_17_

68 13 5
                                    

Taksi kalabalık bir caddede durduğunda Patricia'ya baktım. Tedirgin görünüyordu. Onu taksiye bile zar zor bindirmiştim. Çünkü hayatı boyunca at arabasından başka bir şeye binmemişti. Şoföre parayı uzatırken ona gülümsedim.

"Endişelenme. Kötü bir şey olmayacak."

Patricia başını olumlu anlamda salladı ve taksiden indik. İnsanlarla dolu caddede yürümek için bile çaba sarf etmek gerekiyordu. Patricia koluma tutundu. O daha fazla paniğe kapılmadan gözüme kestirdiğim bir mağazaya ilerlemeye başladık.

Mağazaya girdiğimizde Patricia'nın endişeli hali gitmiş yerini şaşkın bakışlar doldurmuştu.

"Burası gerçekten harika bir yer!"

"Burası göreceklerinin yanında hiç kalır. Burada günlük kıyafetler bulunuyor sadece."

"Yani artık elbiselerimin yerine bunlardan mı giyeceğim?"

"Elbette! Hadi gel ilk önce sana pantolon bakacağız."

"Buna hazır olduğumu sanmıyorum."

Gülerek Patricia'yı pantolonların olduğu yere götürdüm.

....

"Patricia? Hâlâ giyinmedin mi?"

Yaklaşık 15 dakikadır Patricia'nın kabinden çıkmasını bekliyordum.

"Giyindim ama çıkmasam daha iyi olacak."

"Hadi ama!"

Kabinin kapısı yavaşça açıldığında merakla onu görmeyi bekliyordum. Kabinden çıkan Patricia'ya ağzım açık bir halde bakarken onu bu halde görmek biraz garip geliyordu. Kot pantolonunun üzerine giymesi için bulduğum siyah tişörtle harika görünüyordu.

"Öyle bakıp durma da bir şey söyle!"

"Aman Tanrım! Kesinlikle harika görünüyorsun."

Patricia aynaya bakarak elini pantolonda gezdirdi.

"Evet güzel görünüyor ama buna alışabileceğimi sanmıyorum. Pek rahat değil fakat üzerimdeki bu tişört çok rahat. Bu kıyafetleri giymem için korseye gerek yok ve bu harika!"

"Haklısın. Merak etme pantolona da zamanla alışırsın. Hadi üzerini değiştir ve pantolon ve tişörtlerden biraz daha bakalım. Beğendiklerini alırız."

Patricia neşeyle gülümsedi. Ardından aklına gelen bir şeyle gülümsemesi silindi.

"Bunları alacak paran var mı diye hiç sormadım."

"Hey! Merak etme bu sorun değil."

"Teşekkür ederim."

....

Paul ve ben günün geri kalan kısmınıda alışveriş yaparak geçirmiştik. Renk renk tişörtler almıştık. Pantolonun yanında ise içinde daha rahat hissettiğim eşofman ve taytla tanışmıştım. Ayrıca spor ayakkabı dedikleri olağanüstü rahat ayakkabılardan da almıştık. Bunlar haricinde bir kaç tane günlük elbise de aldık ve taksiyle eve döndük. Çok yorulmuş ve acıkmıştık. Paul dışarda yemeyi teklif etmişti fakat daha fazla dışarda kalmak istemediğimden evde yemeye karar vermiştik. Her şey mükemmeldi! Hayattan zevk almaya başladığımı hissediyordum. Şu an ne mi yapıyordum? Aldığımız kıyafetleri dolabıma yerleştiriyordum. Bir yandan da olanları Salazar'a anlatıyordum.

"Gerçekten harika bir gündü! Şimdi duş almam gerekiyor çünkü Paul beni akşam yemeğine davet etti. Onun evinde yemek yiyeceğim. Bu alışık olmadığım bir şey ama heyecan verici!"

Kötülüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin