görmek için eve yaklaşmaya başladığımda bir ses duydum.

"Hey!"

Bu ses yaşlı bir adama aitti. Yeni komşum bu olmalıydı. Geri dönerek adamın yanına geldim.

"Merhaba. Ben Paul. Yazarım. Buraya yeni taşındım. Şu ev dikkatimi çekti. Terk edilmiş sanırım."

"Oraya gitmemeni tavsiye ederim."

"Neden? Biri mi yaşıyor?"

"Evet. Kötü biri. Evine yaklaşılmasından hiç hoşlanmaz. Kimseyle konuşmaz ve bazı geceler evden korkunç sesler gelir. O tehlikeli bir kadın. Çok uzun süredir burada yaşıyor. Ben ve eşim evlendiğimizde burada yaşamaya başladık. O günden beri burada. Yüzünü bile tamamen göremedik. Herkes onun bir cadı olduğunu söyler. Her neyse evlat benim adım Boris. Söylediğim gibi burada eşim Martha ile yaşıyorum. Demek sen yazarsın ha?"

Adamın anlattıkları çok garip ve saçmaydı. Eve tekrar baktım. Belliki huysuz bir bunak yaşıyordu bu evde.

"Tanıştığıma memnun oldum Bay Boris. Evet yazarım."

"Daha önce senin adını duymadım. Çok ünlü değilsin anlaşılan."

"Ünlü olduğum söylenemez fakat basılan kitaplarım var."

"Ne yazıyorsun?"

"Daha çok polisiye romanlar, dedektiflik hikâyeleri falan. Neyse ben nakliyeciye ücretini ödeyeyim kolilerin hepsi taşınmış. Size iyi günler."

"İyi günler evlat."

Yaşlı adama veda ettikten sonra evin önünde bekleyen nakliyecinin yanına geldim ve cüzdanımı çıkarak ücreti ödedim. Nakliyeci kamyonuna atlayıp giderken ben de vakit kaybetmeden eve girdim. Yapacak çok işim vardı.

Kötülüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin