Jongho yavaş yavaş beyaz ve karanlık merdivenleri tırmandı.Çatıya açılan mavi demir kapının aralığından hafif bir aydınlık seçliyordu.
Kızıl saçları bu ışıkta neon parıltılar saçarken aralık kapıyı iç çekerek ittirdi.
Çatının bu kısmında üç tarafı alçak demir parmaklıklarla çevrili minik bir balkon vardı.
Geri kalan kısımı ise eğimli kızıl kiremitlerle kapatılmış geniş bir çatı oluşturuyordu.
Jongho buraya arada bir sigara içmek için çıkardı.
Hem açık hava hem de şehrin uzaktan huzurlu görünen hali hoşuna gidiyordu.
Fakat kapıyı her zaman aralık bırakan ve ondan çok önce burayı keşfetmiş biri daha vardı.
Ve şimdilik burası sadece ikisinin bildiği bir yerdi. Ufak bir sır, bir mola yeri denebilirdi.
Kızıllı boş balkona adım attı ve ceketinin iç cebinden sigara paketini çıkardı.
"Kapıyı bu kadar açık bırakırsan gizli sığınağın bulunur, Hayalet."
Başının hemen üst tarafında, eğimli çatıya çıkıp çömelmiş beyaz silüete bakmasına gerek yoktu Jongho'nun.
Onu ilk kez burada kuşları yemlerken fark ettiğinde gerçekten ürpermişti.
Fakat Hayalet buraya ondan çok daha sık çıkıyordu.
Yeosang kafasını kaldırmadan önündeki güvercin ve kumruları incelemeyi sürdürdü.
Cebindeki buğday tanelerini yavaş yavaş dizlerinin önündeki kuşlara bırakıyordu bir yandan da.
"Fırtına geliyor..." diye mırıldandı kızıl sigarayı yakarken.
Karşılarındaki dev gri bulut bunu duymuş gibi gürüldedi.
Yeosang'da hala bir ses yoktu.
Kumruların arasına iki karga da katılmıştı.
Jongho sıkıntıyla dumanı dışarı verdi.
"Ne oldu? Dilini kediye mi kaptırdın?"
Beyaz saçlı kafasını geriye çevirip kızıllıya baktı.
Soluk gözlerin gölgelerinde çok görmediği bir şey gördü Jongho.
"Kafan mı karışık? Bak işte bu çok ilginç."
Beyazlı cevap vermeden kuşları yemlemeyi sürdürdü.
Kafasındaki şeyi açıklığa kavuşturmadan onu konuşturmak imkansızdı, biliyordu Jongho.
İç çekip balkonun duvarından atlayıp eğimli çatıya çıktı.
"İyi, oyun oynayalım."
Beyazlı çocuk tek kaşını kaldırdı.
"Sevmediğini sanıyordum..."
Derin sesin sahibine göz devirdi kızıl.
"Oynayalım dedim. İstemiyorsan söyle."
Yeosang ona dönüp bağdaş kurdu ve kollarını geriye yaslayıp önünde dikilen çocuğu seyretti.
"Sigaranı söndürürsen...Kokusunu sevmiyorum."
Jongho boş bakışlarla yerdekini izledi.
En sonunda pes edip sigarayı yere attı ve botunun ucuyla ezdi.
"Hem iyilik yapalım hem sigaradan olalım... Bana da bir iyilik ve sigara borçlusun Kang, unutma." dedi iç geçirerek çatıya çöken çocuk.
ÅÄ°MDÄ° OKUDUÄUN
âïž ðð€ð§ð© ððððð âïž ðŒð©ððð¯
Fanfic⧠Ãsir. Ä°skandinavların savaÅçı tanrıları. ZduhaÄ. Ejder adamlar, fırtına getirenler, gece gelenler... Kelt kÃŒltÃŒrÃŒnde insanların bedeninde yaÅayan koruyucu gece ruhları. Onların isimleri bu. Evleri bu. Hayatları bu. Bu iki çete onların ait olduÄu y...