𝒐𝒓𝒊𝒈𝒊𝒏 𝒐𝒇 𝒕𝒉𝒆 𝒑𝒓𝒊𝒔𝒐𝒏𝒆𝒓

330 44 54
                                    


Yerdeki ince örtünün üstünde bağdaş kurmuş, kafasını küflü beyaz duvara yaslamış sessizce oturan çocuk, gününü önceki dört yıldan daha farklı geçirmiyordu.

Sabah hücre arkadaşları arasında bir kavga, öğlen depodan bozma yemekhanede bir kavga, akşam gereksiz bağırışlar, bomboş özgürlük hayalleri, kağıt oyunu oynayanlar...

Uzun olan hiçbir şey yapmıyordu.

Çoğu ilk kez hapse geldiğinde onun dilsiz olduğunu düşünmüştü.

Hatta dilsiz olduğu için ona istediklerini yapabileceklerini sanmışlardı.

Tabii, o olaydan sonra hepsi reviri boylamışlardı.

Hapishanenin ünlü mafyaları gelir gelmez dik kafalılık yapan çocuğa sürekli saldırmış, rahatsız etmiş ve aşağılamışlardı.

Oldukça hüzünlü bir durum olurdu herhalde bu. Elbette çocuk bunları umursasaydı eğer.

Zaman içinde, içine kapanık çocukla ilgili efsaneler türemiş, onun sadece bir deli olduğunu iddia edenleri bile meraka sürüklemişti.

En sonunda Yunho sessizliğini bozmuştu. Yine umrunda olduğundan değil, sadece ona tuhaf bakışlar atmalarını istemediğinden.

"Ben eski bir subayım," derken duygusuzca bakmıştı.
"Ve cinayetten buradayım."

O günden sonra ona dönen bakışlarda belirsiz bir acıma, belirgin bir korku ama anlayış vardı.

"O daha mahkum." diyorlardı anlayışla bakabilecek kadar özgür zihinli tutuklular. "Kendi kafası onu hapsediyor."

"Sadece bir deli, ama çok güçlü. Bulaşmasan iyi edersin." diye nasihat veriyordu yeni gelenlere bazıları.

Onunla yakın olabilen çok az bir kesim, mesela Amir ve diğer denizciler ise kafalarını sallıyorlardı.

"Aslında oldukça konuşkan, ama sadece karşıdaki anladığında."

Kısacası, pek çok fikir vardı onun hakkında.

Her insan onun gördüğü tarafını gerçek o zannediyordu. Klasik, fakat yorucu.

Yunho mahkum olmayı sevmişti aslında. Utanacak bir şeyi yoktu.

Bir gün, General'in odasında bir ceset bulmuştu.

Ve suç ona kalmıştı.

İki cümleyle özetlenecek bu olayın hayatını nasıl bu kadar etkileyebildiğini anlamıyordu.

Fakat sonra, bildiği her şeyin yanlış olduğunu öğrenmişti.

Yoksul bir aileden gelse de, tek istediği onun gibi olanları korumaktı.

Yararlı olmak, güçlü olmak, örnek birinin var olduğunu göstermek istiyordu.

Albay'ın konağında olduğu süre boyunca başardığını sanmıştı.

Tabii, soğuk gerçek o kadar da toz pembe değildi.

Sadece görmedikleri için, açlığın ve acının bittiğini sanmak kadar rezil bir şey yoktu.

Yunho bu hataya bir kez düşmüştü.

Şimdi ise, Tanrı'dan özür dilemişti.

Hatası için değil, onun mal olacakları için.

Artık erdemli olmak işe yaramıyordu.
Hiç işe yaramamıştı.

Küçükken yollarda gördüğü, gıpta ile baktığı polis, kitaplarını ona temin eden devlet bir süs bebeğinden ibaretti.

✞ 𝙋𝙀𝙧𝙩 𝙈𝙖𝙛𝙞𝙖 ✞ 𝘌𝙩𝙚𝙚𝙯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin