_10_

75 14 4
                                    

Eve gider gitmez kıyafet dolabımı açtım ve üzerimi değiştirdim. Ardından taşındığımda bodruma koyduğum teleskobu alarak odama geri döndüm. Bu işin peşini bırakmaya niyetim yoktu.
Teleskobu kurdum ve oturmak için bir sandalye çektim. Tam karşımda olan odanın penceresini ızlemeye başladım fakat perdeler kapalıydı ve bunun bir anlamı yoktu. Teleskobu aşağı indirdiğimde salonun penceresi net olarak görünüyordu. Ayrıca perde açıktı. Pencereden çıktığım an gözlerimin önüne geldiğinde tüylerim diken diken oldu. O karga gerçekten konuşmuştu. Resmen beni tehdit etmişti! Neydi bu? Karga nasıl konuşurdu? Ya delirmiştim ya da birileri beni fena kekliyordu. Belki de gerçekten doğaüstü şeyler vardı. Düşündüğüm son ihtimal beni korkutsa da içimde bir şeyleri harekete geçiriyor, beni heyecanlandırıyordu.

Evden hiçbir ses gelmiyordu. Anlaşılan zamanımı boşa harcıyordum. Bu yüzden teleskobun başından kalktım ve bilgisayarı açarak yaşadıklarımı tek tek yazmaya başladım.

....

Kulağıma gelen kuş cıvıltıları ile gözlerimi açtım. Aman Tanrım! Sabah mı olmuştu? Sandalyeden kalktım ve anında yüzümü buruşturdum. Her yerim uyuşmuştu ve ağrıyordu. Kendimi berbat hissediyordum. Pencerenin önündeki teleskobu görünce dün olanlar aklıma geldi. Hepsinin bir rüya olmasını dilerdim fakat tüm bunların bir rüya olmadığı açıkça ortadaydı.

Merakla teleskoptan evin içine baktım. Adının Patricia olduğunu tahmin ettiğim kadının elinde bir paspas vardı. Yorulmuşa benziyordu. Anlaşılan yerleri siliyordu. Tanrım! Yerdeki kanları temizliyordu. Büyük olasılıkla dün gördüğüm onun kanıydı fakat vücudunu incelediğimde ne bir yara ne de sargı bezi gördüm. Aklımı kaçıracaktım! Teleskobun yanından ayrıldım ve temiz kıyafetler alarak banyoya girdim. Bir duş ve kahvaltı beni kendime getirirdi.

....

Islak saçlarımı kurulamaya çalışırken tostumdan bir ısırık daha aldım. Bu gün  evden hiç çıkmayacaktım. Sadece Patricia'yı izleyecek ve onun hakkında daha çok bilgi edinecektim. Kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıktım ve stor perdeyi kapattım. Ben onu görebilecektim ama o beni göremezdi. Eve baktığımda ortalıkta kimse görünmüyordu. Bu nedenle bilgisayarı açtım ve dün gece yazdıklarımı gözden geçirerek bazı düzeltmeler yaptım. Hikayem sürükleyici bir şekilde devam ediyordu. Bu beni mutlu ediyordu fakat bu tür ilginç şeyler tedirgin olmama da sebep oluyordu. Sonunda bunları düşünerek düzeltmeleri bitirdim.Biraz  evi kontrol etmeye karar vererek teleskoptan baktım. Odasının kalın  perdeleri yine kapalıydı. Teleskobu hafif aşağı indirdim ve salona açılan pencereden içeriyi izlemeye başladım. Patricia yerde oturmuş ağlıyordu. Korkunç karga Salazar ise onu izliyordu. Patricia'nın öfkeyle ağzını oynattığını fark edince söylediklerini duymak için koşarak salona indim. Açık pencerenin arkasına gizlenerek onu dinlemeye başladım. Bağırdığı için sesi daha net duyuluyordu.

"Benden ne istediniz?! Sizden nefret ediyorum! Nefret!"

Kimden bahsediyordu bilmiyordum ama Patricia'ya acımaya başlamıştım.  O kadar üzgündü ki bu sesinden bile anlaşılıyordu.

"Ben ona aşık olmuştum! O benim tek aşkımdı!"

Ardından tiz bir çığlık duyuldu. Pencerenin köşesinden ona baktım. O kadar çaresiz görünüyordu ki gidip ona sarılmak ve her şey geçecek demek istedim. Tanrım! Ne diyordum ben? Patricia'nın ağlaması kesildiğinde odama geri çıktım. Patricia'nın tek aşkı dün davetiye de adını gördüğüm prens miydi? Adını hatırlamaya çalıştım.

Orlando...

Adı buydu. Onların evlenmesine mani olan şey ne olabilirdi ki? Her kimse Patricia ondan öldüresiye nefret ediyordu. Mantıklı düşünecek olursam o zaten ölmüş olmalıydı. Yoksa o da mı hala yaşıyordu? Eğer yaşıyor olsaydı tanıdığım kadarıyla Patricia onu bulur ve kendi elleriyle öldürürdü. Aklımın karışmasına izin vermeyerek bilgisayarın arama motoruna Prenses Patricia Rodriguez yazdım. Arama sonuçlarını ne kadar incelesem de kayda değer bir şey bulamamıştım. Sadece onun varolduğu yazıyordu. Babasıyla kırallıklarında mutlu mesut yaşıyorlarmış. Annesi uzun zaman önce ölmüş. Tahmin ettiğim gibi Prens Orlando Vincent ile nişanlılarmış ve evleneceklermiş. Sonra ise... Sonrası yoktu. Bana asıl yardım edecek bilgiler hiçbir yerde yazmıyordu ama Patricia'nın evine girdiğimde Valery denen birinden ve Orlando 'dan nefret ettiğini söylemişti. Iyi de kimdi bu Valery?

Kötülüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin