_26_

43 10 0
                                    

Bugün yine mutlu uyanmıştım. Geçen gecenin ardından dört gün olmuştu ve garip bir şey hissediyordum. Bu mutluluk muydu yoksa huzur muydu bilmiyordum fakat içimde biraz da endişe vardı. En son bu kadar mutlu olduğumda her şey kötüye gitmişti ve ister istemez olayların yine bu şekilde ilerlemesinden korkuyordum. Her neyse! Bu düşünceleri zihnimden uzaklaştırmam gerekiyordu çünkü Paul'ün evine gitmeliydim. Bugün bana içinde tarçın olmayan bir tatlı yapmayı öğretecekti. Bu fikir beni güldürmüştü. Aman Tanrım! O geceyi nasıl da mahvetmiştim! İster istemez aynada yüzüme baktım. Eski haline dönmüştü. Balo gecesinden sonra hemen düzelmişti. Ah o gece! Her şey büyüleyiciydi. Paul bana evlenme teklifi etmemişti ve bu beni birazcık hayal kırıklığına uğratmıştı ama önemi yoktu. Birbirimizi seviyorduk ve acele etmemizin bir anlamı yoktu. Birbirimizi doyasıya yaşamalıydık.

Yanımdaki telefon çalınca irkilerek düşüncelerimden sıyrılmıştım. Evet Paul bana telefon almıştı ve bilmem gereken en temel şeyleri öğretmişti. En azından o öyle söylüyordu. Tereddütle yeşil renkli bölüme basmıştım. Doğru şeyi yaptığımdan emindim fakat yine de kontrol etmek için telefonu kulağıma götürdüm.

"Nasılsın Patricia?"

"Gayet iyi. Sen?"

"Bu sıcak havada ne kadar iyi olunabilir ki?!"

"Şikayet etme! Alışverişe gidecek miyiz?"

"Tabi ki seni dışarda bekliyorum. Pencereye çık."

Heyecanla ayağa kalktım ve pencereden baktım. Paul yanında küçük arabaya benzer şeylerle bekliyordu.

"Hey onlar ne?"

"Tanıştırayım bunlar yeni bisikletlerimiz. Hadi acele et! Sana sürmeyi öğreteceğim."

İşte yine başlıyorduk.

....

Patricia kahkahalarla bisikletten indi ve bana sarıldı.

"Başardım!"

"Evet sen gerçekten yeteneklisin. Doğru söyle daha önce öğrenmeye çalışmış mıydın?"

"Şaka mı yapıyorsun? Evden çıkmıyordum. İnsanlarla iletişim kurmuyordum. Bundan şüphelenmen saçma! Yeteneğimi kıskanıyorsun. Senden daha hızlı sürdüğüm için mi böyle davranıyorsun?"

"Benden hızlı mı? Ben bilerek yavaş gidiyordum."

Patricia bana inanmayarak gülmeye devam edince ona meydan okurcasına bisikletime bindim.

"Süpermarkete kadar yarışa hayır demezsin o halde?"

Patricia da beni taklit ederek bisikletine bindi.

"Çok geride kalma lütfen."

Ve yarış başladı.

....

"Tamam pes ediyorum. Sen kazandın!"

Gerçekten Patricia kazanmıştı. Bu durum canımı sıkmıştı fakat bir yandan da onun adına seviniyordum.

"Sana söylemiştim."

"Tamam bayan ego yığını yapmamız gereken bir tatlı var bu yüzden içeriye gir."

"Pekala." dedi Patricia neşeyle.

Alışverişi kısa sürede halledip eve dönüş yoluna koyulmuştuk. Bu sefer bisikletleri yavaş sürüyorduk. Akşamın ılık esintisi yüzümüze çarparken sohbet ediyorduk. Bisikletleri arabam olmadığı için aldığımı söylediğimde Patricia gülmüştü. Bu zekice demişti. Bisiklet daha kullanışlıydı ve benzin gerekmiyordu. Bunu daha önce düşünmediğim için kendime kızıyordum. Sanırım bisikletleri almamı Patricia sağlamıştı. Bana sadece kitap hakkında değil hayatımın bir çok kısmında yardım ediyor ve bilmeden bana yeni şeyler öğretiyordu. Aslında ona çok alışmıştım fakat gitmem gerekiyordu. Dün romanı mutlu ve uyduruk bir sonla bitirip fotokopisini çıkartmıştım. Yarın yayınevine götürecektim ve basılması için dua edecektim.

Kötülüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin