"Ne yapıyorsun?" diye mırıldandı Kenma biraz anlamsız ve uykulu şekilde. Daha gözlerini açmamıştı, uyumak istiyordu.
"Günaydın! Alarmı duymadın mı?" Kenma başını salladı iki yana.
"Ben lavabodan çıkana kadar yat." deyip odadan çıktı Kuroo. Kenma dönüp tekrardan uyumaya çalışmıştı ama uyandığında uyumak zor oluyordu. Oflayarak yorganı attı üstünden.
Dün geceki konuşmaları aklına gelince gözleri kocaman açıldı. Onu sevdiğini söylemişti. Sevdiğini. Söylemişti.
Elleriyle yüzünü kapattı utançla. Her zaman aralarında bir şey olduğu belliydi ama kelimelere dökmek...utandırmıştı onu. Derin bir nefes aldı. Saçma sapan davranmak istemiyordu.
"Heh kalkmışsın." Çocuk cevap vermeyince devam etti. "Hâlâ uykun mu var?"
"Evet."
"Bayağıdır da uyuyoruz aslında."
"İlk kez bu kadar çok uyudum. Ters etki etmiş olmalı."
"Olabilir. Hadi git elini yüzünü yıka." Kenma kalkıp yavaş adımlarla odadan çıktı ve lavaboya ilerledi. İçeri girince aynayla karşılaşmıştı yine. Yüzüne baktı biraz. Sonra elleri tişörtüne gitti. Yavaşça kaldırıp baktı beline. Biraz şişkindi ama ona göre çok çok daha fazlaydı.
Odaya geri döndüğünde Kuroo'nun sırtıyla karşılaştı. Çocuk gömleğini giyince arkasını dönmüştü.
"Beni mi kesiyorsun?" diyerek sırıttı. Kenma kaşlarını çatıp "hayır, şimdi geldim." diye kızdı ona, utandırmaya çalıştığı için.
"Şaka yaptım sinirlenme hemen." Gülümsemesi büyümüştü. Kenma göz devirip çantasına yöneldi. Dün evden çıkmadan kitaplarını ve kıyafetlerini almıştı eve uğramamak için.
"Giyinirken seni mi izleyeyim yoksa kahvaltı hazırlamaya mı gideyim karar veremiyorum."
"Bu sabah arsızsın sanki biraz."
"E beni sevdiğini söyledin, artık daha rahat davranabilirim." Kenma arkasını dönüp hafifçe gülümsedi. Aslında hoşuna gidiyordu ama belli etmek istemiyordu.
"Neyse, kahvaltı hazırlamaya gideyim bari." Kenma'nın yanağından hızlıca öpüp çıktı odadan. Çocuk donmuştu, birbirlerini en son ne zaman öptüklerini hatırlamıyordu. Belki çocukken?
Giyinirken gülümsemesini yüzünden atamamıştı ama mutfağa gitmeden önce sırıtmaması için tembihledi kendini.
"Bugün ne yiyoruz?" diye sordu mutfağa girerken.
"Tost! En sevdiğim!"
"Güzel." Tost yemeyi o da severdi. Yardım etmek için çocuğun yanına ilerledi.
"Yumurtaları suya koy da otur. Ben hazırlarım."
"Her sabah yumurta yemek zorundayım, değil mi?"
"Evet." Kenma dolabı açıp iki yumurta aldı ve cezveye koyup içine su da koydu. Ocağa koyduktan sonra sandalyeye oturmuştu.
"On dakikaya hazır olur tost. Yumurta da ondan biraz sonra işte. Birde meyve suyu yazıyor listede." Kuroo listeyi kendisi almıştı, o daha çok takip ediyordu. Annesi gibi davranıyordu çocuğa.
Kenma meyve suyu içmekten hoşlanmıyordu. Sevmediği için değil, korktuğu için. Neden korktuğunu sorsanız tam olarak açıklayamazdı ama korkuyordu işte.
"Karışık var, olur değil mi?" Başını salladı. Zaten reddetme gibi bir şansı yoktu ki.
"Tostlar ve yumurta hazır olunca Kuroo da oturdu. Tost pişerken domates salatalık da doğramıştı. Tabaklara da bir güzel yerleştirmişti.
"Hayatı seviyorsun." diyerek gülümsedi Kenma.
"Niye öyle dedin?"
"Yemek için tabak hazırlıyorsun, süslemeye çalışıyorsun. Ben hep ayak üstü yerdim ya da annem hazırlardı."
"Dağınık durmasını sevmiyorum yediklerimin. İlla tabağa dizmem lazım."
Kenma başlamadan önce saçlarını topladı yine. Biraz uzadıkları için rahatsız oluyordu bazen.
"Böyle yapmanı seviyorum. Çok yakışıyor." Kenma gülümsedi. Bu çocuğun söylediği her şeyle nasıl böyle mutlu olabiliyordu?
"Açıkken yakışmıyor mu?" diye sordu şakasına.
"Hayır hayır, öyle de yakışıyor ama böyle daha iyi. Hem yüzün daha çok gözüküyor."
"Şaka yaptım, telaşlanma." diye güldü ve devam etti. "Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
promise || KuroKen
FanfictionİÇERİK UYARISI:YEME BOZUKLUĞU, DEPRESYON Aşklarım lütfen bir yeme bozukluğu ya da bozulmuş yeme davranışı yaşıyorsanız, hatta yaşamasanız da sizi etkileyeceğini düşünüyorsanız lütfen okumayın.