𝚎𝚕𝚎𝚟𝚎𝚗

443 70 27
                                        

Bir saattir hız kesmeden devam eden yağmur limanı gören binanın çatısında, zemini dövüyordu.

Yağmurun altında iki çete lideri artık inada binmiş bir anlaşmayı tamamlamak için karşı karşıyaydı.

İkisinin de yanında sadece yardımcıları değil, ikişer de adamı bulunuyordu.

Adamlardan birer tanesi kendi liderine şemsiye tutarken, diğer ikisi kapıda sakince emirleri bekliyorlardı.

Gri saçlı çocuğun yanında, kısa kumral saçlı uzun çocuk yağmura aldırmadan ayakta dikiliyor, ayağının hemen yanında kalın deri kayışlarla bağlanmış çocuğa göz kulak oluyordu.

Karşı tarafta iki siyah şemsiyenin ardında onları izleyen Şeytan ve Köpek duruyordu.

Menekşe gözlü lider ifadesiz bakışlarını kumrala odakladı.

"Bugün Mahkum yerine Cellat var öyle mi? Umarım bu bir tehdit değildir, Kim."

Gri saçlı kolundaki saate baktı.

"Havadan nem kapmak bu olsa gerek. Paranoyaklaşman bittiyse şu işi de sonlandıralım."

Siyahlı gülümsedi bu sözlere.

"Öyle olsun. Ama acele işe şeytan karışır derler."

Hongjoong karşısındakine boş bakışlar attı ve göz devirdi.

"Güzel şaka."

Sonra başıyla Mingi'ye öne çıkmasını işaret etti.

Kumral saçlı uzun, elindeki kağıtları Köpek'e uzattı güvenli bir mesafeden.

Köpek bunları alıp incelerken kaşlarını çattı hafifçe.

"Bunlar Sam ile ilgili öğrenebildiğimiz tüm dedikodular. Eminim Lee de bakmak ister. Çoğu, bu yerdeki piçi gösteriyordu." diye açıkladı kumral.

Köpek başını salladı.

Şeytan ise gözlerindeki ifadesizliği koruyarak kumrala göndü.

"İşini iyi yapan birini bulmak hayli zor, değil mi şu devirde? Bir de elini ikide bir kınına götürmesen, çok becerikli sayılırsın, altın oğlan."

Mingi menekşe gözlere baktı.

Kibir, diye düşündü sol tarafındaki kılıca dokunmayıp kollarını kavuştururken.

Ne Zduhać'dan ne de ona altın oğlan gibi saçma sapan şeyler söylemesinden hoşlanırdı.

"Senin de burnun bu kadar yüksekte olmasa, gözünün önündekileri görebilirsin, Şeytan. Ama hepimizin bir kusuru var sanırım."

Hongjoong'un onunla konuşmasından hoşlanmadığını biliyordu, ama kendini tutmak istememişti.

Uzun liderin gözleri kısılıp dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kıvrılırken karşılık verdi.

"O kadar zor olmasa gerek, senin için kibri ve yalanları anlamak."

Mingi'nin çene kasları kasıldı ve kılıcına davranıp bir savaş başlamamak için sakinleşmeye çalıştı.

Karşısındaki çocuk ismini hak ediyordu, fakat kendi isminin yeri ve sırası değildi.

Henüz.

Hongjoong hafifçe boğazını temizleyip yaşanan atışmaya bir son verdi.

"Şimdi, Park, saçma sapan oyunları bırak da bana anlaşmayı tamamladığını söyle. Sonra da yeni tutuklunu alabilirsin."

✞︎ 𝙋𝙤𝙧𝙩 𝙈𝙖𝙛𝙞𝙖 ✞︎ 𝘼𝙩𝙚𝙚𝙯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin