42 Bölüm

1.5K 69 30
                                    

Leyla, sustuğun  da ikimiz de sessizce kahvelerimizi içmeye başladık. Anlattıklarını düşünmek istemiyordum ama aklım o kadar karışıktı ki başım ağırmaya başlamıştı. migrenim tutmaya başladı bile! Ellerim ile  şakaklarımı  sıkı sıkı ovuşturuyordum.

"Çantam da ilacım var. İstersen verebilirim?"

Bakışlarım  bana endişeli bakan Leyla'ya kaydı. "Teşekkür ederim. Aslın da çantamda hep bulunduruyordum ama bitmiş ve almayı unutmuşum." Mahcupca yüzüne baktığım da gülümseyip çantasını eline aldı.

İçerisinden ilacı çıkardığın da bana uzatıp,
"Ben de senin gibiyim sürekli taşıyorum. Benim de migrenim  var. " elini sallayıp önemsizce  gülümsemesi beni de mutlu etti.

İlacı alıp içtim. Üzerine bir bardak suyumu içmiştim. "Bazen susuz kaldığım da da başın ağırır." Dedim.
Şuan ikimiz de eski konuları konuşmayı  bırakmıştık.
Ben Leyla'yı  affetim. Zaten onun ne suçu vardı ki? Bura da kandıran bana ihanet eden Pamir idi. Tek kırgınlığım ona...

Leyla, gülümsediğin  de çalan telefonunu acele açtı. "Babacığım nasılsın?"

"Ya çok teşekkür ederim. Canımsın benim. Seni seviyorum." Deyip  telefonunu kapattı. Bu, kadar enerjik bir kız olması çok garip.
"Kusura bakma  babam aradığın  da açmaz isem direk polisleri arayıp başıma topluyor. Hatta telefonum da takip cihaz programı var." Gözlerini büyütüp telefonu işaret etmesine gülümsedim.

"Babalar, kızlarına düşkün olur." Dedim. Aklıma babam gelmişti. Fazlası ile bana ve anneme düşkündü. Okuldan çıkışı beni eve götüren kişi hep kendisi idi. Böyle üzerime titremesi beni çok mutlu ederdi.

"Aynen öyle oluyor." Dedi.

Kahvelerimiz bittiğin de ayağa kalktım. Gözlerim kolum da ki saate kaydı. Bugün sadece bir saatlik dersim vardı. Sonrasın da Selin ile buluşup biraz kafa dağıtacaktık.
"Yarım saat sonra dersim var. Girmem lazım sonra görüşürüz."dedim.

Selin, endişeli bakışlarını bana dikti. "Şey bir konu var?" Dudaklarını ısırıp,
"Rahatsız olabilirsin. Pamir okul da çalışıyor. Yönetim birimin de!"

Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Başımı öylesine sallayıp acele dışarıya çıktım. Derin derin nefesler alıyordum.  Okul da olmasına inanamıyorum! Bana yurt dışın da çalışacağını söylemişti. Planlarının hep bu yönde olduğunu sanıyordum. Demek  ki bu konu da bile yalan söylemiş! Elimde ki telefonu biraz daha sıkmıştım. Her sözüne körü körüne inanmışım.
Adımlarımı hızlandırıp okula doğru yürümeye başladım. Dersimi işleyip sonra gitmek istiyorum!

Sınıfa girdiğim de bana dönen ve sonra tekrar önüne dönüp fısıldaşıyorlardı. Dudaklarımı ıslatıp başımı tekrar  çizim defterime koydum. Şuan ihtiyacım olan tek şey buradan uzaklaşmak.

Ders nihayet bittiğin de sınıftan hızlıca çıktım. Karşım da Ayşe'yi görmeyi beklemiyordum.

"Selam canım nasılsın?" Dedi.

"İyi."deyip yürümeye devam ettim.
Bana gülümseyen yüzüne baktıkça miğdem  bulanıyor.

Arkamdan gelip hızlıca koluma girdi. Sanki yan yana yürüyormuşuz gibi idik. Sesimi çıkartmayıp arka da arabayı park ettiğim yere doğru yürüyordum. Ayşe bir şeyler anlatıyordu.
Arabamın yanına geldiğim de kolumu çektim.

KURBAN✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin