"Zhun'un ölmesinin ardından işimizin bittiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Liman'dan büyük bir güç çekildi ve dengelemek için yeni düzenlemeler yapmamız gerekiyor."
Hongjoong Liman görevinden sonra böyle demişti hepsini toplayıp.
O andan itibaren Karargâh bir arı kovanı misali çalışmaya başlamıştı.
Yunho belgeler, toplantılar arasında kaybolmuştu.
Wooyoung her saniye telefonları yanıtlıyor, toplantılar ayarlıyor, pazarlıklar yapıyordu.
Mingi Başkan'ın emrini duyar duymaz tüm personeli ve acemileri toplamış, kalın ve güçlü sesiyle bağırmıştı.
"Şimdi uyusanız iyi edersiniz piç kuruları, çünkü sabaha canınız çıkacak!"
Şimdi kumral uzun çocuk Karargâh'a gelecek zamanı bile bulamıyordu.
Hongjoong ise uykusuzlukta kendi rekorunu kırmak üzereydi.
Umarım o Gececi döküntüleri de uğraşıyorlardır, diye düşündü kendi kendine.
Ama biliyordu lider, Şeytan işini şansa bırakmazdı.
Kendisi için de aynı şeyi söyleyebilirdi Hongjoong, en azından daha birkaç hafta öncesine kadar.
Şimdi o kadar sağlamcı mıydı, emin değildi.
Liman'daki güç değişikliği şöyle dursun, başındaki en büyük diğer dert hesaplardı.
İlk kez, Gececilerin birini ölü olarak buldukları gün aklına takılmıştı ve o zamandan beri de düşünüp duruyordu bunu.
Yavaşça ayağa kalkıp odada turlamaya başladı.
Çok düşünüyordu, çok hızlı düşünüyordu.
Bir bulamaç gibi hissettiriyordu kafası.
Başını salladı.
Adım adım gitmeye ihtiyacı vardı.
Ve kimin ona yardım edeceğini biliyordu Hongjoong.
Masaya adımlayıp metal butona bastı.
Bu Yunho'nun odasına bağlı bir haberleşme cihazıydı.
Birkaç dakikalık sessizlikten sonra yeşil saçları ve kızarmış gözleri ile uzun çocuk kapıda göründü.
"Buyur Patron?" diye sordu içeri girip kapıyı ardından kapatırken.
"Otursana Yunho, seninle bir şey yapmamız gerek."
Yunho çekip kendini koltuklara bıraktı.
"Nolur yapacağımız şey evrak işi olmasın. Gözlerim zonkluyor artık..."
Hongjoong gülümseyerek yeşillinin geriye atılmış kafası ve kapanmış gözlerine baktı.
"Merak etme, sohbet edelim sadece."
Yeşilli bu sözler üzerine merakla gözlerini açıp dikleşti.
"Sohbet mi? Ne konuda?"
Hongjoong derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Sana hesap hatalarından bahsettiğimi hatırlıyor musun Yunho? Sahte vergi, senet ve çekler bizdeki paraya uymuyordu hani."
Yunho yavaşça kafasını salladı.
"Zduhać'ın üyesini bizim acemi öldürdüğü haberinden önce konuşuyorduk ama sonra araya kaynadı değil mi o mevzu... Hatırlıyorum elbette. Bir şey mi oldu?"
ÅİMDİ OKUDUÄUN
âïž ðð€ð§ð© ððððð âïž ðŒð©ððð¯
Fanfictionâ§ Ãsir. İskandinavların savaÅçı tanrıları. ZduhaÄ. Ejder adamlar, fırtına getirenler, gece gelenler... Kelt kÃŒltÃŒrÃŒnde insanların bedeninde yaÅayan koruyucu gece ruhları. Onların isimleri bu. Evleri bu. Hayatları bu. Bu iki çete onların ait olduÄu y...
