3 bölüm

2K 55 3
                                    

"Eee hadi kalkalım" Burak, ağzını peçete ile sildikten sonra ayağa kalktı. Buradan sıkıldığını anlamıştım. Haklı olarak yanımızda ki grubun şen kahkahaları hepmizin moralini bozmuştu.

"Dondurma yemeye gidelim mi?" Dediğim de gülümseyip bende ayağa kalktım. Burak'ın, kolunun altına girdim.

"O benim fıstığım dondurma istiyorsa kalkın bakalım. Beyler ,bayanlar!" Sonlara doğru sesinin tonunu yükseltmişti. Küçük kıkırtı dudaklarımdan döküldü. Bu halim Burak'ın, hoşuna gitmiş olmalıydı ki başıma öpücük kondurdu. Benim gülümsememin onlar için çok önemli olduğunu biliyordum.

"Biz dolaşalım mı Deniz?"Buse, başını Deniz'in, omzuna dayayıp konuştu. Bizimle ne derdi var anlamıyorum. Ne zaman grupça bir şey yapsak Deniz'i, aramızdan almaya kalkışıyor.
Burak, huzursuzca yerinde kıpırdadı. Bu durum hepimizi üzüyordu. Deniz, bizim için çok değerli idi. Sevgilisi ile takılmasını anlardık ama bizi unutmasını değil.

Selin, Kaan'ı çekiştirerek kaldırdıktan sonra gülümsedi."Dondurmam limonlu, çilekli, vanilyalı, hımm evet, kakolu olsun." Dediğin de hepimizin gözleri açık kalmıştı.

"Sevgilim başka kaldı mı zaten?" Dediğin de Selin, kolundan hısla çıkıp ellerini gögsünde birleştirdi.

"Ne demek ben çok mu yiyorum? Bana şişko mu diyorsun sen? Konuşma benimle!" Dediğin de hırsla çantasını alıp dışarı çıktı.

"Haydaa ne dedim lan ben?" Dediğin de Kaan da koşarak dışarı çıktı.

"Bu yüzden en iyisi yalnız takılmak değil mi prensesim" Alaz, yanıma gelip kolunu uzattı bende gülümseyip koluna girdim. Biliyorum ki Kaan ne yapıp eder Selin ile barışır. Burak, küçük bir kahkaha atıp dışarı çıktı. Deniz ve Buse de arkamızdan dışarı çıktılar. Onlar ayrı takılacağı için başka yoldan gitmeye başladılar.

Yazlıkta küçük bir dondurmacı amcamız vardır. Kendisi 45 yaşlarında iyi bir kişidir. Selin, benim arabayı aldığı için bende Alaz'ın arabasına kuruldum.

"Ama çok kötüsün Sude! Ön koltuk benimdi!" Burak, dudaklarını büzüp bana baktı. Bu hali ile çok tatlı görünüyordu. Ona hiç bir zaman kıyamıyordum.

"Dondurmacıya kadar ben oturayım. Eve gidinceye kadar da sen olur mu?" Bende onun gibi dudaklarımı büzüp baktım.

"Üstüne de dondurma ısmarlarsan neden olmasın kanka. " göz kırpıp bana baktı. Daha şimdi ben buna kıyamıyorum mu dedim. Ah! Gözlerimi kısıp bakmaya başladım. Kendisi tam tamına beş tabak dondurma yer. Bir defa ben de denemek istedim ama ikincisinde tıkanmıştım.

Alaz, büyük bir kahkaha attı. Gözleri aynadan Burak'ı buldu."Sen çok fenasın kardeşim. Tamam ben ısmarlarım sana" dediği an da Burak'ın , sevinç nidaları yükselmişti.

"Kardeş işte utan utan kızıl şeytan" demişti.

Gözlerim ve ağzım aynı anda açıldı."Sen ne nankörsün ya? Utan utan yaptıklarıma"

"Püüü, yaptıklarını başıma kalkıyor bir de" kadın gibi sesini de inceltmişti."Annen varya melek melek ben ona desem bana kaç çeşit getirir koyar yemekleri. Sen, şeytan" son kelimesini uzattığında arkaya dönüp ona vurmaya çalışıyordum. Kemerden haraket bile edemiyordum.

Alaz, kahkahalar atarak beni tutmaya çalışıyordu.

"Seni geberticem. Şeytan haa?" Dediğim de kemerimi çıkartmaya çalışıyordum.

KURBAN✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin