Karanlık bir kez daha şehrin üstünü örtmüştü.Tıpkı bir gece önceki gibi, Doğu bölgesinde adımlayan bir çocuğun ayak sesleri caddede yankılanıyordu.
Tek farkla; yanından geçtiği sarhoşlar ona laf atmıyor, hafifçe kenara çekiliyor, doğrulmaya çalışıyorlardı.
Adımların sahibi kızıl saçlı, genç çocuk barın kapısının önünde durmadı bile.
Hızlıca içeri girdi ve dümdüz üst kata çıkan merdivenlere yöneldi.
Yukarısı da tıpkı aşağısı gibi yoğun dumanla sarmalanmıştı.
Fakat burada aptal müzik sesleri değil, plastik ve metallerin şangırtıları duyuluyordu.
Köpek ,büyük masalardan birinde uzun ağızlığıyla sigara içerken bir yandan da sabırsızlıkla ayağını sallayan mekan sahibine doğru ilerledi.
"Ah, bu el şanslı değilsin ha, Hyung? Belki başka sefere?"
Dönüp omzundaki ele bakma ihtiyacı duymayan San elindeki kağıtları yere kapattı.
Köpek sabırsızlıkla iç çekerken masadaki kartları kıvrak bir hareketle açtı.
"Bence de çok şanssızım. Şimdi, izninizle." diyerek masadan kalktı.
Diğer oyuncular açılan kartlarda full house'ı görüp donakalırken bal gözlü çocuk Köpek ile odasına geçmişti bile.
"Bir kere de ağız tadıyla oyunu bitirmeme izin versen olmaz mı Jongho?" diye sordu masanın üstüne oturup bir sigara daha yakarken.
Kızıl saçlı, çam ağacından işlenmiş kapıyı arkasından kapatıp sandalyelerden birine geçti.
"Ben de hevesli değilim senin milleti dolandırmanı izlemeye."
San gözlerini kapatıp sigaradan dolu bir nefes aldı.
"Birincisi, kuralları biliyorlar. Kasa her zaman kazanır - ki bu durumda, kasa benim.
İkincisi, aşırı zengin oldukları için parayı çarçur edecek bir yere ihtiyaçları var -ki bu durumda da,o yer benim.
Üçüncüsü, uyuşturucu satıcısının ağzından erdemli sözler mi duyuyorum ben?"
Jongho gözlerini devirdi.
"Ben ne duyuyorum biliyor musun? Daha bir ay önce bu katı kapatan bir bağımlının bir gecede geri dönüş bahanelerini."
San dumanı üflerken damağını şaklattı.
"Para getiriyor, rahatsız mısın?"
Köpek bir süre başını yana yatırıp düşündü, sonra da sırıttı.
"Değilim, ama bunu yaparken kaybettiğin de oluyor. İşte bundan rahatsızım."
San keyifsizce cevapladı karşısındakini.
"Küçük aç Köpek, bir şeyler alman için vermen gerekir. Açgözlülük kötüdür."
Kızıl saçlı güldü bu sözlere.
"Daha fazla bahane dinlemeyi düşünmüyorum Ejder. Buraya boş konuşmaya gelmedim."
San külleri silkeleyip karşısındakine devam etmesini işaret etti.
"Parlaklarla konuştuk. Sam'in katilini onlar bulacak ve bize teslim edecekler. Lanet Gazeteci karşılığında kanaldaki ceset ile ilgili bilgi istedi."
Kızıllı duraksayınca San kollarını kavuşturup homurdandı.
"Eeee?"
"Başkan kabul etti. Yani buraya gelen tüm kartellerden bilgi götürmemiz gerek. Sen şimdilik su üstündekilerin ağzını ara, ben biraz imalathanelerde dolaşırım."
Bal gözlü uzun, siyah-lacivet saçlarını geriye taradı ve iç çekti.
"Sırf bunun için bu kadar yol gelmeyeceğini ikimiz de biliyoruz, Jongho. Neden direkt söylemiyorsun?"
Kızıl saçlı çenesini sıktı ve hafifçe yüzünü ekşitti.
"Hyung, Başkan Hayalet ile oyun oynadı." dedi ellerini koltuğun siyah derisinde gezdirirken.
Bal gözlü durdu ve aşağısında oturan çocuğa baktı.
"Ya? Ne oynadılar peki?"
"Dokuz taş. Ve Hayalet seni uyardı. Yanlışın peşinde olduğunu söyledi. Bir de artık daha çok Mahzen'e gelmeni."
San sigarasından uzun bir soluk alıp üflerken sarı ışıkların altında ağır ağır hareket eden dumanı seyretti.
"Ah, demek öyle..." kafasını sallayarak mırıldandı.
"O zaman söyle ona, yarın akşamki toplantıda orada olurum. Karteller için biraz bilgi bulmam gerek."
Jongho kafasını salladı.
"Biliyor musun...Dün akşam Parlaklardan birinin burada olduğuyla ilgili bir şeyler duydum. "
San sigarasını sakince küllüğe bastırdı.
Karşısındaki çocuk şehirde gezen farelerin yerini bile bilebilirdi.
Ki Zaba'da bir gece geçirmiş Parlağı bilmemesi imkansızdı.
Cevap vermeyen lacivert saçlıyı izleyen Jongho ayağı kalkarken iç çekti.
"Hyung, çok takmadığının farkındayım ama, senin kadar fazla düşmanı olan ve bu kadar göz önünde birisi için çok fazla açık veriyorsun."
Karşısındaki çocuğun siyah gözlerine baktı, uzun olan.
"Haklısın... Çok takmıyorum." dedi bir sigara daha yakarken.
Kızıl saçlı pes edip kapıya gitti.
"Bu arada, eğer birisi mal isterse bana gönder, para kaybettirmiyor." diyerek sırıttı ve kapıyı arkasından kapattı.
İçerideki ise gülümsedi.
"Köpek..."
ÅÄ°MDÄ° OKUDUÄUN
âïž ðð€ð§ð© ððððð âïž ðŒð©ððð¯
Fanfiction⧠Ãsir. Ä°skandinavların savaÅçı tanrıları. ZduhaÄ. Ejder adamlar, fırtına getirenler, gece gelenler... Kelt kÃŒltÃŒrÃŒnde insanların bedeninde yaÅayan koruyucu gece ruhları. Onların isimleri bu. Evleri bu. Hayatları bu. Bu iki çete onların ait olduÄu y...