48 BÖLÜM

1.1K 46 9
                                    

YAZAR'DAN DEVAM EDİYOR;

Hande , göz yaşlarını usulca sildi. Pamir, ona bakmıyordu bile! "Neden sustun? Bir şeyler söyle!" Ağlayarak konuşuyordu.
"O kızı seviyorsun değil mi? Unutamadın? Değil mi?"

Pamir , sakince başını salladı. "Hande ne düşündüğümü biliyorsun! Ben, sana karşı hiç öyle duygular hissetmedim. Bizim aramız da arkadaşlık ilişkisi vardı. Bunu benden daha iyi biliyorsun. " Elleri saçlarına götürdü. Sinirle soluk alıp bakışlarını Hande'ye çevirdi. "Böyle şeyler nasıl hissedebilirsin? Benim ile aran da bir şeyler olacağını düşündün mü?" Bakışlarını tekrar dışarıya çevirdi. Derin nefesler alıyordu.

Hande'nin ağlamaları bir kaç dakika sonra iç çekişlere döndü. İkisi de susmuştu. Pamir, Hande'nin karşısın da ki koltuğa oturdu. Sinirinden ayağını sallıyordu. "Benim için değerlisiniz, şuan bu şekil de ağlıyor olman beni çok üzüyor. Sevgi işlerin de iyi olmadığımı biliyorsun? Ben , sevilmeyi hak eden kişi değilim. Sen, yanlış adamı sevmişsin. Üzgünüm duygularına karşılık veremem! Kendine daha iyi birini bul!" Dediğin de ayağa kalktı. Koltukta ki ceketini alıp dışarıya doğru yürümeye başladı. Sekreteri koltuğun da yoktu. Ona kısaca bugün eve erken gidebileceğini yazıp yürümeye başladı. Bahçeye çıktığın da yağan hafif yağmura karşı başını kaldırıp koyu morlaşmış havaya baktı. Etrafa kısaca baktığın da herkesin yağmurdan kaçmak için acele etmesine gülümsedi. Bu defa sakin adımlarla arabasına doğru yürümeye başladı. Anahtarını çıkartıp düğmesine bastı, kapıyı açtığın da gözüne turuncu kısa saçlı kızın durakta tek başına oturduğunu gördü. Dolgun üst dudağını dişleyip başını başka bir yere çevirdi. Ama için de ki rahatsız duyguya da engel olamıyordu. Arabasının için de ki şemsiyeyi alıp ona doğru yürümeye başladı. Aylar sonra ilk hamlesi bu olmuştu. Durağa geldiğin de beyaz gömleğinde ki ıslaklıklar belli oluyordu. Şemsiyeyi açıp Sude'ye doğru tuttu.

Durakta da olsa esen rüzgar ile üzerine doğru gelen yağmura bir şey yapamıyordu Sude! Bugün dersine geç kalma korkusu ile eline aldığı ince hırka ile dolaşıyordu. Ve şuan çok üşümüştü şansına ise dolmuş yoktu!
Gözlerine kapatıp üşümemeyi düşündüğü zaman üzerine gelen yağmur tanelerinin durduğunu fark ettiğin de gözlerini şaşkınlıkla açtı. Önün de duran şeffaf şemsiyeye baktı. Sonrasın da onu tutan kişiye baktı. Saçlarının bir kaç tutamı anlına yapış ve yüzü ıslak ama koyu mavi gözleri parlak Pamir'e kaydı. Gördüklerinin gerçek olduğuna bile inanamamıştı! İkisi de bir kaç dakika sustular sanki o an yağan yağmur bile yavaşlamıştı. Üşüyen bedenleri ısınmıştı. Sude, ayağa kalkıp başka bir köşeye geçti. Bakışlarını ona çevirmekten ürküyordu.

Pamir,
"Otobüsün gelene kadar üşütür ve hasta olursun. İstersen seni evine bırakabilirim? " Sesi yumuşak ve sakin çıkmıştı.

"Gerek yok!" Takırdıyan dişlerine lanet okudu.

"Arabanın anahtarını sana vereyim tek git. Eğer bura da biraz daha kalırsan kötü olursun."

Sude, dudaklarından kaçan alay dolu gülümsemesine engel olamamıştı. "Beni düşünüyormuş gibi yapma! Bak kimse yoktur. Kendine eğelenecek başka salak birini bul!" Dediğin de titreyen sesine engel olmamıştı. Dişleri soğuktan titriyordu. Ve sesini Pamir'in de duyduğuna emindi.

Pamir, sinirle dudaklarını ısırdı. "Özür dilerim. Sana bu şekil de davrandığım için. "Derin nefes alıp Sude'ye baktı. "Çok uzun zaman oldu özür dilemem biliyorum. Ama yaptığım yanlışı kendime kabul etirmem çok uzadı. Üzgünüm , benim gibi kötü bir adamla tanıştığın için, seni üzdüm seni mahvettim. Beni affet demiyorum sadece çok pişman olduğumu bil. Ve lütfen şu araba bin ve seni eve bırakmama izin ver yoksa hasta olacaksın. " dediğin de ikisi de sırıl sıklam olmuşlardı.

KURBAN✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin