15

3.5K 391 200
                                    

"Bunlar yetmiyormuş gibi birde seni düşünüyorum! Bir hafta oldu, BİR" diye hiddetle konuştu kendi kendine. Kuroo'nun söylediklerinden sonra içeri hemşire girmişti ve o garip ortamdan kurtulmuştu. Hoşuna gitmediği söylenemezdi tabii ama...çok garipti ve kesinlikle aklından çıkmıyordu.

Geleli bir ay olmuştu ve bu zamanda yemeye biraz daha alışmıştı, ama yiyecekleri aklında sürekli 'sağlıklı/sağlıksız' diye sınıflandırdığı için yemeye zorlandığı çok şey vardı.

Birkaç kilo daha alınca çıkabilecekti buradan. Artık serumla beslenmiyordu, gün boyu yatmıyordu. Her gün hava almak için aşağıya iniyor, odada olduğu zaman az da olsa ders çalışıyordu. Nintendosunu almıştı annesi. Sürekli onunla oynamasını istemediği için. Kenma da yalnızken yapacak bir şey bulamadığından ya ders çalışıyor, ya dizi izliyordu.

Kapı tıklanınca "gir" diye seslendi oturduğu yerden. Camın önüne oturmuş, yağan yağmuru seyrediyordu. Kapı açılınca Kuroo girdi içeri.

"En sevdiğin insan geldi."

"Hoşgeldin." Kenma'nın itirazlı bir şey söylememesine gülümsemişti çocuk. "Montunu giy hadi."

"Niye? Dışarıda yağmur yağıyor."

"Bir şey olmaz. Çok kalmayız zaten. Sana bir şey göstermem lazım."

Kenma yavaşça kalkıp askılığın olduğu yere ilerledi ve montunu giydi. Kuroo bileğinden tutup çekiştirerek yürütmeye başlamıştı onu. Heyecanlı görünüyordu, o yüzden bahsettiği şeyi merak etmişti.

Asansöre bindiklerinde Kuroo en üst katın tuşuna basınca çocuk "yukarıda ne yapacağız?" diye sordu ama yanıtsız kalmıştı. Birkaç saniye sonra indiler ve bir koridorda yürümeye başladılar. Koridorun sonundaki merdivenden çıkınca demir bir kapıya ulaştılar. Hastanenin üstüne açılan kapıydı bu.

"Buraya çıkmaya izin veriliyor mu?"

"Dün gelirken birkaç kişi gördüm, bir şey demezler herhalde."

Yağmur damlaları saçlarına düşüyordu şimdi. Çok yüksektelerdi ve şehrin çoğu görünüyordu. Kenma önce etrafına, sonra gri bulutlarla kaplı gökyüzüne baktı.

"Burası..çok güzel gerçekten."

"Beğeneceğini biliyordum."

Kenma biraz daha etrafına baktıktan sonra yavaş adımlarla kenara yaklaştı ve başını hafifçe eğerek aşağıya baktı. Aklına hoş olmayan şeyler geliyordu. Daha iyiye gittiğini düşünüyordu aslında ama önüne böyle bir fırsat çıkınca sanki hiçbir şey düzelmemiş gibi hissetmiş ve kurtulması gerektiğini düşünmüştü. Doğrusu düşündü denemezdi, aklındaki şeytani ses söylemişti bunu.

"Kenma! Çok yaklaşma, pek sağlam gözükmüyor demirler. Ayrıca yerler ıslak, ayağın kayabilir." Kenma duymasına rağmen tepki vermedi veya geri çekilmedi. Biraz daha eğdi kafasını. Burada atlasa kurtulma şansı yoktu. 'Neden yapmayayım?' diye geçirdi içinden. 'Zaten tek istediğim şey ölmek değil mi?' İçindeki küçücük umut da uçup gitmişti saniyeler içinde. Tekrardan bir çukurda gibi hissediyordu kendini. Kurtulmaya çalıştığı ama denedikçe daha da dibe battığı bir çukur...

"Kenma! Kenma daha fazla eğilme!" Kenma elini demirin üstüne koyup vücudunu demire yasladı. Kuroo çocuğun yanına temkinli ama bir o kadar da endişeli şekilde yaklaştı. Hem bir tepki vermediği için, hem çok eğilmiş olduğu için korkuyordu.

Ne zaman titrediğini bile fark etmediği eliyle Kenma'nın kolundan yakalayıp kendine çekti. Göğsüne çarptığı için canı acıyan çocuk hafifçe inlemişti.

"Kenma ne yaptığını sanıyorsun?!" Kafasını kaldırıp kendisine bakan çocuğa hiddetle sordu. Öyle korkmuştu ki..

Çocuk başını Kuroo'nun göğsüne yasladı ve bir anda ağlamaya başladı. Elleriyle de onun tişörtünü tutmuş, fark etmeden sıkıyordu. Öyle şiddetli ağlıyordu ki Kuroo ne yapacağını bilemedi, elleri havada kaldı.

Şaşkınlığını ve korkusunu üstünden attığı anda kollarıyla sardı onu. Kendi gözlerinden de yaşlar akıyordu. Yavaşça yere çöktü ve oturdu. Kenma da bacaklarına oturmuş, kendi bacaklarını da olabildiğince karnına çekmişti. Kuroo sıkı sıkı sarılıyordu, elinden kaçırmak istemezmiş gibi.

"Be-ben ne yapacağımı bilmiyorum!" derken ağlamaya devam ediyordu. Öyle bir boşluktaydı ki, gerçekten ne istediğini asla anlayamıyordu.

"Şşş tamam sorun yok. Geçti." Çocuğun saçlarını okşarken dudaklarını da alnına yasladı. Hiçbir şeyin geçmediğini biliyordu ama o da diyecek bir şey bulamamıştı.

"Ama lütfen, lütfen bir daha böyle bir şey yapma Kenma. Beni terk etmeyi sakın düşünme." Titreyen sesi Kenma'nın ağlamasını şiddetlendirmişti.

"Söz mü?" Kenma burnunu çekti ve hafifçe başını kaldırıp çocuğun gözlerine baktı. "Söz."

Yine bir bölüm yazıp dört bölüm atıyorum..bölümler tükenmez umarım osnxpqnxjs

promise || KuroKenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin