12

3.6K 396 145
                                    

"Hava almaya çıkmak ister misin?" Kuroo kitabını kenara koyup sordu Kenma'ya.

"İki gündür çıkma iznin var ama dışarı çıkmayı geç, yatağından bile nadiren kalkıyorsun."

"Sıkıldın mı?"

"Daraldım biraz. Hem sen de artık hava al biraz. Gökyüzünü gör falan."

"Peki. Montumu verir misin?" O yataktan kalkarken Kuroo da hemen askıdaki montu alıp çocuğa uzattı.

"Çok uzaklaşmaya iznimiz yok ama şanslıyız ki arkada yeşil alan var. Oraya gider otururuz biraz."

'Ne işimize yarayacak sanki? Ama neyse, en azından şu boktan yerden biraz çıkmış olurum.' diye düşündü. Belki aklını dağıtacak bir şey falan olurdu. Hiç sanmıyordu ama ufak bir umuttu işte.

"Koluna girmemi ister misin?"

Yürüyecek gücü vardı, yedikleri ona enerji veriyordu ama yine de kabul etti.

"Çocuklar, nereye?"

"Aşağıdaki parkta biraz oturacağız."

"Tamam. Kırk beş dakikaya burada olun ama. Akşam yemeği vakti yaklaşıyor."

"Zaten o kadar kalmayız herhalde." diye mırıldandı Kenma. Yürümeye devam ettiler.

Güneş vardı ama yine de soğuktu. Aslında bu kadar soğuk olduğunu tahmin etmemişti Kuroo. Kenma zaten çok üşüyordu, acaba hiç çıkmasalar mıydı?

"Tahmin ettiğimden daha soğukmuş. Çok üşüyor musun?"

"Biraz. Önemli değil o kadar."

"Şuraya oturalım, ellerini ısıtırım yine. İlerleyip çimenlerin arasındaki banka oturdular. "Uzat ellerini." Çocuk buzdan hallice ellerini uzattı ve sıcak parmakların onları sarmasına izin verdi.

Önlerinde paytak paytak yürüyen kuşlara bakıyorlardı. Aslında onlardan ziyade ellerine bakıyordu Kenma. Gözlerini ayırası gelmiyordu.

"Nasıl yapıyorsun?" diye sordu merakla. Gerçekten merak ediyordu.

"Neyi nasıl yapıyorum?"

"Yediğin şeyler ve vücudun hakkında endişelenmemeyi, nasıl beceriyorsun?"

"Bilmem. Tadını sevdiğim şeyleri yerken niye düşüneyim ki? İstediğin şeyleri yapıp mutlu olmak önemli bence."

"Peki nasıl istediğin her şeyi yerken böyle bir vücudun olabiliyor?"

"Onu da bildiğim söylenemez. Gerçekten hiç kafa yormadığım için bilmiyorum, üzgünüm."

"Üzül diye söylemedim. Sadece..ben ne yersem yiyeyim göbeğim oluyor hep. Baksana kollarım ve bacaklarım ince ama göbeğim var. Hep böyleydim. Hasta olmadan önce de böyleydim. Zayıftım ama göbeğimde hep yağ vardı."

"Sonra deliler gibi egzersiz yapmaya başladın." diye mırıldandı Kuroo. Evet, Kenma'nın böyle bir dönemi de olmuştu. 'Sağlıklı' beslenip bir sürü egzersiz yapıyordu ama o zaman da çok az yiyordu ve vücuduna yeterli enerjiyi vermeden onu zorluyordu. Bu yüzden bir sürü kas kaybetmişti zaten.

"Hatırladıkça nefret ediyorum. Ölecek haldeyken bile duramıyordum bildiğin." Bir sessizlik oldu. Ne diyeceğini bilememişti Kuroo. Sonra Kenma'nın ellerini bırakıp vücudunu ona döndürdü.

"Bak, benim de göbeğim var." Tişörtünü kaldırıp göbeğine vurdu hafifçe. "Ben bunu dert etmiyorum çünkü normal olduğunu biliyorum. Senin de öyle yapmanı istiyorum."

"Öyle demekle olsaydı... Ayrıca sende kötü görünmüyor, bende görünüyor."

"Hayır Kenma. Sen kendine negatif yaklaştığın için öyle düşünüyorsun. Sende de hiç kötü görünmüyor. Ayrıca hepimiz mükemmel bir vücuda sahip olmaz zorunda değiliz. Herkes aynı şekilde bir vücuda sahip olsaydı ne anlamı kalırdı ki?"

"En azından kendimi kötü hissetmezdim."

"Bunu bilemezsin."

"Bilirim."

"İnat etmek hoşuna gidiyor değil mi?" Kenma omuz silkti.

promise || KuroKenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin