𝚗𝚒𝚗𝚎𝚝𝚎𝚎𝚗

375 60 47
                                    

Kafasındaki gümüş renkli ve altın işlemeli uzun namlulu altıpatlara bakan Çinli kaşlarını çattı.

"Benim mi aptal olduğumu söylüyorsun? Benim gemimdesin. Bunu yaparsan, mürettebatım sağ çıkmana izin vermez."

Hongjoong sabırsızca iç çekerken Seonghwa onun arkasından sırıttı.

"Ne dersin, sence açıklayalım mı? Anladığındaki yüz ifadesini görmek istiyorum."

Çinli öfkeyle menekşe gözlere baktı ve ellerini kavuşturup parmağını şıklattı.

"Sonraya sakla. Zang Xi, saldırın!"

Arkadaki zaten ellerini silahlarına götürmüş korumalar tabanca, bıçak, kılıç, kısacası ne kadar silahları varsa ortaya çıkardılar.

Çatışmanın başlayacağını anlayan San masayı yere yıkıp Jongho'nun yanındaki koltuğun sırtına dayayarak Wooyoung'u aşağı çekti.

Silah sesleri tam başlarken Köpek de bir koltuğu kendine siper almış, ana kapının oradaki Çinlilere belinden çıkardığı diğer silahı doğrultmuştu.

Cellat hızla kılıcının düzgün ağzını önünde çaprazlayıp koltuktan sıçradı ve elindeki kısa saplı orağı ona doğru hizalayan bir Çinliye saldırdı.

Gazeteci ise elindeki silahı ifadesiz bir yüzle çevirdi.

İkinci elinin desteğine ihtiyaç duymadan ve uyarı vermeden ardı ardına tetiğe bastı.

Her atışı yeni bir kan deseni çiziyordu yere ve duvarlara.

Etrafları sarılınca arkasındaki uzun, siyah saçlı ile birbirlerine sırtlarını dönüp devam ettiler.

Şeytan elindeki bastonu hafifçe havaya atıp gövdesinden yakaladı.

Deri eldivenli eliyle metal topuzu kavrayıp bükerek çevirdi ve ortaya dümdüz, iğneye benzeyen, gümüşten yapılma bir bıçak çıktı.

Normalden çok daha ince ve uzun olan bu bıçağın tuttuğu kısmı bastonun metal topuzuna denk geliyordu.

Becerikli bir hareketle ivmelendirdiği silahı ahenkli ama sıkılmış bir şekilde Hongjoong'un arkasından ona yaklaşanları doğramak için kullandı.

Tüm bu karmaşada San ayağını masanın korumasından dışarı uzattı ve yere düşmüş, rulet için kullandıkları tabancayı kendine kaydırdı.

"Al bunu." dedi sarışına içinde tek kurşun olan siyah silahı uzatarak.

Wooyoung önce silaha sonra da San'ın bal gözlerine baktı.

"Silah getirmedin değil mi? Al şunu."

Wooyoung silahın kabzasını tuttu fakat almadı.

"İstemem. Sende kalsın." dedi Ejder'in elini hafifçe ittirerek.

San iç çekerek ceketini hızla çıkardı.

"Aşağıda kal."

Lacivert saçlı dizlerinin üstünde doğrulup bileğindeki mekanizmadan yıldız şeklinde ufak iki bıçak çekti.

Ejder becerikli hareketlerle elini her salladığında birer bıçak daha düşürdü.

Seonghwa ve Mingi'yi hedef alan tüm silahların sahipleri göğüsünde veya kafasında beliren küçük bıçakla yere devriliyordu.

"Buraya bile silahsız geldiğine inanamıyorum..." diye mırıldandı sarı gözlerini hedeflerinden ayırmadan.

Tilki dudaklarını hafifçe büzerek gülümsedi.

✞ 𝙋𝙀𝙧𝙩 𝙈𝙖𝙛𝙞𝙖 ✞ 𝘌𝙩𝙚𝙚𝙯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin