2x2

2.3K 284 164
                                    

"Kuroo, bir şey söyleyeceğim ama sakin olmalısın."

"Ne oldu? Yoksa evleniyor musun?" diyerek dalgaya aldı kadını ama birazdan duyacağı şeyle yerle bir olacağından haberdar değildi tabii.

"Kenma...O ameliyatta şu an." Yüzündeki sırıtan ifade silinmiş, yerini endişe ve korku almıştı. Kalbinin sıkıştığını hissederken "ne?" diye mırıldanabilmişti anca.

"İntihar etmeye kalkışmış."

"Ama biz daha..." Daha yeni konuştuk diyecekti ama konuşalı bir saat olmuştu ve bir saatte birçok şey olabilirdi.

'Seni seviyorum.' cümlesi yankılandı zihninde. Annesi konuşmaya devam ederken o dinlemiyordu, donmuştu adeta. Telefon elinden kayıp yere düştü. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve bunun bir rüya olduğuna ikna etmeye çalıştı kendisini.

"Siktir! Siktir siktir siktir siktir!" Aynı kelimeyi defalarca bağırırken dolabından kıyafetlerini çıkarıp üstündekilerle değiştirmeye başladı hızlı hızlı. Başına bir ağrı girmişti, o kadar korkuyor ve ne yapacağını bilemiyordu ki...

Kenma intihar edecek raddeye gelmişti ve o farkında bile değildi. Dişlerini sıkarken dolaba bir tekme savurdu.

"Kahretsin!" Dolabı, yatağı, sandalyeyi, önüne gelen her şeyi tekmelemişti. İçeriden gelen sesle Bokuto duştan erken çıktı ve Kuroo'nun dağıttığı eşyaları, sonra da çocuğun hâlini gördü.

"Lan, ne yapıyorsun?" Kuroo onu duymamıştı bile. Titreyen vücudu odada turluyordu ve zorla nefes almaya çalışan bir hâli vardı. Sanki..sinir krizi geçirir gibiydi ama ona göre daha sakin görünüyordu aynı zamanda.

Bir anda durup telefonunu ve cüzdanını cebine sıkıştırıp ceketini aldı askılıktan.

"Kuroo! Nereye?!" Kuroo onu duymayınca çocuğun kolunu tutup kapıyı açmasını engelledi. Kuroo kızarmış gözlerini ona çevirince şaşırmıştı.

"Ne oldu?"

"Gitmem lazım, bırak kolumu."

"Nereye gitmen lazım?"

"Eve." Yani tam olarak ev sayılmazdı ama açıklama yapmak istememişti.

"Kuroo dur şurada." Çocuğu geri çekip kapıyı kilitledi ve anahtarı da eline aldı.

"VER ŞUNU! GİTMEM LAZIM DİYORUM!" Anahtarı almak için yeltendi ama Bokuto izin vermemişti tabii.

"Önce bir dur da sakinleş. Ne olduğunu söyle." Kuroo çantasını yere bırakıp tek eliyle yüzünü kapattı ve ağlamak için izin verdi kendine. "İntihar etmiş." Bokuto tek bir kelime bile edemedi duyduğu şeyle. Odadaki tek ses Kuroo'nun ağlama sesiydi şu an.

Öylece durmanın bir işe yaramayacağını fark edince Kuroo'nun yatağa oturmasını sağladı ve elini yüzünden çekti. Onun Kenma'yı ne kadar sevdiğini çok iyi biliyordu. Kendisinin Akaashi'den bahsettiği kadar o da Kenma'dan bahsediyordu farkında olmadan.

"Ne zaman? Nasıl?"

"Sanırım biz konuştuktan hemen sonra." diye mırıldandı ve kendine tekrardan kızdı içten içe. Anlaması lazımdı, bir şekilde anlaması lazımdı bunu.

Bokuto'nun elinden anahtarı çekerek hızlıca ayağa kalktı ve kapıya yöneldi ama Bokuto yine tutmuştu onu.

"Nasıl gitmeyi planlıyorsun? Hemen bir otobüs bulamazsın."

"Bakarım, bulamazsam taksiyle giderim."

"Aptal, üç-dört saatlik yol taksiyle gidilir mi?"

"Umrumda bile değil. Bırak kolumu." Bokuto derin bir nefes verip aklına gelen fikri sundu ona.

"Bak, kuzenimin arabası var. Ondan rica edeceğim, sabah erkenden götürür bizi."

"Ne sabahı amına koyayım? Sabahı bekleyecek olsam şimdi gitmeye kalkışmazdım!"

"Tamam, şimdi için sorarım o zaman." Telefonunu alıp kuzenini aradı ve olanları anlattı. Adam kabul etmişti onları götürmeyi.

"20 dakikaya burada olur. O sırada otur biraz sakinleş." Sakinleşmeyeceğini biliyordu ama bir şeyler söyleme zorunluluğu da hissettiği için konuşuyordu işte.

Kuroo telefonu eline alıp annesine mesaj attı.

En ufak şeyde haber ver bana

"Ona bir şey olursa kendimi asla affetmem." Ağlaması durmuştu ama şimdi de kendini suçlayacak gibi duruyordu bir süre için. Bokuto içinden dua etti Kenma'ya bir şey olmasın diye. Kuroo onları tanıştırmıştı, o da sevmişti çocuğu. İyi biriydi ama en önemlisi Kuroo için yaşam sebebiydi o. Bir şey olursa çocuk kesinlikle yıkılacaktı.

promise || KuroKenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin