3

5.6K 508 530
                                    

"Evine gitmeyecek misin?"

"Hayır." diye mırıldandı Kuroo. Çocuğun babası da kalıyordu ama yine de yalnız olacakmış gibi hissettiği için gitmek istemiyordu.

"Yarın okul var."

"Umrumda değil."

"Sana sürekli bağırıp çağırmama rağmen bana bu kadar iyi davranıyorsun. Yapma lütfen."

"Bu sana soracağım bir şey değil."

"Beni kötü hissettiriyorsun." Kuroo başını kaldırıp çocuğa baktı. "Kaba olduğum için kendimden nefret ediyorum."

"Etme. Emin ol bana bağırmanı o kadar takmıyorum kafaya. Bazı şeyler...senin elinde değil biliyorum." Kenma iç çekti. Gerçekten onun kadar iyi bir insana bok gibi davrandığından dolayı kötü hissediyordu.

"Lütfen Kuroo, evine git ve dinlen. Çok istersen yarın da gelirsin. Ama benim için okulunu aksatma."

"Okul senden önemli değil Kenma. Yalnız kalmanı istemiyorum."

"Babam burada."

"Ama babanla böyle konuşamazsın, değil mi?"

"Evet ama-"

"Aması yok. Gitmiyorum."

Babası elinde iki kahveyle döndü odaya. Kuroo'ya uzattı birini. Kuroo teşekkür edip kenara koydu karton bardağı.

"Kuroo, burada mı kalacaksın? Annene haber verdin mi?"

"Hayır, henüz vermedim."

"Saat geç oldu, merak etmesin." Başını sallayıp telefonu çıkardı cebinden.

Anne
Kenma bayıldı okulda
Hastanede kalacak
Ben de öyle

Biliyorum ama babası yanındaymış
Yarın okula gideceksin
Eve gel

Hayır
Bir gün gitmesem ölmem

İzin vermiyorum

İzin almıyorum

TETSUROU!!

Son mesaja görüldü atarak kenara bıraktı telefonu. Kahvesinden bir yudum aldı ve camdan dışarı çevirdi gözlerini. Hava çoktan kararmıştı, birkaç yıldız gözüküyordu sadece. Biraz bakıp tekrardan Kenma'ya döndü. Duvara bakıyordu dik dik. İyi hissetmediği elli metre uzaktan bile anlaşılabilirdi.

.

Hemşirenin sesiyle yerinden sıçradı Kuroo. Koltukta uyuyakalmıştı. Kendine gelmek için gözlerini ovdu.

"Kahvaltı getirdim." Kapaklı tepsilerde getirilmişti yemek. Kadın birini Kuroo'nun önüne, ötekini Kenma'nın önüne koydu.

"Siz yemiyor musunuz?" diye sordu Kuroo, Kenma'nın babasına.

"İki tane verebiliyorlarmış sadece. Ben de gidip kafeteryada yaptım kahvaltımı." Başını salladı ve Kenma'ya döndü. Boş bakışlarını dikmişti tepsiye. Kapağını bile kaldırmak istemiyordu.

"Hadi Kozume, kahvaltına bakalım." diyerek kapağı açtı babası. Bir yumurta, bir yuvarlak ekmek, biraz salatalık, bal kaymak ve birkaç zeytin vardı. Kenma hepsine göz gezdirdi ama kıpırdamadı.

"Ben mi yedireyim yoksa sen mi yersin?" diye sordu babası. Sinirli miydi anlaşılmıyordu, ama kibarca sormadığı belliydi.

"Bak Kenma. Ben de yiyeceğim." Kendi tepsisini açıp haşlanmış olan yumurtayı eline alıp ısırdı Kuroo. Kenma kendi yumurtasına baktı. Gerçekten yiyebileceğini falan mı düşünüyorlardı?

"Tanrım, Kozume yemen gerekiyor!"

"İstemiyorum." Çatallaşmış sesiyle itiraz etti çocuk. İstemiyordu, ama aynı zamanda istiyordu da. Aç olduğu için değildi isteği. Açlık hissini kaybetmişti çünkü. Ama yemek yemeyi özlüyordu. Düşünmeden yemeyi özlüyordu.

"En azından salatalıklarından başla." dedi Kuroo. Onların en az kalorili olanlar olduğunu biliyordu ve en azından onları yiyebileceğini düşündü. Kenma dolu gözleriyle Kuroo'ya baktı ve titreyen elini salatalığa uzattı.

'Bunu yersem rahat bırakırlar belki' diye düşünüp bir tanesini çiğnemeye başlamıştı. Onu yutunca diğerini de attı ağzına. Birkaç tane daha yiyip bitirmişti salatalıkları.

"Yeter." diye mırıldandı. Babası derin bir nefes aldı ve "yetmez." diyerek yatağın ucuna oturdu.

"Kozume, yemek bu. Yaşamak için yemen lazım. Neyin bu kadar zor olduğunu anlamıyorum."

'Anlamazsın tabii." diye geçirdi içinden. 'Hiçbir zaman da anlamayacaksın.'

"Akşama kadar birkaç kahvaltılığı yemeni mi bekleyeceğiz?" Adam sinirle soludu. Kendi çapında o da haklıydı tabii. Oğlunun yaşamasını istiyordu, ama böyle davranması yardımcı olmuyordu.

"Git o zaman." diye mırıldandı Kenma. "Kuroo bugün gitmeyecek, git eve dinlen." Sinirliydi ama kızamayacak kadar da yorgundu.

"Ben onunla kalabilirim, siz akşam gelirsiniz isterseniz."

"Olmaz öyle."

"Olur baba. Git." Babası birkaç saniye yüzüne baktı çocuğun. Sonra başını salladı ve Kuroo'ya döndü. "Yediğinden emin ol. Akşam annesiyle geleceğiz." Kuroo başıyla onayladı onu.

"Anlamazsın tabi, aptal!" diye yakındı babasının kapıdan çıkmasının ardından.

"Kenma, ben senin yemeni akşama kadar bekleyebilirim." Yalnız olmadığını anlaması içindi bu söylediği. Yardımcı olmak için çok çabalıyordu.

"Yemeyeceğim."

"Bak, ben de yiyorum ve aniden kilo almıyorum veya sonra da almayacağım." Derin bir nefes aldı. "Bak, düşüncelerini tam olarak bilemediğim için ne demem gerektiğini de bilemiyorum ama anlamaya çalışıyorum ve sana yapabileceğim en iyi şekilde yardım etmek istiyorum. Bunun yanında senin de çabalaman gerek. Yalvarıyorum sana." Kenma burnunu çekip yumurtayı aldı eline. Gözleri o kadar dolmuştu ki, doğru düzgün göremiyordu bile. Yemek ne zaman bu kadar zor hâle gelmişti onun için..

promise || KuroKenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin